Avm'de kaybolup ağlaya ağlaya ortalığı inlettikten sonra benim gibi ağlayan babamı görüp bir hafta dibinden ayrılmadığım ilkokul anımdan beri ilk defa kendimi bu kadar yapışkan hissediyordum ama engel de olabilecek gibi değildim. Hastanenin önünden geldiğimizden beri Özer'in peşinden ayrılmamış nereye gitse onu takip etmiştim. Yarı zamanlı işi için arkadaşı akşam gelmesini rica edince çalıştığı kafede 3 bardak limonata 2 bardak latte içmiş, çıkana kadar da ayrılmamıştım.
En sonunda babama da haber verip onun evine gitmiş, yatıya kalma planları yapıyordum. Özer yatakta yarı yatar, yarı oturur bir pozisyondayken vücudumun yarısını onun üzerine bırakmış, bir Özer'e bir youtube'dan izlediği videoya yan gözle bakıyordum.
Bir raddede ona yapışmamdan sıkılıp bir laf söylemesini beklemiştim ama halinden oldukça memnun gözükmesi benim de keyfimi yerine getirmiş tam gaz devam etmiştim. Kafamı koyduğum yerde Mahalleli'nin kalp atışlarını dinlerken iyice mayıştım.
Gözlerim odanın camına kayınca gördüğüm sigara izmariti yığınıyla kaşlarımı çattım.
"Amma çok içmişsin aslanım, abartma bu kadar."Özer'in yüzüne durgun bir gülümseme yerleşti.
"Dün gece uyuyamayınca içmiştim onları, normalde içmem o kadar."Küs olduğumuz zaman uyuyamamasıyla hem kalbim burkuluyormuş gibi hissederken hem de ortamdaki havanın ağırlaşmasını gözümü korkuttu ve hızlıca konuştum.
"Ben de uyuyamadığım bir gece can sıkıntısından galeride gezerken senin resimlerine denk gelince hızımı alamayıp kendime asılmış bulunmuştum bir keresinde. Hakkını helal et."Cümlelerimin etkisini kasılan bedenle ve kulağımın altında hızlanan kalple alırken ortamı yumuşatacağım diye kendimi rezil etme girişimimin başarılı mı başarısız mı olduğuna karar veremiyordum.
"Yavrum öyle şeyler pat diye söylenir mi lan?"
Özer bedenini yukarı çekerek tam oturur pozisyona gelirken ben de arkamdaki duvara yaslanıp Özer'in kaçırdığı gözlerine bakmaya başladım.
"Yavaş yavaş mı söyleyeyim? Önce en iyi çıktığın fotoğrafını seçtim. Şu sahil kenarında üstünün çıplak olduğu. Sonra eşofmanımı çıka-"
Ağzımın üstüne kapanan el ve kızarmış yüzüyle bana bakan Özerle çenemi kapamaya karar verip güldüm.
"Sus Akan. Saçma sapan konuşma da sus."Elimle Özer'in elini ittirdim.
"Ne oldu, partideki gece üstüme atlamıştın. Aslanımız kediye mi dönüştü naber?"Kışkırtmama kanmayacağını belirten sert bakışlar atan Özer'in suratını incelerken onu yoldan çıkarma girişimimin başarısızlığa uğradığını ve tam tersine benim çıkmama sebep olduğunu anladım. Yavaşça Özer'e doğru eğilerek yanağını öptüm.
"Özer, seni özledim. Yaptığım aptallıklar öyle bir canımı yaktı ki sensiz on yıl geçirmiş gibi hissediyorum."
Özer de davranışlarıma tepkisiz kalmazken kollarını belime sardı ve beni daha da çok kendine çekti. Önce kulağımın arkasından öperken sonra saçlarımın arasına öpücükler kondurmaya başladı. Tüm hareketleri şehvetten uzak saf bir sevgiye bürünmüş gibiydi.
Onun yumuşak hareketleriyle ben de kollarımı boynuna sardım. Zorlanmaya başlayan alt tarafımı görmezden gelip boynunu öptüm. Yatakta aşağı doğru kayıp beni tekrardan üstüne çektiğinde karşı koymadan üzerine uzandım.
Kulağımın altındaki kalp atışlarına dalıp gitmiş ve Özer'in bir elinin saçımı, bir elinin belimi okşamasıyla iyice mayışmıştım. Aniden kapının çalınmasıyla yerimden sıçrayıp refleksle Özer'i ittirdim ama zaten altımda olduğu için çok da bir şey fark edildiği söylenemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalleli -GAY
RomanceBakışlarımı bana sırıtarak bakan kara gözlü mahalleliden çekmeden arkadaşlarımla konuşmaya devam ettim. "Bizim mis gibi özel okulumuz neden bu vasıfsızların elinde ve şu karşıdaki mal neden bana yiyecek gibi bakıyor?" Altın Kaşık Akan ve Mahalleli...