2. Edilen Kavgalar

17.7K 891 277
                                    

"Efendim yavrum"

Alaylı sesini duyduğumda tüm yorgunluğuma ve sıfır kavga isteğime rağmen yine de yapmak istediğim tek şey suratının ortasına bir yumruk geçirmekti. Bu isteği ona karşı duymamın ilk sefer olmaya da son sefer olmaya da oldukça uzak olduğu gerçeği sinirimi bozarken bakışımı bozmadım. Onunla nasıl bu hale geldiğimiz hem açık seçik ortadayken hem de büyük bir muamma gibiydi.

Aklıma onu ilk gördüğüm zaman geldi. 9.sınıfın başlarıydı ve yine böyle bir duvara yaslanmış sigarasını içiyordu. Tabii o zamanki Akan'ın Özer'e karşı fikirleriyle şimdiki fikirlerimi yan yana getirsek kültürlerarası çatışma boyutunda bir farklılık ortaya çıkabilirdi sanırım.

9. SINIF BAŞI

Evden çıkarken babamın şoför bıraksın sözüne karşı yirmi dakikalık yürüyüşün bacaklarımı açacağını düşündüğümden yürümek istediğimi söyleyip kapıyı kapattım. Büyük havuzun yanından geçerken aklıma bu hafta içinde okulda yüzme takımına ismimi yazdırmak için hocayla konuşmam gerektiği geldi. Yüzme oldum olası en ve belki de tek zevk aldığım spordu.

Suyun içinde tüm kaslarını gevşetmek her şeyi unutmak ve kulağımda hissettiğim o boğuk sessizlikle dolmak beni kendimle baş başa hissettirirken hem bu kadar tek başına hem de yalnız hissettirmeyen başka bir spor olup olmadığını sorguladım.

Okul başlayalı sadece 2 hafta olmuştu ama sanki 1 yıl geçmiş gibi hissetmeyi bırakamıyordum. Ne lise derslerini sevmiştim ne de öğretmenleri ama elimden geleni yapmalıydım. Kendi kendime belki de şimdiye kadar yüz kez tekrar ettiğim şeyi bir daha tekrar ettim.

Babamı gururlandırmalıyım.

Okula doğru adımlarken arkadaşlarım aklıma geldi. Cebimden telefonumu çıkarıp elime aldım. İphone'un yeni modeli çıktığına göre elimdeki ondan bir alt modelle ne işim olduğunu sorguladım ama anlık üşengeçliğimden telefonu değiştirmeyi ertelediğimi fark edip okul çıkışı yenisini almayı aklıma not ettim. Kerem'in sınıfta olduğunu öğrenince adımlarımı hızlandırdım. En azından ders başlamadan biraz olsun onunla vakit geçirebilirdim. Meteyeyse şahsi sorma gereği bile duymadım. O aptalın gelebileceği en erken saat son dakikaydı.

Didemle ortaokulda aynı okuldaydık tatlı kızdı ama lisede farklı okullara geçtiğimiz için okullarımız ayrılmıştı. Kerem ise çocukluk arkadaşımdı. Sanırım hatırladığım her anının biraz orasında biraz burasında ondan parçalar vardı. Benden daha ağırbaşlı biri olduğu için genel arkadaş profilime uymayan biriydi. Çocukluk arkadaşı olmasak ve sonradan karşılaşmış olsak büyük ihtimalle arkadaş olamazdık da zaten ama insan insanla vakit geçirdikçe ona benzermiş misali zamanla Kerem'i de biraz olsun yumuşatmıştım. Mete ise sınıf arkadaşımızdı ve bu iki haftada aramıza katılmıştı. İki haftada tanıdığım kadarıyla samimi ve eğlenceli tipti.

Kafam arkadaşlarımdan bugünün programının ne olduğuna doğru kayarken sokakta gördüğüm bedenle adımlarımı istemsizce yavaşlattım. Uzun boyu ve büyük bedeni dikkatimi çeken ilk şey olmuştu. Büyük ihtimalle ciddi spor yapıyordu. Okulun çevresinde olduğuna göre ya bizim okulda ya da okulumuzun biraz daha yanında bulunan devlet okulunda okuyor olmalıydı. Gayet temiz ve düzgün bir giyinişi olmasına rağmen üstünde zenginliği seçilen herhangi bir parça olmamasından veya bizim okulda olsa onu bu iki hafta içinde elbet göreceğim ihtimalinden onun yan okuldan olduğu varsayımını yaptım. Yaklaştıkça siyaha çalan saçlarını ve koyu kahve gözlerini gördüm. Elindeki sigaradan aldığı nefesi üflerken bana doğru dönünce adımlarımın biraz daha yavaşlamasına engel olamadım.

O ise beni hafifçe süzdükten sonra gözlerime sabitlediği bakışlarıyla bakmaya başladı. Bu bakışların 'neye bakıyosun ayı mı oynuyo' tarzı bir bakış olduğunu anladığımda adımlarımı hızlandırıp önünden geçtim. Evet yakışıklı bir tipi vardı ama neredeyse durup da onu süzdüğüm gerçeği utanmamı ve sinirlenmemi sağladı.

Mahalleli -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin