Siyah duvarlarla örtülmüş bazı kısımların fazla aydınlatılmış bazılarının loş olduğu mekana girdiğimizde, hareketlilik ve kalabalık anında kanımda gezinen adrenalini arttırdı. Uzun süredir ne büyük bir arkadaş grubumla buluşmuştum ne de eğlence mekanına gelmiştim.
Organizasyon doğum günü olsa da mekan seçimi bile aslında olayın büyük bir eğlence partisine daha yakın olduğunu gösteriyordu. Ne kadar bunlar beni mutlu etse de asıl mutluluk kaynağımın arkamda, gördüğü her şeye gözlerini kısıp temkinle bakan Mahalleli olduğunu biliyordum.
Sanırım gördüğü bu hareketlilikten hoşlanmamıştı. Benimle nasıl buraya geldiğine hala daha anlam veremiyordum zaten ama sorgulayacak da değildim. Partinin birinde arkadaşlarımla sabaha kadar içmektense onun omzuna başımı koymuş bir şekilde sessiz bir yerde oturmayı yüz kez tercih ederdim ama şimdi hem bir partideydim hem de aslan parçam yanımdaydı. En sevdiğim eğlence tarzıyla en sevdiğim kişinin birleşimi büyük bir mutluluk veriyordu.
Gözüm artık kapatmaya çalışmaktan pes ettiği ısırık izime gidince dudaklarımın kıvrılmasına engel olamadım. Gözlerimi tekrar önüme çevirerek mekandaki insanları süzdüm. Birçoğunu tanımıyordum. Büyük ihtimalle çoğu da tanıdık arkadaşlarının vasıtasıyla gelmişti.
Gözüm nihayet parti kızını bulduğunda benden tarafa dönmesiyle Ayşe'ye el salladım. Seçtiği mekanın şatafatının da yansıttığı gibi abartıları seven birisiydi. Pek sık görüştüğüm biri olmasa da her görüştüğümüzde aynı samimiyetle devam edebileceğim biriydi.
Özer kulağıma eğildi ve yandaki koltuklu masalardan birini göstererek beni bekleyeceğini söyledi. Onu onayladıktan sonra ben de Ayşe'nin doğum gününü kutlamak için yanına ilerledim.
Ayşe beni görür görmez kollarını boynuma doladı. Bir süre ayrılmayınca bakışlarım Mahalleli'yi buldu. Tahmin ettiğim gibi bizi izliyordu. Kasılmış bedeninden, benim genel olarak arkadaşlarımla bulunduğum samimiyet düzeyimin ona doğru gelmediğini gayet iyi anlayabiliyordum. Özer benim gözlerimi yakalayınca hızlı bir hamleyle kafasını sağa doğru çevirdi. Sinirleriyle oynamak istemediğimden hızlı bir hamleyle ayrıldım Ayşe'den.
Ayşe'ye hediyesini verdikten ve onunla biraz konuştuktan sonra başka insanların da gelmesiyle ayrıldım yanlarından. Özer'in yanına ilerlerken kalabalığı özlediğimi zannederken mekanın beni boğmasıyla asıl istediğim şeyin bu olmadığını anladım. Özer'in yanına yerleşip kara gözlerinde, koyu saçlarında ve keskin yüz hatlarında gözlerimi gezdirirken aslında özlediğim şeyin ne olduğunu da net bir şekilde fark etmiştim.
"Noldu Altın Kaşık bir kez daha mı aşık oldun bana?" Özer'in uzun süre onu süzmeme karşı alayla söylediği cümleyle benim de dudaklarım kıvrıldı.
"Sanki aksi mümkün de Mahalleli."
Alaylı gülümsemesi yerini bakışlarından okuduğum sevgiye evrilince kafamı önüme çevirerek ona biraz daha yaklaştım. Omuzlarımız birbirine değecek şekilde oturarak masada bulunan içkilerden birini, bardağa boşaltarak dudaklarıma götürdüm.
"Bu gece kafayı bulup bana bakıcı muammelesi yapacaksan hiç o içkilere dokunayım deme gülüm. Sarhoş kafanla hoş beş edeyim diye gelmedim buraya."
Elimdeki içkiyi dudaklarımdan biraz uzaklaştırarak Özer'e döndüm. Ne kadar içmek istesem de Özerle yarın sabah baş ağrısıyla uyanıp yarısını hatırlamayacağım bir vakit geçirmek istemiyordum. Sözünü dinleyerek az içmeye karar verdim ve içkiden küçük bir yudum aldım sadece.
"Oha lan Özer'in ne işi var burada?"
Elimdeki içkiden bakışlarımı çekerek masamızın yanında dikilen Kerem ve Mete'ye baktım. Arkalarından Didem de çıkarken çaktırmadan Özer'den biraz uzaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalleli -GAY
RomanceBakışlarımı bana sırıtarak bakan kara gözlü mahalleliden çekmeden arkadaşlarımla konuşmaya devam ettim. "Bizim mis gibi özel okulumuz neden bu vasıfsızların elinde ve şu karşıdaki mal neden bana yiyecek gibi bakıyor?" Altın Kaşık Akan ve Mahalleli...