İlk Ateş

3K 162 122
                                    

"Elıys" adlı küçük kız, artık Kral Alagos'un himayesine girmiş ve onun kontrolü altındaydı. Saraya getirildiği zaman, herkes bu genç kızın aslında kralın kızı olduğunu düşünüyordu. Belki erkek bir veliahtı yoktu, ancak artık bir kızı vardı. Kral, Elıys'tan yine de uzak duruyor ve onu mümkün olduğunca görmemeye çalışıyordu. Çünkü kendisine yabancı olan bağlanma duygusuna kapılmıştı.

Küçük Elıys, koca sarayda yine yapayalnızdı. Onunla ilgilenen onlarca hizmetliyi gördükçe, bu yabancı insanların arasında ne yapacağını bilemez halde tüm gün odasına kapanıyordu. En çok da tavşan ve köpeklerini özlüyordu. Eforina, bu küçük kızdan hiç ama hiç hoşlanmamıştı. Ama yine de sessiz kalmalıydı, sonuçta o artık Kral Alagos'un kızıydı. Kim ona dokunmaya cürret edebilirdi ki?

Alagos, bu küçük kıza bağlanmak istemiyordu. Bu sebepten onun yanına hiç uğramıyor ve onu görmüyordu. Bazen onun hakkında aldığı birkaç bilginin dışında Elıys ile bir irtibatı yoktu. Küçük Elıys artık bir prensesdi ve herkes onunla yakından ilgileniyordu. O henüz bunları kavrayabilecek yaşta olmadığından, eski bakıcıları her ne kadar zalim olsalar da, Elıys onları ailesi biliyordu. Bu sebepten küçücük dünyasında yapayalnız kalmıştı. Tek tanıdığı kişi olan kocaman adam da artık yoktu.

Bir gece şiddetli bir yağmur yağmaktaydı ve şimşekler geceyi gündüz edecek kadar çok çakıyordu. Minik Elıys, koca yatakta titreyerek yorganı başına çekmiş, ağlıyordu. Derken insanın bedenini yerinden zıplatan bir şimşek daha çaktı. Minik Elıys panik içinde yataktan hızla fırlayarak çıplak ayaklarıyla taş zeminde koşmaya başladı.

Sarayın mesafesi, onun küçük adımları için çok uzundu. Büyük salona doğru hızla ilerledi. O sırada Kral Alagos tahtında oturmuş, huzuruna çıkan başka krallıkların yöneticileriyle konuşuyordu. Elıys henüz çok küçüktü ve bürokrasinin ne olduğunu kavrayamazdı. Kimse ne olduğunu anlayamadan doğruca yüce kralın tahtına doğru koştu ve minik bacağını yükselterek Alagos'un koca dizinin üstünden çıkarak kucağına oturdu. Salonda büyük bir sessizlik oluştu. Kral fazlasıyla şaşkındı ve salonda bulunan herkesten utanmıştı. Elıys ise yavru bir kedi gibi başını kralın göğsüne dayayarak kendini gizlemeye çalışıyordu. Kral şaşkınlığından kurtulunca gür sesiyle bağırmaya başladı. Kollarını dahi kıpırdatmadan:

"Hemen alın şu çocuğu!" diye emretti.

Hizmetkarları telaşla koşup Elıys'ı kralın kucağından almaya çalışsalar da minik Elıys parmaklarını kralın göğsünden koparmıyordu. Korkuyordu ve burada ona tanıdık tek kişi kraldı. Ünvan, o yaştaki bir çocuk için fazlasıyla anlamsızdı. Ve zorla onu alıp geri götürdüler. Kral, sarsılan imajını yeniden toparlayarak daha sert bir tavır takındı ve konuşmasına devam etti.
O gece Elıys nefessiz kalana dek avazı çıktığı kadar bağırdı. Belkide çocuksu isyanıydı bu haykırış, ağlamıyor, sadece çığlık atıyordu. Saatlerce sürdü bu durum ve hizmetçilerden biri kralın yanına giderek prensesin hiç susmadığını hasta olabileceğini haber verdi. Kral yine umursamadı ve hizmetkarı azarlayarak geri gönderdi. Yine de içinde bir huzursuzluk vardı. Lanet ederek odasından çıktı ve Elıys'ın bulunduğu odanın kapısından dışarıya kadar yankılanan çığlıkları duydu. İçeri girdiği an Elıys neredeyse morarmış ve bağırmaktan sesi kalınlaşmıştı. İri cüssesiyle kıza yaklaştı ve ters ters ona baktı. Kız aklını kaçırmışcasına bağırıyordu.

Derken kral eğildi ve ona bakmaya devam etti. Elıys aniden susup Alagos'un boynuna sımsıkı sarıldı. Bağırmaktan hırıltıyan sesi hıçkırık misali boğazını düğümlüyordu. Alagos ise kız sanki vebalıymış gibi ondan uzak duruyor, dokunmak istemiyordu. Etrafındaki insanlardan çekindiğinden bunu gizlemek için çaba gösteriyordu. Alagos'un bir çocuğa merhamet göstermesi onun için utançtı. Dudaklarını sıkarak kızı kucağına aldı ve odasına götürdü. Kız odaya girer girmez koca yatağa zıplayıp uykuya daldı. Alagos hayretle onu izliyordu. Minik kız, kralın koca yatağında kaybolmuştu adeta.

ELIYS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin