19| İmza

585 72 556
                                    

Medya: Hilal ve Evren 🫠❤️‍🔥

İyi okumalar bebeklerrr 🫶🏻🖤

@tcerkeklerikapatilsin: Konuşacak çok şey var ama konuşursam ortalık karışır bu yüzden günlük hatırlatmamı yapayım: Erkekler kapatılsın.

4.396 Retweet 835 Alıntı Tweet 12.997 Beğeni

idilozer: Şey bir tanesini kapatmasak olur mu ya? İstek değil ihtiyaç...

Uzun bir ara sonra Twitter'a Tweet atmıştım ve bunu yazmak bile biraz olsun beni rahatlatmıştı. Aslında birkaç komik satır gibi gözüken cümlelerim benim rahatlamamdı. İnsanlar ya dalga sanıp benimle beraber eşlik ediyordu buna ya da tamamen ciddi olduğumu düşünerek kızıyor, sövüyordu. Açıkçası atılan yazılara bakmıyordum bile.

Ben bu hesabı binlerce takipçiye ulaşmak için değil de içimdeki öfkeyi dökmek için açmıştım. Tweet'lerin bir anda insanların karşısına çıkması ve takipçimin artması tamamen tesadüf eseriydi. Yine de hesabımı kapatıp gitmek yerine kullanmaya devam ediyordum çünkü kimse benim olduğumu bilmiyordu.

İdil ve Serkan hariç...

"Hilal," diye bana seslendiğinde içimden adını geçirdiğim an kendisinin sesini duymak ister istemez ürpermeme neden olmuştu. Bu kadar hızlı karşıma çıkacağını düşünemediğimden şaşkınca yüzüne baktım. "Kumsal burada değil."

Kaşları çatıldı ve arkamda kalan boş masaya, Kumsal'ın yerine baktı. "Biliyorum ki Kumsal demedim, Hilal dedim zaten." Açıklama yapmaktan nefret ediyormuş gibi burnundan sesli bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti. "Toplantı salonuna gitmemiz gerek. Sözleşme düzenlenmiş, okumamız ve imzalamamız için orada olacağız."

Karnımın orta yerinde koca bir rahatsızlık hissettiğimde olduğum yerde kıvranmamak için kendimi zor tutuyordum. İmzayı atana kadar bu işte olduğumuz resmi değildi ama birkaç dakika sonra o imzayı da atacak ve resmi bir şekilde kameraların önüne geçecektik. Nasıl olacaktı, yapabilecek miydim bilmiyordum bile.

"Tamam geliyorum," dedim ve bilgisayarımı uykuya aldım. Serkan hâlâ başımda dikiliyordu bu yüzden bakışlarımı tekrar ona çevirmek zorunda kalmıştım. "Ne var?"

"Evren'i bulamadım. Onu çağırır mısın?"

Başımı sallayarak onu onayladım ve yerimden kalktım. "Evren'i bulup geliyorum."

"Çok geç kalma," dedi ve gözlerimi devirmem eşliğinde yanımdan uzaklaştı. Arkasından onu izledim birkaç saniye boyunca. Aramızdaki iletişim bizim için iyi bir seviyedeydi son günlerde. Ne birbirimizi öldürecek kadar kötü ne de aşırı muhatap olacak kadar iyi... Kararında gidiyorduk ve bu gerçekten iyi sayılabilirdi.

Düşüncelerimden sıyrılıp Evren'i bulmak için ilerlemeye başladım. Serkan Evren'i nasıl bulamadı bilmiyordum çünkü tam da beklediğim gibi masasında, çektiği fotoğrafları düzenliyordu.

"İş yerindeki son günlerinde bile edit mi yapıyorsun sen?" diyerek kolumu omzuna yasladım ve eğilerek bilgisayarın ekranındaki fotoğrafa baktım. Gün batımını çeken bir adamın fotoğrafıydı. O gün çekimde ben de olduğumdan fotoğrafın orijinalini biliyordum ve şu an ekranda gördüğüm editli hali tam anlamıyla mükemmeldi. Turuncu, kızıl ve sarının tonları o kadar gerçekçiydi ki gökyüzünü izliyormuşum gibi hissediyordum. Evren cidden bu işten anlıyordu.

Unutama BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin