Medya: Hilal ve Serkan ♥️🫠 Serkan'ın modeline ayrı düşüyorum valla üf 🥵
İyi okumalar bebekler 🩷
⏳
Serkan'la aramızda geçenlerin sonucunda sadece biz değil, çevremizdeki herkes ağır hasar almış ve yaralanmıştı. Bunu anlamak için çok akıllı olmanıza gerek yoktu ya da sosyal medyada dönen yazıları da okumanıza gerek yoktu. Biraz olsun aklı olan herkes yaşananların sonucunda herkesin yaralandığını anlayabilirdi.
Bizim yaşadığımız şey soyut bir hasardı ama şirketinki somut bir hasardı.
Sabahın köründe hiç susmayacakmış gibi çalan telefon da bizim ecelimiz olabilirdi.
Gözlerimi güçlükle aralayıp Serkan'ın kolları arasında olduğumu fark ederek acıyan gözlerimi kırpıştırdım ve bakışlarımı yüzünde gezdirdim.
Hayal etmemin imkansız olduğu bir noktadaydık. Serkan'ın kollarının arasındaydım ama ikimiz de birbirimize çok hasar vermiştik. Toparlanabilir miydik bilmiyordum ama yine de bir umut onun göğsünde yatıyordum. Düzelemeyeceğimizin bilincindeydim ama belki iyileşebilirdik.
Serkan da telefonun aralıksız çalması yüzünden gözlerini güçlükle açıp ona bakan beni fark ettiğinde gözlerini kırpıştırdı. Dün gecenin hasarı gözlerindeydi, mavi gözlerine kan çanağı oturmuştu ve beyaz kısımların neredeyse hepsi kırmızıydı.
Rüya mı gerçek mi ayrımı yapmaya çalışıyormuş gibi yüzümü incelerken kollarının arasında hareketlendim ve susmayan telefona bir bakış attım.
Serkan'ın telefonuydu.
"Kim arıyor bu saatte?" dedi uykulu boğuk sesiyle. Belimi saran kollarını yavaşça çektiğinde aylar önce hissettiğim ama yok saymaya çalıştığım o elektrik akımını tekrardan hissettim. Bütün bedenim titrerken Serkan doğruldu ve göğsünü şişirerek derin nefes alıp kurumuş dudaklarını ıslattı.
"Senin telefonun," diye mırıldandım ürpermemi yok saymaya çalışarak. Ben de oturur pozisyona geçip kabarmış saçlarımı düzeltirken telefonu açmak için uzanan Serkan'a baktım.
Komodinin üzerine bıraktığı telefonunu kavradı ve dakikalardır aralıksız çalan telefonunun ekranına bakıp ağzının içinde bir şeyler geveledi. Bakışlarımı telefonunun ekranına çevirip arayanın kim olduğuna baktığımda üzerime çektiğim yorganı biraz daha kendime çekmek zorunda hissetmiştim kendimi.
Dayım arıyordu. Şirketin ortağı dayım...
"Efendim Berat Bey?" Az önceki uykulu sesi bir anda yok olduğunda ister istemez şaşırmıştım. Serkan hakkında bildiklerim sadece yüzeysel şeylerdi ya da çevresinde konuşulanlardan öğrendiklerimdi. Onunla hiçbir zaman doğru düzgün iletişime geçme şansım olmadığından ya oturduğu masanın hemen yanındaki masaya oturup bir bilgi kırıntısı öğrenmeye çalışırdım ya da sosyal medya hesaplarında paylaştıklarından bir şeyler çıkartmaya çalışırdım.
Bunları düşündükçe canım daha da sıkılıyordu.
Düşünmemek için çabalasam da bu çok zordu.
"Şimdi mi?" Serkan'ın sesiyle bakışlarımı boşluktan tekrar onun yüzüne çevirdim. Görmeye alışık olduğum sert ifadesi yüzündeydi. Bana attığı o bakışları şimdi boşluğa atıyordu.
Bakışlarını bana çevirdiğinde kızarmış gözlerindeki sert ifade yerini lisedeyken ve onu izlerken gördüğüm o tatlı, parıltılı bir hale bürünmüştü. İmkansızı yaşadığımın farkında olarak o kızarık gözlerindeki parıltılara takılı kaldım bir süre.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutama Beni
Teen FictionYağmurlu bir günde, yağmur tanelerinin arasında tanışıp yağmurun durmasıyla bir daha samimi olamamıştılar. Hilal, lise yıllarının çoğunu Serkan'a aşık geçirmişti ama Serkan, o yağmurlu günden sonra bir kez olsun kızın yüzüne bakmamış, onu hiç hatır...