Serkan;
Sıcakladığımı hatta kan ter içinde kaldığımı hissederek yerimde hareket ettiğimde başıma saplanan ağrı yüzünden uykum bölünmüş, gözlerim aralanmıştı.
Yeni bir günün başladığını içerisinin aydınlanmasından anlamış olsam da kaşlarım çatıldı. En son net olarak hatırladığım şey Hilal'le yemek yediğimizdi, gerisi tamamen bölük pörçük parçalardan ve anlamsız anlardan oluşuyordu. Renkli ışıklar, deniz kokusuna karışmış bir parfüm kokusu ve sıcaklık... En net hatırladığım üç şey buydu.
Yattığım yerden doğrulup bakışlarımı yanımda yatan ve hâlâ uyuyan Hilal'e çevirdim. Göğsünün biraz altına kadar çektiği yorgan yüzünden üzerini değiştirmeden uyuduğunu anlamıştım ama bakışlarım kıvırcık saçlarının arasından yüzüne kaydığında boğazımın kuruduğunu hissettim.
Dudaklarındaki ruj dağılmıştı ve bu dağılış uyumakla olan bir dağılış değildi.
"Siktir," diye fısıldayıp avucumu dudaklarıma getirdiğimde, avucumun içine hafif bir renk gelmesiyle yeniden küfür etmiştim. En son ruj sürmediğime göre ve dudaklarımda olan rengin aynısı Hilal'in de dudaklarında olduğuna göre dün gece aramızda bir şeyler geçmişti.
Ve ben bunu hatırlamıyordum.
"Siktir," diye fısıldayarak yorganı üzerimden çektiğim gibi üstüme baktım. Tişörtüm üzerimde değildi ama şortum hâlâ yerindeydi. Demek ki aramızda cinsel anlamda bir şey geçmemişti. Tekrar giyinmediysek.
Sevinerek derin bir nefes alsam da biraz sonra Hilal uyandığında ağzıma sıçacak olduğundan sevincim de kursağımda kaldı. Sarhoşken ondan faydalandığımı ima edecek ve beni dünyanın en kötü Tc erkeği ilan edecekti.
Ama ben onunla ileri gitmediğim için gerçekten mutluydum. Çünkü hem o sarhoştu hem de ben sarhoştum ve ben sarhoşken böyle bir şey yaşamak istemiyordum. Ona karşı bir ilgim olduğunu yeteri kadar belli etmiştim bence. Ondan da bir ışık alsam her şey çok kolay olacaktı ama Hilal o kadar sertti ki biraz sonra uyandığında beni öldürebilirdi.
Uykusunun hafif olduğunu bildiğimden olabildiğince sessiz olarak yere atılmış tişörtümü aldım ve aynı sessizlikle banyoya gidip kapıyı da bir o kadar yavaş kapattım. Aynaya bakmaktan çekinerek tişörtü banyo tezgahına bırakırken ellerimi de tezgahın iki yanına bırakıp derin nefes aldım.
"Ulan Serkan biraz daha dayanamadın mı lan? Kızla küvete girdin de dayandın aptal herif."
Arkamda kalan küvete aynadan baktığımda yine içimde büyük bir fırtına kopmuştu. Köpüklerinin arasından gülen yüzünü gördüğümde göğsümün sıkışması ve üstüne üstük bütün bedenimin uyuşması pek de alışık olduğum bir şey değildi. Onu öyle gördüğümde yüzünü avuçlayıp kendime çekerek o gülümseyen dudaklarının tadına bakmayı hayal edip durmuştum. Yine de kendime engel olacak gücü bulabilmiştim yoksa o küvetten sağ çıkmam imkansızdı.
Küvetteki bakışlarımı aynadaki yüzüme getirdiğimde kendisine engel olamayan bir herifle göz göze geldim. Dün gece ne kadar uyudum, daha doğrusu ne zaman sızıp kaldım bilmiyordum ama gözlerime bakılacak olursa az uyuduğum kesindi. Kurumuş ve normalden daha renkli dudaklarım da rujluydu. Ruj izlerini takip ettiğimde dudaklarımın kenarından kulağımın altına ve oradan da boynuma inen silik birçok iz görebiliyordum. Kalıcı izler değildi sadece ruj iziydi ama varlığını görmek bile göğsümü sıkıştırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutama Beni
Genç KurguYağmurlu bir günde, yağmur tanelerinin arasında tanışıp yağmurun durmasıyla bir daha samimi olamamıştılar. Hilal, lise yıllarının çoğunu Serkan'a aşık geçirmişti ama Serkan, o yağmurlu günden sonra bir kez olsun kızın yüzüne bakmamış, onu hiç hatır...