Medya: Hilal, Serkan, Evren ve Kumsal 🤍
Bölüm Şarkısı: Taylor Swift - Speak Now
'Odadaki herkeste dehşete kapılmış bakışlar var
Ama ben sadece sana bakıyorum.'İyi okumalar bebekler 🤍
⏳
Üzerimdeki siyah elbisenin eteklerini düzeltirken bakışlarım aynadaki kendimdeydi. Saçlarımı düzleştirdiğim için kendimi ister istemez lisenin o karanlık günlerinde hissetmiştim. Her gün, istisnasız her gün saçlarımın yanmasını umursamadan erkenden kalkıp düzleştirdiğim saçlarım aynı o günlerki gibiydi.
Yüzüm oturmuştu ve makyaj yapmıştım. Belki de boyum bir tık daha uzamıştı ama hâlâ on yedi yaşındaki bendim. Sadece büyümüştüm o kadar.
Şimdiyse saçlarımı şirkette düzenlenen eğlence için düzleştirmiştim. Hem videoların izlenmesini hem de satışların artmasını kutluyorduk. Herkes bu işten memnundu, biz hariç. Evren'le olan soğukluğumuz tamamen yaşadıklarımız ve insanların dedikleri yüzündendi.
Her ne kadar onu rahatlatmaya çalışsam da cümlelerim kalbine dokunacak kadar gerçekçi değildi. Evren de bunun farkındaydı ve işler giderek daha da kötüleşiyordu.
Zil sesini duyduğumda bakışlarımı aynadan çekip kapıya doğru ilerledim. Evren gelmiş olmalıydı. Onunla beraber şirkete gidecektik.
Banyodan çıkıp evin çelik kapısına ulaştım ve kim olduğunu bildiğimden rahat bir şekilde kapıyı açtım ama kapıyı açmamla bir çift kolun beni sevgiyle sarması bir oldu. Dengem şaşarken kollarımı onun ince beline doladım ve şaşkınlığımla beraber dudaklarım aralanırken birkaç adım gerilemiştim.
Ayşenur bir anda üstüme atlamıştı!
"Ayşenur," dedim sesimdeki şaşkınlığı gizleyemezken. "Hayal mi görüyorum ben?"
"Hayır şapşal," dedi gülerek ve kollarını boynumdan çekip yüzüme baktım. "Sana sürpriz yapayım dedim. Nasılım ama?"
"Mükemmelsin," dedim ve tekrar ona sarıldım. Hiç itiraz etmeden beni tekrardan sardığında tanıdık sıcaklığı ve artık aynı olmayan kokusuyla karşılaştım. Kendimi uzun zaman sonra ilk defa sıcacık hissederken Ayşenur'un tatlı kıkırtıları da kulağıma doluyor, beni de gülümsetiyordu. Onu neredeyse bir yıl görmemiştim. En yakın arkadaşım başka şehirde olunca gerçekten hayat çekilmez oluyordu.
"Seni çok özledim," dedim sesim istemsizce boğuklaşırken. "Çok özledim Ayşenur."
"Ben de seni çok özledim." Kollarını benden tekrar çektiğinde gözleri dolmuştu. Birbirimize sulu gözlerle bakarken ilk o güldü. "Üf ağlatma beni be. Ağlamak istemiyorum ben."
"Tamam tamam ağlamıyorum," diyerek gözlerimi kırpıştırdım ve elini tuttuğum gibi onu salona doğru çekeledim. "Ne zaman geldin ve neden benim bundan haberim yok?"
"Bir saat kadar önce şehre indim, eşyalarımı annemlere bıraktım ve hemen buraya geldim. Söylemedim çünkü sürpriz yapmak istedim. Kötü mü yaptım?"
"Hayır tabii ki," dedim hızla. Beraber koltuğa oturduğumuzda ikimiz de gülümsüyorduk. İşte şimdi kendimi daha çok lisedeymişim gibi hissetmiştim. Ayşenur yanımdaydı, saçlarım düzdü ve gülümsüyordum. Daha ne isterdim ki?
"Sen bir yere mi gideceksin? Bu ne hal kızım?" Ayşenur beni baştan aşağıya süzerken bir yandan da beğendiğini gösterircesine dudağını büküyor, içli mırıltılar çıkartıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutama Beni
Teen FictionYağmurlu bir günde, yağmur tanelerinin arasında tanışıp yağmurun durmasıyla bir daha samimi olamamıştılar. Hilal, lise yıllarının çoğunu Serkan'a aşık geçirmişti ama Serkan, o yağmurlu günden sonra bir kez olsun kızın yüzüne bakmamış, onu hiç hatır...