47. Taş Ev

5K 340 38
                                    

Bakışlarımı akıp giden yoldan çekip önce arabayı süren Özer'de sonra da arabanın içinde gezdirdim. Navigasyon yarım saatlik yolumuzun kaldığını gösteriyordu. İlk başta arabayı ben kullansam da 'Özer bak arabayla meksika dansı yapabiliyorum.' hamlemden sonra Mahalleli zorla sağa çektirip şoförlüğü kendisi devralmıştı. Biraz surat assam da benden daha sinirli olduğunu görünce alttan alma moduna geçmiş, üçüncü aşkım dediğimdeyse affedilmiştim.

Canım sıkılınca yana eğilerek Özer'in yanağını öptüm, ses çıkarmayınca sert bir şekilde ısırdım.
"Ah, napıyosun yavrum araba kullanıyorum. Hoş çok şoförlük prensiplerin olsa arabayla saçma salak danslar yapmazsı-"

Aynı konu tekrar açılınca yine eğilip bu sefer daha sert ısırdım. Özer bağırırken ben de kahkaha attım.
"Benim gibi seksi şoförü bulmuşsun mıy mıy konuşup duruyorsun anca."

Cümlem bitince bacaklarımı Özer'in kucağına uzattım, söylenerek bacaklarımı yakaladı ve kucağına koymama izin verdi. Bir süre gözlerimi dinlendirmeye karar verip REM uykusuna bile dalmış olabileceğimi düşündüğüm derin uykunun ortasında Özer'in sesini duymamla gözümü araladım.

Özer, kucağına uzattığım bacağıma elini koymuş bileklerimi okşarken bana sesleniyordu.
"Geldik mi?" dedim uykulu sesle.

"Allah'ına kurban, ne ara uyudun gülüm? Geldik hadi inelim." dediğinde uyuşmuş bacaklarımı aşağı indirerek arabanın kapısını açtım. Bakışlarımı etrafta gezdirdiğimde heyecanıma engel olamadım, etraf sakin ve yeşillikti ayrıca ev de tek katlı şirin bir taş evdi.

"Yiyecek bir şey yoktur evde şimdi, gel yürüme mesafesinde bir bakkal var oraya gidelim bacaklarımız açılsın hem." dediğinde kafa sallayarak Özer'in peşine takıldım.

Bir süredir düşündüğüm soru aklıma gelince "Özer, bir ara inşaat mühendisliği istediğinden bahsetmiştin. Onu mu okuyacaksın?" dedim.

Aklım sürekli orada burada olduğu ve odaklanamadığım için pek ders çalıştığım söylenemezdi ama Özer'in benden daha azimli olduğunu biliyordum.
"Evet, yani tutarsa istiyorum, ee sen  ne istiyorsun Altın Kaşık?" dedi gülümseyerek.

"Yani son zamanlarda dedim ki benden psikolog olur, insanlara iyi geldiğime ve çok güzel tavsiyeler verebildiğime inanıyorum." dedim gülümseyerek. Aslında son zamandan kastım, dört gün önce karar verdiğim kimya mühendisliğinden iki gün önce vazgeçip psikolog olmaya geçiş yapmamdı.

"Gülüm psikoloji eşit ağırlıkta sen sayısalsın."
Fark etmediğim ayrıntı suratıma çarpınca sinirim bozuldu, hayalimi bozmayarak "O zaman psikiyatrist olurum ben de." dedim.

Özer bir şey söyleyecek gibi olduktan sonra ağzını geri kapadığında sinirlenerek "Söyle söyle neyi sansürlüyorsun kafanda?" dedim.

"Yalnız psikiyatrinin sıralamalar aşırı yüksek Akan." dedi. Kaşlarımı çatsam da potansiyelime az çok hakim olduğumdan çenemi kapadım, keşke her konuda Özer'e kafa tutan azmim derste de olsaydı.

Özer tekrar ağzını açacağında yaşlı bir teyzenin Özer'in ismini bağırarak bize yürümesiyle teyzeye döndüm.

"Özeeer, sen misin evladım amma büyümüşsün!"
Özer nazikçe gülümseyerek sohbet ederken kadının eteğine yapışmış oğlan çocuğuna baktım, torunu gibi duruyordu. Çocuk da bana tip tip bakarken 'hayırdır' manasında kafamı salladım iki yana.

Bu hareketimle çocuk dil çıkarıp gülünce ben de gözlerimi büyütüp dişlerimi gösterdiğim korkunç bir yüz ifadesi yaptım. Çocuk yaşlı teyzenin eteğine daha da çok gömülürken ağlamaya başladı. Teyze torununu susturmaya çalışırken Özer 'güle güle, kendine iyi bak Mehtap teyze' diyerek ilerlemeye başlayınca ben de peşine takıldım.

Mahalleli -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin