33. Lunapark

8.4K 590 109
                                    

Özer

Akan yan koltuğumda bağıra bağıra Hande Yener söylerken ben de araba kullandığım için yola bakmaktan fırsat bulduğumda gülümseyerek onu izliyordum. Sevgili olduğumuzdan beri her şey bir rüya gibi geliyordu. Akan'ı asla yanımdan ayırmak istemememe rağmen yarı zamanlı işlerimden dolayı onu zar zor görmek öyle bir koymuştu ki, Akan'a bugün işim yok desem de aslında kalan son izinlerimden birini kullanmıştım ama umurumda bile değildi.

Kafasını sallamaktan saçları birbirine girmiş, yanakları çok hareket etmekten allanmış bir şekilde yeşil gözlerini benim gözlerime sabitleyerek gülümsedi. İstersem dünyanın en mutsuz adamı olayım bana böyle baktığında gülümsemememin yolu yoktu. Kendimden habersizce kıvrılan dudaklarımı hissettiğimde, gülüşümü dişlerimi gösterecek kadar genişlettim.

Geçen on dakikanın sonunda Akan yorulmuş olacak ki susarak yolu izlemeye başladı. Onun bugünkü hallerini düşündüm. Oldukça tanıyordum Altın Kaşığı ve zorlandığını görebiliyordum. Birden adapte olmasını zaten beklememiştim ondan. Zamanla olacaktı her şey. Öyle de oluyordu zaten. Akan gururuyla, alışılmış korunma mekanizmasiyla benim aramda kaldığında beni seçmeye başlamıştı yavaş yavaş.

Onun bana daha çok yaklaşması, beni sevmesi, benimsemesi içimde hiç bilmediğim yerleri canlandırıyordu. Aslında sadece yanımda durması, bana gülümsemesi bile yetip artıyordu bana. Sonuçta bir zamanlar hayalini bile kuramayacağım bir şeydi bunlar ama daha fazlasına sahip oldukça bencilliğimi bastıramıyordum. Onu öyle bir sarmak istiyordum ki başka kimseyi aklının ucuna bile getiremesin istiyordum. Öyle bir yerleşeyim ki hayatına geçmişindeki insanların isimlerini bile unutsun istiyordum. Bu sahiplenici kişiliğimiyse ona göstermekten çekiniyordum. Onu bu kadar çok istediğimi görünce korkma ihtimali endişelendiriyordu beni.

Dizinde duran elini alarak avucumun içine koydum. Çalışmaktan sertleşmiş ve daha büyük olan esmer ellerim, onun beyaz ve yumuşak ellerini sarmıştı. Bu görüntü karşısında içime mutluluğun dolduğunu hissettim.

"Ailenin tamamıyla tanışmak istiyorum Mahalleli."
Akan'ın sesiyle ellerimizdeki bakışlarımı ona çevirdim. Cümlesine karşı Akan'ın yanındayken bir türlü bastıramadığım aptal sırıtış yine dudaklarıma yerleşti.

"Tanıştırırım bir tanem. Annem seni çok sevmiş eminim babam ve kardeşim de çok sevecek."

Ailemin onu sevme ihtimali onu mutlu etmiş olacak ki heyecanla yerinde kıpırdanmaya başladı. Lunaparkın otoparkına park ettiğimde beraber aşağı indik. Giriş kapısından içeri doğru yürürken Akan'ın neden lunaparkı seçtiğini düşündüm. Etrafı o kadar dikkatli inceliyordu ki lunaparka pek fazla gelmediği belliydi. Aslında ben de kardeşimi getirmiştim birkaç kez. Onun dışında pek uğramazdım.

Aklıma annesinin onu hiç götürmeme ihtimali geldi. İçime sinirle karışık bir koruma hissi dolarken Akan'a sarılmak istedim ama bu kalabalıkta bunu yapamayacağım için sanki onunla uğraşıyormuşum gibi yaparak ellerimi omuzlarına dolayıp sarstım.

Akan etrafta gezinen bakışlarını çekerek elleriyle beni ittirmeye çalıştı. Sanırım gerçekten onunla uğraştığımı sanıyordu. Bir süre gülerek onunla uğraştım.

"Mahalleli alır o elini götüne sokarım düzgün dur."

Sert sesine karşı kahkaha attım ve ellerimi çektim. Bir zamanlar nasıl olur da onun hakaretlerine sinirlenebiliyordum hiçbir fikrim yoktu. Şu an bana gözüken Akan sinirli bir sincabın oradan oraya zıplayan tatlı halleri gibiydi. Tabii bunu ona söylemek gibi bir derdim yoktu. Altın Kaşığı tanıdığım kadarıyla üste çıkıp 'neyim tatlıymış lan benim ezik gibi bir şey miyim?' diyip kavga çıkarma ihtimali çok muhtemeldi.

Mahalleli -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin