Özer
Günümüz:
Bakışlarımı, önüne dünyanın en zor matematik problemi konulmuş da onu çözmesi gerekiyormuş gibi kitabın sayfasına bakan Altın Kaşığa çevirdim. Alt tarafı basım yılının yazdığı sayfaya bakıp önündeki kağıda geçirecekti ama sanki beyefendi istatistiksel analiz yapıyormuş gibi davranıyordu. Vasıfsızlığını burada bile konuşturuyordu.
Elindeki kitapta olan gözlerimi tekrardan Akan'a çevirdim. Dalgalı saçları eğildiği için alnına dökülmüştü. Alt dudağını sıkıldığını belli edercesine sarkıtmıştı.
Onu bir şeye odaklanmış, sessizce dururken görünce masum gözüktüğünü düşünmeme engel olamadım. Eğer asla konuşmasaydı ve yanıma yaklaşmasaydı en azından biraz çekilebilir gibiydi.
Elimdeki kitabı fırlatıp gitmeme az kalmışken Akan ayağa kalktığında tek böyle düşünenin ben olmadığımı anladım.
"Behlül kaça-"
Cümlesini tamamlayamadan yere yapıştığında saatlerdir sıkıntıdan patlamama rağmen yine de keyifle dolarken kendime engel olmayarak kahkaha attım.
O bana sinirle bakarken ben de ayaklanarak yanına yürümeye başladım. Gözünün önünü görememesiyle ilgili onunla dalga geçecekken önüme ittirdiği kitapla yeri boyladım.
Kendimi Akan'ın üstünde bulmamla sinirlenirken ne bokuma beni düşürdüğüne dair bir şeyler söyleyecektim ki Akan'dan gelen inleme sesiyle kelimeler ağzımdan çıkamadı.
Bakışlarımı altımdaki bedene çevirdim. Kafası yana dönüktü. Akan'ın kokusu burnuma dolarken parfümünün gerçekten güzel koktuğunu fark ettim. Erkeksi bir kokunun nasıl hoşuma gidebildiğiniyse sorgulayacak bir kafada değildim.Yeşillerine bakakaldım birkaç saniye.
Nedenini bilmediğim şekilde aklıma çalıştığım barın sokağında kavga ederken söyledikleri geldi.
"İbneyim ya da değilim seni mi gerdi? Sanki seninle siki-"
Şerefsizin cümlesini tamamlamasına izin versem resmen ikimizin beraber olmasından bahsedecekti. Ağzından ikimize dair böyle bir şey çıkması bile iğrençti bir kere. Bakışları bana dönüp yeşillerini gözlerime sabitledi.
Eğer Akan'ın dediği şeyi yapıyor olsaydık o zaman da altımda böyle mi inleyece-
"Kalkmak için ayağının takıldığı kitabın gelip seni sırtlamasını mı bekliyorsun Özer?"
Kendime gelmemi sağlayan Akan'ın sesiyle aniden üstünden kalktım. Bir hışımla odayı terk ederken ellerim titriyor, kalbimin sesi kulaklarıma kadar ulaşıyordu.
Eğer Altın Kaşık o gün o siktiğimin laflarını etmeseydi veya aptal sesler çıkarmasaydı aklım böyle saçma yerlere dağılmazdı. Akan bir erkekti ayrıca da o Altın Kaşıktı.
Ona nefretten farklı bir insani duygu bile duymazken söylediklerinin beni etkilenmesi imkansızdı. Altı üstü aklımı bulandırmıştı işte. Boşluğuma gelmişti.
Merdivenleri inmeyi yeni bitirdiğimde fark ettiğim boşluk hissiyle çantamı almayı unuttuğumu fark ettim. Bir küfür savurarak merdivenleri tekrar çıktım. Kütüphanenin olduğu katın girişindeyken duyduğum kadın sesiyle duraksadım.
Kadın Akanla konuşuyordu sanırım çünkü Akan'ın ismi çıkmıştı ağzından. Sesine bakılacak olursa büyük biriydi. Önemsemeden tekrar kütüphaneye yönelecekken kadının söyledikleriyle olduğum yerde kalakaldım.
"Babanla seninle konuşmak istediğimi söyledim birkaç ay önce ama ısrarla kabul etmedi. Özür dilerim ben böyle yoluna çıkmak zorunda kaldım. Söyleyeceklerimi dediğimde hayatından çıkacağım tekrar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalleli -GAY
RomanceBakışlarımı bana sırıtarak bakan kara gözlü mahalleliden çekmeden arkadaşlarımla konuşmaya devam ettim. "Bizim mis gibi özel okulumuz neden bu vasıfsızların elinde ve şu karşıdaki mal neden bana yiyecek gibi bakıyor?" Altın Kaşık Akan ve Mahalleli...