Doğum günüm için kapattırdığımız mekanda oturmuş dans eden bedenleri izlerken önümdeki kolayı yudumluyordum. İlk başta her şey güzel gidiyordu, gelen arkadaşlarımla sohbet etmiştim, gelenlerin hediyelerini kabul etmiştim ve kalkarak çalan müzikte dans etmiştim biraz ama saatler ilerledikçe bunaldığımı hissettim. 18 yaşını doldurmuş 19'dan gün alıyordum bu büyük bir şeydi ama sanki istediğim doğum günü bu değilmiş gibiydi. Bir şeyler fazlaydı bir şeyler eksikti.
Zaman ilerleyip herkes teker teker gitmeye başladığında geriye Mete, Kerem, Didem ve kendi halinde takılan birkaç kişi kalmıştı.
Onlar da aldıkları içecekleri getirerek oturduğum masaya kuruldular. Kafamın içi bulanıkmış gibi hissederken beni düşüncelerimden koparan Didem'in sesiydi.
"Kanka kalabalıktan ve gürültüden pek fırsatım olmadı ama bak seni kiminle tanıştıracağım."diyerek yanındaki sarışın, açık kahve gözlü çocuğu gösterdi. Yakışıklı çocuktu. Çocuk elini bana uzatarak
"Merhaba ben Onur, kusura bakma tanışmamamıza rağmen geldim doğum gününe ama Didem ısrar edince ve sizi çok anlatınca merak ettim."dedi.
Samimi sözlerine karşı ben de rahatca gülümsedim ve elini sıktım.
"İyi yapmışsın, Didem'in arkadaşı bizim de arkadaşımızdır."dedim. Didem iyi anlaşmamıza sevindiği belli olan bir gülümseme sunarken
"Onur şehir dışında tatildeyken tanıştığım bir arkadaşımdı. Şansa bak ki babasının işinden dolayı buraya taşınmışlar. Bana da okul sordu ve ben sizin okulun da güzel olduğunu söylemiştim. Onur da sizin okula gelecekmiş onun için getirdim onu da, anlaşırsınız güzel olur."
Bakışlarımı tekrardan Onur'a çevirdim. Nazik ve sempatik biriydi. Onunla arkadaşlık etmek benim için tabii ki de bir sorun olmazdı.
"Okulumuza hoş geldin o zaman. Haberleşiriz seninle, okuldayken de görüşelim mutlaka. Kaçıncı sınıfsın?"dedim.
"Ben de sizin gibi 12.sınıfım."dedi gülümseyerek. Birbirimizin numarasını aldıktan sonra muhabbet tekrar ilerledi. Kalanlar da yavaş yavaş dağılırken geriye çekirdek tayfa kalmıştık. Mete ve Kerem içecek alacağız diyip kalkmalarının üstüne ben de susadığımı hissederek peşlerinden gittim.
"O ne alaka ki şimdi?"
Mete'nin fısıltılı sesinden sonra Kerem konuştu."Ne bileyim ben?"dedi. Cümlesinden sonra benimle göz göze geldiğinde konuşmalarını kestiler.
"Noluyor neyi bilmiyorsunuz?"dedim onlara yönelik.
"Önemli bir şey değil kanka. Şu içecekleri de içelim geç oldu biz de kaçıyoruz artık."dedi Mete. Bir şey demeden aldığım suyu kafama diktim. Onlarla biraz daha oturduktan sonra ikisi de gidince rahat bir nefes verdim. Eğer biraz daha bu bunaltıcı yerde durursam bayılacaktım.
Üzerime giydiğim gömleğin birkaç düğmesini açarak mekanın çıkışına doğru yürüdüm. Eve gitmek için şoförü aramam gerekiyordu. Cebimden telefonu çıkaracakken gördüğüm bedenle olduğum yerde kaldım.
Özer'in ne işi vardı lan burada?
Mahalleli bir arabanın kapısına yaslanmış beni izliyordu. Adımlarımı ona yönlendirdim.
"Ne işin var burada Mahalleli?"Şaşkın sesime karşı gülümsedi.
"Arabaya bin hadi."diyerek kendisi şoför koltuğuna geçti. Sorgulamak bile gelmedi o an içimden. Eğer Mahalleli beni götürüyorsa herhangi bir yere razıydım.Arabayı çalıştırıp sürmeye başladıktan sonra onu izledim. Yakışıklı duruyordu. Saçları düzeltilmiş gibiydi çünkü her zamanki gibi karışık durmuyordu. Üstünde siyah bir gömlek vardı. Belki de iş çıkışında gelmişti. Kırmızı ışık da durduğumuzda o da bakışlarını bana çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalleli -GAY
RomanceBakışlarımı bana sırıtarak bakan kara gözlü mahalleliden çekmeden arkadaşlarımla konuşmaya devam ettim. "Bizim mis gibi özel okulumuz neden bu vasıfsızların elinde ve şu karşıdaki mal neden bana yiyecek gibi bakıyor?" Altın Kaşık Akan ve Mahalleli...