Derse dönmüş sıralarımıza geçmiştik. Biri hocanın ne anlattığına dair bir cümle söylememi istese ağzımı açamayacak kadar dersten uzaktım. Dayanamayarak bakışlarımı Özer'e çevirdim. Mahalleliyle gözlerimiz kesişince heyecandan tekrar gözlerimi önüme çevirdim. Bir dakika ne diye utanan ben oluyormuşum, ben onu bana bakarken yakalmıştım sonuçta.
İnadım tutunca tekrar baktım Özer'e. O ise benim bu hallerimi sessizce gülerek izliyordu. Gülmesine kaşlarımı çatarken Özer'in yanındaki Onur'a kaydı gözlerim. Özerle olan saniyelik bakışmalarımızı fark etmemişti. Özer'in solunda kaldığı ve Özer hafif sağa dönük olduğu için Özer onu görmüyordu. Onur bundan güç alıyor olacak ki gözlerini dikmiş Özer'i inceliyordu.
Kaşlarım daha da çatılırken önüme dönüp bir daha Özer'e bakmadım. Onur konusunda ne yapacağımı bilmiyordum. Mete ve Keremle bu kadar iyi anlaşırken onu arkadaş olarak silemeyeceğimi anlamıştım. Onlara ne gibi bir sebep verebilirdim ki Onur'dan uzak durmam veya durmaları için? Mete ve Kerem'e bırak Özerle sevgili olduğumu, erkeklerden de hoşlandığım gerçeğini söylemeye bile hazır hissetmiyordum. Yapacak bir şey yoktu. Onur elbet Özer'den vazgeçecekti sonuçta. O zamana kadar dişimi sıkmam gerekiyordu ama yan yana oturmaları ve benim sinir, gerginlik seviyem asla rahatlamama izin vermeyecek gibiydi.
Özer'den şüphelenmekten de korkuyordum ama elimde değildi bazı şeyler. Güven problemim yüzünden her yan yana durduklarında ya onu severse deme ihtimalim endişelendiriyordu beni.
Kafamdaki kötü düşünceleri sildim. Öyle bir şey düşünmem aptallık olurdu. Özer beni deli gibi seviyordu. Yokluğumda beklemeyi bile Onurla beraber olma seçeneğine tereddüt etmeden tercih etmişti.
Biraz daha rahatlarken Mete'nin asla yanımdan ayrılmamasından dolayı son tenefüse kadar Özer'in yanına gidememiştim ama son zil çaldığında hızla yerimden kalkarak Özer'in masasına ilerledim. Kafasını hafifçe kaldırıp bana gülümseyerek baktı. Ben de ona gülümsedim.
"Kalk hadi dışarı çıkalım."
Özer'in gülümsemesi genişlerken ayağa kalktı.
"Ne oluyor, sizin aranız bozuk değil miydi?"
Onur'un konuşmasıyla ikimiz de Onur'a döndük. Ben bir şey demezken Özer "Artık değil."dedi ve kapıya yürümeye başladı. Ben de Onur'a sahte bir gülümsemeyle bakıp Özer'in peşinden gittim.
Bahçeye inip çardakların oraya ilerledik. Ben kendimi bir sandalyeye bırakırken Özer de yanıma oturdu. Ne kadar kötü konuları dillendirmek istemesem de bir şeyleri ertelememek için konuşmam gerektiğini biliyordum.
"Ailenle ilgili sıkıntılardan bahsetmiştin. Biliyorum artık umurumda değil dedin ama gerçekten olmadığına emin misin? Ayrıca iki erkeğin sevgili olmasının da zorlukları var. Benim için çok da değişik bir şey değil bir erkeği seviyor olmak. Asıl garibi birini seviyor olmak ama sen sosyal olarak sıkıntı yaşamayacağına emin misin? Dışarda el ele tutuşamayacağız bile belki."
Özer'e baktığımda bana şefkatle baktığını gördüm. Elini kaldırdı ve saçlarımın arasına sokarak dışarıdan benimle uğraşıyormuş gibi gözükecek bir biçimde karıştırdı. Aslında saçlarımı okşamak istediğini biliyordum ama bunu yapabileceğimiz bir yerde değildik.
"Akan, umrumda değil derken anlık bir hisle söylemedim bunları. Ailemi üzmeyi tabii ki istemem ama hayatım boyunca pişman ve mutsuz olmama sebep olacaksa yaptığım seçim, ailemin dediğini yapıp yapmamanın ne önemi var? Bu kadar uzun süredir hep onları mutlu etmeye çalıştım ama benim de bir hayatım var ve kendi hayatımda ben ve sevdiğim kişi ön planda olacak, onlar değil. Geç olsa da fark ettim bunu. Ayrıca ömrümün sonuna kadar saklamam ve saklanmam gerekse bile gözlerine bakmak ne kadar sevildiğimi ve gözlerim ne kadar sevdiğimi gösterdikten sonra önemi yok ."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalleli -GAY
RomanceBakışlarımı bana sırıtarak bakan kara gözlü mahalleliden çekmeden arkadaşlarımla konuşmaya devam ettim. "Bizim mis gibi özel okulumuz neden bu vasıfsızların elinde ve şu karşıdaki mal neden bana yiyecek gibi bakıyor?" Altın Kaşık Akan ve Mahalleli...