Kendimi yok etmeme üç beş dakika falan kalmıştı. 12.sınıf senem olmasına rağmen ne kadar özel ders alıyor olsam da yine de daha çok çabalamam gerekirken ben babamın iş gezisinde olmasını fırsat bilip barlarda geziyordum bir de üstüne yapabileceğim onca salaklık ihtimali içinden Mahalleli'ye mesaj atmak da neydi?
Hadi attım, yazabileceğim onca şey içinden onu partiye davet etmek ve bunu da yapabileceğim en rezil bir şekilde yapmak neyin nesiydi?
Daha fazla düşünmek istemeyip mesajları dördüncü kez okumayı pas geçerek telefonu koltuğa fırlattım. Sürekli dışarlarda gezmeyi kendime yasakladığımdan eve kapanmıştım ama can sıkıntısından da patlamak üzereydim.
Mete'yi ve Kerem'i bize çağırmıştım ama ikisi de meşgul olduklarından gelemiyorlardı. Saat akşama geliyordu ve eğer biraz daha yalnız kalırsam kafayı sıyıracaktım. Kendime yapacak bir şeyler ararken aklıma Mahalleli geldi.
Eğer onu çağırırsam hem yanlış anlamayı düzeltirdim, açıkçası yanlış anlaşılma olduğundan da şüpheliydim çünkü içten içe doğum günümde o da olsun istemiştim ama bunu istediğimi kabul edebilecek kadar gurursuz da değildim.
Sonuçta ne kadar aramız eskisi gibi olmasa da birbirimize eskisi gibi yaklaşmasak da o benim arkadaşım bile değildi ama onu istediğimden Özer'in haberi olmasını istemiyordum. Hele neden istediğimi bile bilmezken.
Ama onu çağırsam gelir miydi ki? Ayrıca nedenini merak ettiğinde ne diyecektim ki? Düşünmeden telefonu elime aldım. O beni evine götürdüyse ben de haydı haydi onu çağırabilirdim bir kere.
Mesajı es geçerek aramaya bastım. Üçüncü çalışta açtı.
"Alo Akan?"
Onu neden aradığımı sorgular çıkan sesiyle tedirgin olarak konuşamadım ilk başta.
"Bizim eve gel."dedim kelimeleri bulduğumdaysa. Bu ne salak bir çağırma şekliydi ya?
"Anlamadım neden sizin eve geliyormuşum?"dedi şaşırarak.
"Nedense neden, napıcaksın nedenini ben sizin eve gelmiştim sen de bizimkine gel."dedim.
Bir süre susunca daha da sorgulamasından veya hayır demesinden korksam da "Gelelim bakalım."dedi.
"Tamam konum atıyorum."dedim hevesli çıkan sesimle. Özerse "Gerek yok, bizimkilerle içtikten sonra seni bırakmıştım, hatırlıyorum."diyerek kapattı telefonu.
Oturup Özer'i beklerken aradan geçen yirmi dakikanın sonunda kapı çaldı. Bahçe kapısının otomatiğine basarak açtım ve evin kapısına yaslandım.
Özer görüş açıma girdi. Altına gri eşofman üstüne de siyah bir tişört giymişti. Ona yakışmıştı. Önüme geldiğinde, onun evine gittiğimizde bana yaptığı gibi ben de kolundan tutup kapıyı kapatarak içeri aldım onu.
Özer ayakkabılarını çıkarıp ayakkabılığa bırakırken hala konuşmamıştık. Sessizliği bozarak "Hoş geldin Mahalleli"dedim.
Bana dönüp sırıttı. "Hoş bulduk Altın Kaşık."dedi.
Bana onu neden çağırdığımı sormasını beklesem de içeri geçip koltuklara yerleşmemize rağmen ağzını açmadı. Bu iyi bir şeydi çünkü onu neden çağırdığımı sorsa ne cevap verebilirdim bilmiyorum.
"Aç mısın?"dedim oturduğum koltukta ona dönerek.
"Aslında sen aradığında sofraya oturmak üzereydim yani daha bir şey yemedim."dedi.
Sırf ben aradım diye yemek bile yemeden evime gelmiş olması mutlu hissetmeme sebep oldu.
"Beni takip et sana yemek yapıcam ben de yememiştim daha."dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalleli -GAY
RomanceBakışlarımı bana sırıtarak bakan kara gözlü mahalleliden çekmeden arkadaşlarımla konuşmaya devam ettim. "Bizim mis gibi özel okulumuz neden bu vasıfsızların elinde ve şu karşıdaki mal neden bana yiyecek gibi bakıyor?" Altın Kaşık Akan ve Mahalleli...