37. Eskilerin Gölgesi

7.3K 499 95
                                    

Koltuğa uzanmış bir şekilde marketten atıştırmalık almaya giden Özer'i bekliyordum. O kadar mutluydum ki içimden durduk yere kahkaha atmak geliyordu. Yaşadığımız dakikalar aklıma gelirken dudaklarım tekrardan kıvrıldı. Depoda tek olsam da refleks olarak elimi yüzüme kapatıp boyum sığmadığı için koltuk koluna koyduğum ayaklarımı sağa sola salladım. Özer'e çok belli etmesem de kendimi ona daha da çok bağlanmış ve Özerle kuşatılmış gibi hissetmeme engel olamıyordum.

Sesli bir gülüş sesi depoda yankılanırken önce sesin kendimden geldiğini zannettim ama ellerimi yüzümden çektiğimde gördüğüm bana bakarak sırıtan kapıya yaslı Özer'in bedeniyle sesin ondan geldiğini anladım.

Allah kahretmesin yakalandım.

"Ne bu yeni gelin heyecanı mı Altın Kaşık?"

Gözlerimi devirerek suratıma yerleştirdiğim daha sakin bir ifadeyle yatar pozisyonumu bozup koltuğa oturdum.

"Yeni gelinlerin ne zamandan beri siki var Mahalleli?"dedim.

Özer söylediğime sırıtırken elindeki poşeti ortadaki sehpaya bıraktı. Bir ara sıcak oldu diye kapattığımız ısıtıcıdan dolayı şimdi de depo soğuduğu için üşüdüğümü hissettim. Kollarımı birbirine sarmamı fark eden Özer üstündeki ceketi çıkartarak bana uzattı.

"Al şunu yavrum, ben de hemen ısıtıcıyı açayım son ayar."

Gözlerimi kısarak Özer'in bana ceketi uzattığı elini ittirdim.

"Hadi lan oradan, soğuksa sana da soğuk. Senden zayıf mıyım da bana ceket çıkartıp veriyorsun?"

Aslında biraz boş inat yaptığımın farkındaydım ama en olmadık yerlerde kendini ezdirmeyen Akan aktive oluyordu ki bu genelde en yumuşak anlarımdan sonraya denk geliyordu. Özerle ne kadar muazzam anlar geçirmiş olsam da en kontrolü kaybetmiş ve boyun eğmiş tarafımı ona gösterdiğim için bir yandan da bozulmuş hissediyordum kendime.

Özer suratıma tip tip baktıktan sonra ağzının içinden 'hay Allahım ya' tarzı bir şeyler mırıldanarak ceketi geri giydi ve ısıtıcıların yanına gitti. Gözlerimi Özer'in üzerinden çekmezken boynundaki daha da çok belli olmuş kızarıklık ve morluklar nefesimi hızlandırdı. Ne kadar sesli ifade etmemiş olsam da Özer'in de bende izler bırakmasını isterdim oysa öpüşmekten kızarmış ve şişmiş dudaklarım hariç herhangi bir iz taşımıyordum.

İlk başta böyle bir şeye gerek duymamış veya istememiş olduğunu düşünmüştüm ama sonradan düşmanken bile yüzümde morluk bıraktı diye kendi izini her gördüğünde sırıtan Özer geldi aklıma. Bende her yara açtıktan sonra gözlerini oradan alamazdı birkaç saniye. Şimdi sevgiliyken ve hakimiyet kurma tarafı bu kadar baskın biriyken üzerimde izlerini görmek istememe ihtimali sıfıra yakındı. Sinirlendiğimi hissettim.
O zaman bu şerefsizin olayı neydi ki?

"Niye iz bırakmadın lan?" Hafif yüksek çıkan sesim ortamdaki sessizliği bölerken Özer bana döndü. Bakışları düz olsa da hafif kızaran yanakları ve hafif telaşla ellerini oynatışı dikkatimden kaçmamıştı.

"Şey ya."

Gözlerimi kısarak Özer'e baktım.
"Ney ya?"

Derin bir nefes verirken pes etmiş bir sesle konuştu.
"Kendimi tutabilmek için Altın Kaşık. Kendimi tutabilmek için."

Nasıl yani bu Mahalleli'nin derdi bu muydu? Eğer daha ileri gitse kendini durduramayıp sonuna kadar gideceğini mi düşünüyordu?

Bastırmaya çalıştığım gülüşümü kafamı eğerek sakladım.

Özer'in zaafını bulmuştum.

Mahalleli -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin