52. Bir Ara Sokak Mezarlığı

3.6K 305 105
                                    

Heyecanlanacağımı ya da bu kadar çekineceğimi bilmezdim. Hayatımda bir kez bile Mete'ye veya Kerem'e dair çekince hissettiğimi hatırlamıyordum. Bu hayatta kimseyi yanıma yaklaştırmamak konusunda çok iyi iş çıkarmıştım ama bir şekilde, onların samimiyetini hissetmiş ve onlara arkadaşlığımı yansıtmıştım. Şimdiyse kalbimin böyle çarpması çok mantıksız geliyordu.

Onur'un bir erkeği sevmesini bile kolayca kabul edebiliyorlarsa yıllardır arkadaşları olan beni tabii ki kabul edeceklerdi, bunu biliyordum ama yine de heyecanlı hissetmeme engel olamıyordum. Sıranın altındaki bacağımı titretirken saate çevirdim bakışlarımı.

Derse geç kaldığım için Mete ve Keremle daha hiç konuşamamıştım ayrıca tatilden geldiğimizden beri okula geldiğim tek günde de onlar gelmediği için uzun süredir denk düşememiştik birbirimize. Keremle konuşamasam da yanımda oturan Mete'yi dersin başında kolundan dürterek hal hatır sormaya çalışsam da derste olduğumuzu söyleyerek beni susturmuştu. Ne zamandan beri dersleri önemsemeye başladığı bir merak konusuydu. Şimdiyse ne ders dinleyebiliyor ne de nasıl konuşmaya gireceğime odaklanabiliyordum. İstesem bile lafı uzatamayacağımı bildiğim için pat diye söyleme kararıyla kalan saniyeleri saymaya başladım.

Zil sesiyle yerimden fırlarken yanımda oturmaya devam eden Mete'ye döndüm. Birkaç saniye bana bakmayınca kaşlarım çatıldı. Delici bakışlarımı sonunda hissetmiş gibi en sonunda kafasını bana çevirdi.
"Kerem'i de alıp çardağa gelsenize. Size bir şey söylemem lazım." dedim. Kaşları çatılınca suratımın daha da sertleşmesine engel olamadım. Noluyorduk amına koyayım?

Kafasını çevirince bunun bir onay olduğunu düşünerek sınıftan çıktım. Merdivenlerin yarısında düşmek üzereyken bocalayarak burktuğum bileğime küfrettiğim ve topallayarak çardağa vardığım dakikalardan sonra oturma yerini es geçip masanın ortasına yerleşerek bağdaş kurdum.

Dakikalar akarken hala daha gelmemişlerdi. Sıkıntı neydi ki, Allah'ın uyuşukları bir haltı beceremiyorlar mıydı? Aklım, sevgili olduğumuzu söylediğimde yüzlerinin alacağı şekle giderken kıkırdamadan edemedim, işte bu keyfimi yerine getiriyordu.

En sonunda ikili kapıdan çıkarken yerimde sabit durmakta zorlanmaya başladım. Kıpırdana kıpırdana onları beklerken silüetleri bana yaklaşırken en sonunda birkaç adımlık mesafede duraksadılar.

Kerem bana bakmazken Mete'yse kaçak göçek bir şekilde gözlerini değdirip geri çekiyordu. Söyleyecek bir şeyi olan bendim ama ortam neden sanki onlar ağızlarından bir şey kaçırmamaya çalışıyor gibi gözüküyordu ki?
"Akan biz kaç yıldır arkadaşız?" Nihayet bakışları bana çevrilen Kerem'in sorusu beni bocalatırken "Bilmem, on olmuştur en az." dedim. Bakışlarım neden bu soruyu soruyorsun dercesine yüzünde gezinirken gergin yüz ifadesi çözülmeden suratıma sabitçe bakmaya başladı.

Demek dertleri buydu, bir şekilde sevgili olduğumuzu öğrenmişlerdi ve onlara bu kadar geç söylediğim için trip yiyiyordum. Ağzımdan hafif bir kıkırtı kaçarken ağzımı açtığım anda Kerem'in sesi yükseldi.
"Ve bu sana komik mi geliyor Akan?" Anında ağzım kapanırken ortada baştan beri bir komiklik olmasa da sözleriyle gelen gerginlik alttan alttan hücrelerime akın etmeye başladı.

"Neyden bahsediyorsunuz abi? Size geç söylediğim için üzgünüm ama öyle yapmam gerekiyordu, büyük ihtimalle benimle dalga falan geçersiniz diye düşündüm."

Mete ellerini birleştirmiş ileri geri yaparken aramızdaki gerginliği çözmek istediği ama araya girmeye korktuğunu anladım. Neler döndüğünüyse hala anlayamıyordum.

"Sence erken söylesen bir şey değişir miydi? Kaç gündür Onur yanımızda hüngür hüngür ağlıyor. Sense her okul çıkışı bizi ekip nereye olduğunu bile bilmediğimiz yerlerde göt gezdirmekle meşgulsün. Hoş artık onu da biliyoruz ama."

Mahalleli -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin