Kız dışarı çıktı. Mete hemen arkasında koştururcasına tuttu kolundan.
"Esin! Esin! İçeride olanlarda neyin nesiydi böyle? Ne oldu Bayan Papari'ye? Onu ilk kez böyle gördüm. Ne söyledi sana? Bu arada sen Fransızca biliyor muydun? Esin! Neler oluyor?"
Şaşkınlıktan, tüm cümleleri birbirine karıştırıp ardı ardına sorular sorup duruyordu.
Esin'in yüzünde ilgisiz, umursamaz gevşek bir hal vardı. Sadece sıcacık gülümsüyordu.
Mete ise anlam arıyordu Esin'in gözlerinde."Sakin ol Mete. Bir şey olduğu yok. Kadın kafayı sıyırmış, saçmalıyordu.
Medyum zırvalıkları işte. Sanırım tansiyonu yükseldi. Bu yaşta normal olmalı.
Sorun yok. Bende anlamadım boş ver. Hadi gidip elbisemi alalım."Mete'nin tedirgin hali açıkca hissediliyordu, çünkü Esin'in bu halleri onu fazlasıyla ürkütüyordu.
Sürekli olarak arabada çaktırmadan Esine bakıyor, Esin'in ona bakacağını hissettiği an hemen yüzünü çeviriyordu.
İçinden konuşup duruyordu.EFİRUS olayı, akabinde de bu olay. Oysaki onu ilk tanıdığı zaman ürkek, pasif, ezik bir kızdı.
Esin'de oluşan tuhaf değişkenlikler ve Mete'nin her anına şahit oluyor olması onun kafasını fazlasıyla karıştırıyordu.Esine dönüp:
"Korktum"
"Anlamadım Mete neden korktun?"
"O an, Bayan Papari ile konuştuğun sırada senden ürktüm. Sen, sen değildin sanki. İçerideki kız sen değildin başkasıydı. Bakışların, tavrın, mimiklerin beni çok korkuttu."Kız kahkaha atarak:
"Yapma! Benden korkuyor olamazsın. Orada Bir şey olmadı. İnan bana her şey yolunda rahat ol lütfen. Bu arada bana çaktırmama ya çalışsan da beni sürekli süzdüğünün farkındayım. İki kere kırmızı ışıkta geçtin."
"Offf tamam. Peki öyle diyorsan?"
***
O sırada telefonum çaldı. Arayan Mert idi hemen heyecan içinde açtım."Canım. Ablasının bir tanesi. Nasılsın?"
"İyim ablacım. Turnuvada ikinci olduk biliyor musun? Yine de iyi bir başarı sayılır.
Seni çok özledim. Sana anlatacak bir sürü şey var. Ne zaman döneceksin?""Yakında tatlım, çok yakında. Uzun uzun konuşacağız seninle. Bende çok özledim
Seni ve annemi. Sana ne getirmemi istersin? Söyle ablana.""Hiçbir şey istemem. Sen gel yeterli."
Canım, ne çok özlemişim onu.
Mete: "kardeşin mi?""Evet, canımın içi en değerlim. O başka, bambaşka bir çocuk. Düşünceli, hisli, anlayışlı bu arada çok da zekidir."
"Ne güzel, çok şanslısın Esin. Keşke benimde bir kardeşim olsaydı."
Üzülmüştüm Mete adına hiç kimsesi yoktu.
"Kardeşimle adaş sayılırsınız. Belki de bu yüzden sana güveniyorum. Kaldı ki Tuğrul var. O da ailen sayılmaz mı.?"
Hiçbir şey söylemedi. Onun adına gerçekten üzgündüm, bu hayatta yapayalnızdı. İkimizde bu durum karşısında hüzünlenmiştik.
Akşam olmak üzereydi ve kızıl mavi bir hava vardı gökyüzünde.
Şatoya çoktan varmıştık. Mete araba da bana bir hikâye anlatmış ve katıla katıla gülüyorduk. Duyduğum en komik hikayeydi diyebilirim.
İçeri girdiğimiz sırada Tuğrul, iki beyle tam da karşımızda duruyordu.
Bize ters ters bakarak sert bir şekilde yüzünü devirdi. Yine her zaman ki gibi bozuk ve gergindi.
Onu gördüğümüz anda ikimizde susup aniden ciddileşmek zorunda kalmıştık.
Mete'ye bakıp başını hafif yana doğru eğdi. Gözleriyle işaret vererek çalışma odasına geçmesini söyledi.
Bu adamın neye kızıp kızmayacağını artık kestiremiyorum. Umarım Mete'yi kırmaz diye geçirdim içimden.
Ben merdivenin dibinde onlara bakarken, Nancy'de o sırada merdivenlerden aşağıya doğru iniyordu. Onunla aynı ortam da durmak bile beni fazlasıyla geriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELIYS (+18)
Mystery / ThrillerAsırların içerisinde daha kaç kez öldürecekti kendisini? Kaç yüzyıl daha acı çekecekti? Bir yandan ölesiye nefret ettiği, öte yandan da, yüzyıllarca ondan başkasını sevemeyeceği tek adam uğruna... İmrenerek baktığı tüm o görkemli hayatın, aslında t...