40. Sahipli Aslan

6.6K 488 61
                                    

Özer:

Aradan ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum, tek bildiğim kucağımdaki Altın Kaşıkla hayatımın en huzurlu anlarından birini yaşadığımdı. Akan'ın yüzüne daha sakin ve mutlu bir ifade yerleşmesinden moralinin biraz olsun yerine geldiğini anlayabiliyordum. Ben de kendimi mutlu hissetmekten alıkoyamazken ellerimi kumral saçlarının arasına atıp ensesine kadar okşadım.

Birkaç dakika daha hareketimi kesmezken ellerimi yavaşça boynundan aşağı kaydırmaya başladığımda Akan elimi yakaladı.

"Okulun ortasında bir halt yapamayacağımıza göre elleşip durup da azdırma istersen Mahalleli."

Sözleriyle elimi aniden geri çekerken tüm kanın yüzüme çekildiğini hissettim. Yıllardır yüzlerce kez deneyimlediğim üzere Altın Kaşık'ın ağzının ayarı asla yoktu. Hem bu kadar utanmaz olup hem gurur peşinde koşup durması ironisiyse utanç ve heyecandan ter dökmediğim bir an olsa beni güldürebilirdi.

Akan hareketlenerek ayağa kalktı ve karşımdaki banka oturdu. Dağılmış saçları ve düşünen yüz ifadesinin ne kadar tatlı göründüğünden haberi var mıydı acaba?

"Ben partiye gideceğim." Kararlı bir surat ifadesiyle söylediği cümleyle şaşkınca suratına baktım. Parti ne alakaydı şimdi? Surat ifadem yumuşaklığını yavaş yavaş kaybederken tekrardan ortaya atıldı.

"Ayşe'nin doğum günü. Hem o da benimkine gelmişti bir de kol saati almıştı baya pahalı. Benim de gitmem şa-"

Hızlı hızlı açıklama yaparken bir anda durdu ve susarak suratıma bakmaya başladı.
"Neyin hesabını veriyorum lan ben? Gidicem işte. İçkili miçkili bir de geç saatte oh."

İçinde kendisiyle çelişki yaşadığından, bir hesap verir bir ahkam keser gibi davranmasına karşı ne yapacağımı bilemedim. Akan'ın içkili halinde kafayı dağıttığını düşman olduğumuz zamanlarda bile biliyordum. Ayriyetten aklıma depoda birayla kafa bulup ayakta zor durduğu anlar gelirken gözlerim yavaşça kısıldı.

"Şey ama sen de gelebilirsin, eğleniriz." Bu seferde kısık sesle konuşan ve geri adım atan Altın Kaşıkla sinirlenip sinirlenemeyeceğimi bile bilemeden kalakalmıştım.

"Akan Allah için ne diyorsun? Ben senin sevgilin değil miyim lan, niye şam babasıymışım gibi konuşuyorsun?"

Bir süre bana baktıktan sonra kafasını arkasındaki duvara yaslayarak tavanı izlemeye başladı.
"Alışık değilim oğlum işte. Bu tarz eğlenceleri de sevmediğini biliyorum ama ben de böyle zevk alıyorum."

İçimden Akan'a rest çekip gitmemesini söylemek gelse de bir tek içkili bir ortam diye Akan'ı üzmek gelmedi içimden. Ayrıca ne kadar Akan'a öyle mekanları sevmediğimi söyleyip dursam da Altın Kaşık'ın dahil olmadığım hayatını merak ediyordum ve onunla okul dışında toplu bir alanda beraber dolaşabilmek istiyordum.

"Tamam gideriz beraber o zaman."

Akan beklemediği cevaptan dolayı olsa gerek gözlerini büyüterek bana baktı ardından gülümseyerek oturduğu banktan kalktı. Yanıma geldiğinde elimden tutarak beni ayağa kaldırdı. Kollarını belime sararken ben de omzuna sarılıp kabarmış saçlarının arasına öpücük bıraktım. Burnuma dolan güzel kokuyla kafamı çekmek istemezken Akan da burnunu omzumla göğsüm arası bir yere gömmüştü.

Sonsuza kadar böyle kalabileceğimi düşündüğüm bir anda duyulan kapı kolu sesiyle önce Akan tarafından ittirildim sonra da beklemediğim hareketten dolayı kendimi yerde buldum. Belimde büyük bir acı hissederken suratımı buruşturdum.
"Şunu yapmayı bir an önce bırakman lazım Altın Kaşık."

Mahalleli -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin