9. Bar Taburesindeki Kumral

10.4K 733 181
                                    

Sınıfa girdiğimde sırıtarak bizimkilere el salladım. Mete sanki on yıldır görmüyormuş gibi koşarak sarıldı ve yalandan ağlamaklı bir sesle konuştu.

"Yokluğunda kekolara yem olurum diye çok korktum oğlum. Senin kasların ve uzun boyundan uzaklarda tir tir titredik Keremle."

"Kes sesini ve götünden uydurma Mete" Kerem'in bıkmış sesiyle kahkahayı koydum.

Beni izleyen bir çift gözü gördüğümde gözümü sol arka köşeye çevirdim. Özerle göz göze gelince Özerde anlam veremediğim bir bakış gördüm. Her zamanki nefreti kurulu bir şekilde bakışlarından sızıyordu ama bir yandan tedirginmiş gibi duruyordu.

Bu kelimeyle onu yan yana bile getiremeyince her zamanki gevşekliğimle sırıttım. Ona göz kırparak gülümsediğimde şaşırdı. Sanırım o günden sonra ya çok sinirli olmamı ya da köşeye sinmiş olmamı bekliyordu.

Daat. Yanlış cevap! Her zamanki aynı göttüm.
...

Beden dersi için kapalı spor salonunda beklerken heyecanla olduğum yerde zıplamaya başladım. Bu hafta yüzme için kayıtlar açılacaktı ve okulun havuzu muazzamdı. Evimizdekinin buradaki olimpik havuzun yerini tutma ihtimali yoktu bile. Yarışmalara katılmak istiyordum. Suya kendimi bırakmak istiyordum. Su, su, su, s-

"Akan kes yerinde zıplamayı her sene yazıldığın için zaten ismini kayıt listesine aldım. Git üstünü değiştir serbest zamandasınız bugün, sen de yüzersin."

Duyduğum hocanın sesiyle gülümseyerek giyinme odasına koştum. İçeri girdiğimde bir süredir görmediğim odayı inceledim.

Benim kapalı kaldığım harabeden daha iyi.

Kafamı sallayarak düşüncelerimi dağıttım. Üstümdeki tişörtü tek hamlede çıkartıp dolaplardan birine fırlatırken altımı da çıkartıp yüzücü mayomu altıma geçirdim. Aynada karşılaştığım bedenimi inceledim. Karnımdaki morluk bok gibi duruyordu. Onun dışındaysa tam bir afet gibiydim. Dalgalı saçlarımı elimle dağıttım ve beyaz, ideal düzeydeki yapılı bedenimi süzdüm.

Karnımdaki morluğu kapatmam gerektiğini fark ettiğimde çantamdan su geçirmez kapatıcımı çıkardım. Kimseye durumu açıklamak istemiyordum onun için böylesi daha iyiydi.

Arkamdaki kapı sesini duyduğumda bakışlarımı girişte yaslanmış bir şekilde duran Özer'e çevirdim. Elinde forma vardı. Büyük ihtimalle basket oynayacaktı.

Gözleri önce omuzlarımda oradan da sırtımı geçerek belimde oyalandı. Gözlerinin daha aşağı kayacağını düşüneceğimde karnımdaki morlukta takılı kaldı. Suratındaki ifadeden gerçekten bu kadar sert vurmayı beklemediğini gördüm. Pişman olmadığını biliyordum. Birbirimize sert vurduk diye üzülecek olsak her fırsatta boktan sebepler yüzünden birbirimize girmezdik.

Yine de rahatsız olduğunu anladım bakışlarından. En azından eserini görmenin bu sefer onu mutlu etmemesi sırıtmama sebep oldu.

"Dalıp gittin, noldu çok mu beğendin?"dedim.

Mahallede ettiğimiz kavgada söylediği şeyi ona karşı kullanmamla o da suratındaki ifadeyi gülümsemeye çevirdi.

"Altın kaşık üzüleceksin biliyorum ama evcil iguana isteseydim bile senin türün ilgimi çekmiyor."

Dudağını büzerek bu sefer onun benim dediğimi kullanmasıyla sesli bir gülüş çıktı ağzımdan. Alaydan ziyade gerçekten komik bulduğum için güldüğümü fark edince gülüşümü kestim.

Aynaya dönerek kapağını açtığım kapatıcıyı elime sıkarak yaramın üstüne yaymaya başladım. Özerse üstündeki tişörtü çıkartarak kenara bıraktı. Kafamı ona çevirmeden aynadan vücudunu izledim.

Mahalleli -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin