Özer:
Karşı masamdaki çocuğun gözyaşları akmaya devam ederken düz surat ifademi bozmadan arkama yaslandım. Tek derdim gidip bir an önce karşılıklı oturmanın bile rahatsızlık verdiği Onur ile konuşmaktı. Akanla beraber konuşmamamız da isabet olmuştu. Altın Kaşık sabırla konuşmak, sakin olmak konusunda başarılı olacak gibi değildi ve iki günlük biri için sinirinin bozulmasını istemiyordum. Onur ile buluştuğumdaysa konunun daha da fazla uzamaması için içecek bir şey bile söylemeden karşısına yerleşmiştim.
Sözümü yarıda kesip Akan'ın ondan ne kadar nefret ettiğinden bahsedip gözyaşlarına boğulmasıysa beklediğim bir şey değildi. Akan'ın Onur'dan haz etmediğini üstüne ona kaba davrandığını biliyordum ama ne geçmişte ne de şimdi bunu umursayabiliyordum.
Akan'ı tanıyordum. Ne sabırlı ne de sevdiği kişiye başka bir gözle bakılmasını kaldıracak anlayışa sahip birisiydi. Ben olsam ben de en fazla Akan kadar Altın kaşığa aşık birine sabırlı olabileceğimi bildiğim için bu tavırlarına sesimi çıkarmamıştım.
Ne zaman bu kadar kötü birisi olduğumu bilmiyordum ama sevdiğim kişilere karşı bitiremediğim şefkat ve iyi huyumu sıra haz etmediğim kişilere gelince gram vermemek de daha da gelişmiş gibiydim. Zamanında bunun için Akan'ı kırmamış mıydım zaten? Karşımda ağlayan çocuğun sesi bulanıklaşırken aklım yine Akan'a gitti. Ona sarılmak ve tüm kötü anıları silip götürmek istiyordum.
"Özer, beni dinliyor musun?" Düşüncelerim kesintiye uğrarken karşımdaki sarışın çocuğa baktım.
"Onur, Akan'ın mükemmel olmadığını hatta konu tavırları olunca yakın bile olmadığını biliyorum..." Ağlaması dururken devam etmemi isteyen bakışlarla bana baktı.
"...ama ben onu böyle seviyorum. Akan'ı Akan yapan şeyler eksikleri ve fazlaları. Doğrusu bu demiyorum ama yanlışsa bile ben onun yanlışlarına da aşığım. Seni kırdıysa üzgünüm ama bunu söylemekten başka bir şey yapamam. Artık kalkmam lazım, Akan'la konuşacağım."
Anlamlandıramadığım ifadesi yüzüne otururken anlamaya da çalışmayarak ayaklandım. Saatler, günler ve yıllarca çözüp durmak istediğim tek kişi Akan'dı. İstesem bile başkalarının gizemlerine dokunabileceğimi sanmıyordum.
Kafeden çıktığım anda arkamdan ismimi bağırmasıyla duraksadım. Bana yaklaştığında kısa boyundan dolayı kafamı eğmem gerekirken elinde tuttuğu telefonu bana uzatmasıyla ne olduğunu anlayamayarak telefonu elime aldım. İlk başta mesaj kısmı olduğunu zannetsem de elimdeki telefona uzanarak yana kaydırmasıyla ekran resimleri gösterdiğini anladım.
Mesajlarda bakışlarım gezinirken gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Emin olmak istercesine tepedeki numaraya baktım ama yanlış bir şey yoktu. Tehdit mesajları, bana olan küfürler ve Akan'dan geldiğini gösteren kandırmaya dair mesajları okurken daha fazlasına katlanamayarak telefonu Onur'a ittirdim.
Anında telefonu geri alırken bir tepki beklercesine bana baktı.
"İnanamıyorum." dedim. Sesim öfkeli çıkarken Onur kaşlarını kaldırarak "İlk mesajlar geldiğinde ben de inanamamıştım ama inan her gün gelince alışıyorsun."Kısık gülüşüm boş sokakta olduğundan daha yüksek duyulurken içimdeki sinir ve öfkenin aksine sırıtışımı genişlettim.
"Yanlış anladın, inanamadığım şey bu kadar aptal olman." Yakasından kavradığım çocuğu bir hışımla kafenin dış duvarına çarparken zaten cılız olan bedeni üzerine eğilmemle küçücük kaldı."Kurguya puanım beş ama Akan'ın bana ettiği küfürler kısmından birkaç puan kırıyorum. Altın Kaşık hiçbir zaman bu kadar sıkıcı ve basit bir şekilde hakaret etmedi bana. Mesajları okurken neredeyse uyuya kalmama bakacak olursak onun yaratıcı küfürlerinin yanında pek gerçekçi durmuyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalleli -GAY
RomanceBakışlarımı bana sırıtarak bakan kara gözlü mahalleliden çekmeden arkadaşlarımla konuşmaya devam ettim. "Bizim mis gibi özel okulumuz neden bu vasıfsızların elinde ve şu karşıdaki mal neden bana yiyecek gibi bakıyor?" Altın Kaşık Akan ve Mahalleli...