HİÇLİK

2.9K 205 71
                                    

O günden sonra Mete'nin bana olan davranışları daha çok değişmişti. Bazen bana tıpkı bir ucubeymişim gibi bakıyordu.
Açıkcası bende kendimi öyle görüyordum. Zihnimde milyonlarca birikim var ve bir yerlerde saklanıp ansızın beliriyorlar. Beni yönlendiren her neyse, bana asla yapamayacağım şeyleri yaptırıyordu.
Endişem daha da büyümüştü. Ya birgün bana kötü şeyler yaptırırsa? Koca bir hiçliğin ortasında yapayalnız kalırsam, o zaman zihnimle nasıl savaşırım?
Mert ve Pervin olayın etkisinde kalmış, yaptığımın nasıl olduğunu sorup duruyordular. Keşke bende bilebilseydim.

Herşeyi bırakıp hayatımın doğal döngüsüne geri dönmeliydim.
Artık bir işe girmenin vakti gelmişti. Hergün iş aramak için dışarıya çıkıyor, tüm gün kendime uygun bir iş bulmak için geziniyordum.
Maalesef bu pek de mümkün olmuyordu. Başvurduğum tüm seçkin restoranlarda, insanlar beni tanıyor, garip garip ya gülüşüyor ya da alay ediyordular.
Esnaf lokantalarını dahi deniyordum ama onlarında ücretleri oldukça düşüktü.

Birgün yine iş aramak için evden çıktığım sırada karşımda Tuğrul'u gördüm.
Son model arabasının içinde beni bekliyormuş. Onu görmezden gelerek yoluma devam ettim. Peşimden koşarak kolumu tutuverdi.

"Esin! Lütfen dinle beni."

"Ne istiyorsun benden ne!? Bırak peşimi artık. Hayatımı mahvediyorsun. Sıradan olan yaşantım, sayende yeterince kötü zaten. Sayende iş dahi bulamıyorum artık."

Üzgün bir halde baktı bana.

"Senin bir işe ihtiyacın yok! Hayatını benimle paylaş. Yalvarırım benim ol."

"Niçin? Sevdiğin kadının kopyası olarak mı? Hayır dedim. Çıkma karşıma bir daha. Lütfen çık hayatımdan. Ben sana göre biri değilim. Sıradan basit bir hayatım var. Beni değiştirme yalvarırım."

Şefkatle baktı gözlerime.

"Seni seviyorum. Benim için çok değerlisin. Sensiz olmaz anlıyor musun? Olmaz"

 Sensiz olmaz anlıyor musun? Olmaz"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yüzü gitgide gerginleşmeye başladı. Bilmem ama bazı zamanlar  korkuyordum ondan. Yolunda gitmeyen birşeyler vardı. Bazen bilirsiniz, hissedersiniz ama ispat edemezsiniz ya, öyle bir şey. Hatta daha da gerginleşerek
kolumu sıkmaya başladı.

"Ne işin var bu lanet yerde.! Bırak şu kahrolasıca inadını.
Seviyorum seni, ne senin ne de dünya yüzeyinde hiç kimsenin anlayamayacağı kadar."

"Ne! Tuğrul anlayamadığım ne? Neden bana bu kadar anlam yüklüyorsun? Bu sadece sevdiğin kadına olan benzerliğimden olamaz. Açık söyle, benimle derdin ne!?

Yüz kasları kaskatı olmuştu. O an kolumu daha da sıkmaya başladı. Yalvarırcasına:

" Lütfen, vakit yok. Bekleyemem yine bekleyemem çok yoruldum. Esin sensiz olamam."

ELIYS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin