50. Sevginin Sıcaklığı

4.9K 336 20
                                    

Gözlerimi zorlukla aralarken mırıldanarak yatakta kıpırdandım. Yatakta sırtüstü döndüğümdeyse ağzımdan inleme kaçmasına engel olamadım. Vücudumun çoğu yeri acıyordu ama yediğim dayakları düşündüğümde alışık olmadığım bir acı türü olmadığı için çok da rahatsız edici değildi. Ne var ki kalçamdaki acı tamamen yabancıydı, ağrıyor ve deliğim yanıyordu. Üzerine yatmaksa tam bir işkenceydi.

Özer'e söylenmek için yatağın sağına döndüm ama yatak boştu. Sinirim bozulurken yataktan zorlukla kalkarak odada dikilmeye başladım. Bakışlarım odanın aynasına kaydığındaysa gözlerimin şokla açılmasına engel olamadım. Vücudumun birsürü yeri ısırık ve kızarıklıklarla doluydu, uyluklarımda parmakların oluşturduğu morluklar vardı.

Bu görüntünün beni sinirlendirmesini beklesem de içime dağılan sıcaklığa engel olamadım, kendimi işaretlenmiş gibi hissediyordum.

Dolaba ilerleyerek bulduğum ilk kıyafeti üstüme geçirdim. Altıma da bol bir şort geçirdikten sonra odadan çıktım. Mutfaktan duyduğum seslere ilerleyerek kapının önünde duraksadım. Aralık kapıdan kafamı uzattığımda gördüğüm manzarayla dudaklarım kıvrıldı.

Özer, altında eşofman altı ve üzerinde kıyafet olmadan ocağın başında bir şeyler hazırlamaya çalışıyordu. Kapıyı elimle ittirdiğimde gıcırdayarak yana kaydı ve bu ses Özer'in bana dönmesine sebep oldu.

"Ya hayır." Sinirle karışık üzüntülü ifadesine kaşlarımı çatarak "Neye hayır pardon?" dedim.

Elindeki spatulayı bırakarak vücudunu tamamen bana döndürdü ve yanıma gelerek ellerini omuzlarıma koydu. Bakışlarım çıplak göğsüne kayarken dün ısırdığım göğüs ucundaki diş izlerine bakmak kalbimi hızlandırdı.

"Böyle olmayacaktı! Ben kahvaltıyı hazırlayıp senin yanına getirecektim. Yedikten sonra senin banyo yapmana yardım edecektim. Çıkınca da seninle ilgilene-"
Cümlesinin bitmesini beklemeye çalışsam da en sonunda dayanamadım ve kahkaha attım. Kaşları çatılırken omuzlarımdaki ellerini sıktı.

"Bu kadar komik olan ne Altın Kaşık?"

Aslında komiğime gitmemişti. Sadece fazla sevimli davranıyordu ve bunun sebebini biliyordum.
"Söylesene Özer, kaç kez planladın aklında bunları?"
Cevabını bildiğim soruyu sorarken bir şey demeden bana bakmaya devam etti. Sevgili olduğumuzdan beri hatta belki daha öncesinden itibaren önce beni dağıtmanın sonra da böyle nazikçe toparlamanın planını yaptığını bilecek kadar tanıyordum Özer'i.

Kişiliğim gereği tutup bir çocuk gibi benimle ilgilenmesini istemiyordum ama belki de benimle beraber olmadığı geçmiş zamanlarda bile ilerde aşık olacağı kişiye ne kadar şefkatli davranacağını düşündüğü hayallerinin boşa gitmesini istemiyordum. Yeteri kadar aksi kişiliğim ve inatçılığımla uğraşıyordu zaten, bir yerlerden fire vermem gerekiyordu sanırım.

Sonuçta aşık olduğu kişi bendim ve şimdi tüm bu hayallerinin öznesiydim.
"Yatakta kahvaltı falan yemem, vallahi çarpılırız. Eciş bücüş halimizle nasıl sevişeceğiz bi daha oğlum?" Özer, benden beklemediği cümleyle anında kafasını kaldırıp gülümsedi.

"Yani gerisine tamamsın?" Homurdanarak kafamı sallarken beni çekerek kollarının arasına aldı. Ben de  kollarımı beline sararak saklama gereği duymadan kokusunu içine çektim. Duş almış olmalıydı, duş jeli kokuyordu. Bense büyük ihtimalle dün gecenin etkisiyle ter kokuyordum ama Özer boynuma dayadığı burnunu birkaç dakika boyunca oradan çekmedi.

En sonunda geri çekilerek hazırladığı masanın yanına ilerledi. Ne kadar belli etmemeye çalışsam da topallıyordum ve bu sinirimi bozduğu için kendimi direkt sandalyeye attım. Çok yanlış bir seçim olduğunuysa kalçamda hissettiğim acıyla anlamam gerekmişti.

Mahalleli -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin