Sabah uyanmak ve okula gelmeye yeterli motivasyona sahip olabilmek için neredeyse kafamı duvarlara vurmam gerekmişti. Artık kapatıcıların bile kapatamadığı yorgunluğum ve eli bıçaklı katil gibi gezinip zayıflığımı kollayan düşüncelerim her yanımı sarmıştı. Tenefüste oturmuş bir şey anlatan Kerem'i dinliyor gibi yaparken Onurla nasıl başa çıkacağımı düşünüyordum.
Bir tek bana söylediği sırrı yüzünden en ufak hissini bile saklamadan bana anlatıyordu. Özer'in bugün giydiği siyah tişörtün kaslı kollarını çok güzel gösterdiğini söylediğindeyse dudağımı öyle sert ısırmıştım ki kanaması hala devam ediyordu.
"Bugün söyleyeceğim ona sevdiğimi Akan."dedi Onur.
Bir zamanlar Onur' a verdiğim değerin ışık hızında nasıl gittiğini düşünüyordum çünkü şu an sadece elinden en değerli eşyası alınmış çocuk kadar paylaşımcı ve iyi kalpliydim.
Şimdiye kadar hiçbir zaman çok iyi bir insan olduğumu iddia etmemiştim zaten. Eğer bu beni kötü bir insan yapıyorsa bile umrumda bile değildi ama Özer'i sevdiği için ondan nefret etmeye doğru gidiyordum. Sadece sevmesi de değildi konu. Sevgilisi varsa bile hala daha onun için çabalamaktan bahsediyordu. Her Özerle Onur'u konuşurken sohbet ederken gördüğümde ağlamamak için kendimi tırnakladığımdan uzun kollumun altındaki bileklerim çiziklerle doluydu. Özer'in koluna yapışıp Onurla konuşma, ona bakma bile demek istiyordum ama bunu ne sıfatla yapabilirdim ki?
"Onur salaklık yapma ve itiraf etme. Sen değil miydin Özer'i tanıyorsundur diyen. Tanıyorum işte onu ve bilmediğin şeyler var."dedim daha fazla kendimi tutamazken. Onur ise beklediğimin aksine benim söylediklerimi önemsemedi bile.
"İnan hiçbirinin önemi yok artık." Diyerek yanımdan kalktı.
İki ders art arda gördüğümüz fizikten sonra hali hazırda bok gibi hissetmemin üstüne mental yorgunluk da eklenmişken sınıftan çıkan Özer'in ardından ilerleyen Onurla ben de yerimden fırladım.
Özer bugün eski günlere nazaran daha normal gibiydi. Ya daha normaldi ya da artık iyi olmadığını göstermekten rahatsız oluyordu. Bilmiyordum. Bense artık kaybedecek hiçbir şeyim kalmamış gibi hissediyordum. Baştan aşağı bitik bir haldeydim.
Onur'un "Özer bir bakar mısın?"diye seslenişini duyduktan sonra durarak onları göremediğim ama seslerini duyduğum yerde sırtımı duvara yasladım.
Özer'i öptükten sonra bırakıp gitmiş üstüne reddetmiş üstüne de tuvaletteyken yapamayacağımı söylemiştim ona. Şimdi Onur karşısına çıkıp onunla sevgili olmak istediğinde gerçekten reddeder miydi ki?Benim gibi bir huysuzla, sevecen ve neşeli olan Onur'u karşılaştırırsam kaybedeceğime olan korkumdan kafamı iki yana sallayarak düşüncelerimi dağıtmaya çalıştım.
"Ne oldu?"dedi Özer. Kafamı uzatarak onları izlemeye başladım. Özer ve Onur karşılıklı durmuşlardı ve Onur'un heyecanı her halinden belliydi.
"Özer nasıl söyleyeceğimi çok düşündüm ama sanırım direkt söyleyeceğim sana."dedi.
Lütfen söyleme. Yalvarırım onu benden alma.
"Ben aşığım sana Özer. Ne gerekiyorsa yaparım da bunun için."
Gözümden yaşlar akmaya başladığında kendimi yere bıraktım. Sessiz olmak için elimle tek ağzımı kapattım.
"Üzgünüm. Beklediğim biri var."
Özer'in düz çıkan ve Onur'un itirafından sonra tereddüt bile etmeden söylediği şeylere karşılık şokla olduğum yerde kaldım.
Özer beni bekliyordu öyle mi?
"Sevdiğin kişi seni ne zamana kadar bekletecek böyle?"dedi Onur.
Belliydi ki Özer'in bir an önce vazgeçmesini istiyordu sevdiği kişiye duyduğu aşktan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalleli -GAY
RomanceBakışlarımı bana sırıtarak bakan kara gözlü mahalleliden çekmeden arkadaşlarımla konuşmaya devam ettim. "Bizim mis gibi özel okulumuz neden bu vasıfsızların elinde ve şu karşıdaki mal neden bana yiyecek gibi bakıyor?" Altın Kaşık Akan ve Mahalleli...