Medya: Serkan ve Hilal 🖤
İyi okumalar bebekler 💗
⏳
Serkan;
Hayatımızın en güzel zamanlarını geçirdiğimizi iddia edemezdim ama yine de her şeyin karmaşık olduğu dönemlerden daha iyi bir anda olduğumuz kesindi. Onca kalp kırma, acı çektirme bizi ister istemez büyütmüştü. Yaptıklarımı düşününce istemsizce yüzümü buruşturuyor ve derin nefes alıyordum. Nasıl bu raddeye geldiğimi bilmiyordum. Yine de şu an iyiydim.
Sonunda Hilal beni dinlemeye karar vermişti. Ona en iyi hallerimi göstermeye çalışıyordum. Hayalindeki adamın aslında gerçek ben olduğumu ona göstermek, şu an istediğim tek şeydi. Bunun için çabalıyor, kendi isteklerimden önce onun isteklerini yerine getirmeye çalışıyordum.
Hilal'se buna karşılık olarak bana tebessüm ediyordu. O gülümsemesini neredeyse hiçbir zaman görmediğim için bu bile bana yetiyordu. Çabalamaya ve o tebessümü görmeye devam edecektim.
"Seni uzun zamandır bu kadar düşünceli görmemiştim Serkan," dedi İdil kiviyi içerken. Uzun zamandır yalnız kalıp tavla oynamamıştık bu yüzden buluşup bunu tekrarlamaya karar vermiştik.
"Hilal'le konuşuyor musunuz?" diye sordum. Onu geçiştirmem İdil'in sinirini bozmuş olabilirdi çünkü onu çok iyi tanıyordum ama büyüklük gösterdi ve bu konu hakkında bir şey demedi. Açıkçası bitmek bilmeyen cümleler kurup dırdır etmesini beklemiştim ama o sadece soruma cevap verdi.
"Arada mesajlaşıyoruz ama buluşalım dediğimde pek istekli değil. Limon kafa yoksa yine kızı üzecek bir şey mi yaptın? Bıktım artık ben senden ya! Bir kere de iyi bir sevgili ol."
"Hiçbir şey yapmadım," dedim hızla ve elimdeki zarları sallayıp tavlanın üstüne attım. 1-2 geldiğinde çenemi sıkarak sövmemeye çalıştım ama İdil kötü atmama epey sevinmişti.
"Düşün bakalım limon kafa. Çünkü senin hiçbir şeyinle bizimkisi aynı değil, biliyorsun."
Taşlarımı oynatıp ona dik dik baktım. "Komik değilsin."
İdil sırıttı ve zarları eline alıp sallamaya başladı. "Bunu diyen tek kişisin kötü çocuk. Herkes benim komik olduğumu söylüyor. Twitter'dakiler bile..."
"Twitter mı kaldı ya?" diye homurdandım. İdil zarları tavlanın üzerine attığında iki tane beş gelmesi içimden sövmeme neden olmuştu. Zar tuttuğuna emindim ama bunu kanıtlayamıyordum. Kaşla göz arası bunu yapıyor ve beni yenmeyi başarıyordu.
Taşlarını oynatıp üstüne beni kırdığında burnumdan sesli bir nefes verdim. Oyunda kaybetmem mi canımı daha çok sıkıyordu yoksa yaptıklarımın yüzüme vurulması mı emin değildim. Sanırım ikincisiydi.
"Bence," diye söze girdi İdil. Elini çenesine yaslamış, bana baktığını fark ettiğimde zarları avucumun içine alıp öylece onu izlemeye başladım. Uzun bir konuşma olacağı, İdil'in bakışlarından bile belliydi. "Tamamen bir kadın gözüyle söylüyorum bu dediklerimi. Beni yanlış anlamayacağını biliyorum Serkan ama yine de bu dipnotu düşmek istedim."
"Tamam. Benim de ihtiyacım tam olarak bu balım," dedim ve arkama yaslanıp İdil'in diyeceklerini dikkatle dinlemeye başladım. İdil çok konuşurdu, konuştuğunun çoğunu da dinlemezdim ama bazen o kadar doğru noktalara parmak basardı ki sessizce ve dikkatle onu dinlemekten başka çarem kalmazdı.
"İkinizin arasında yaşanılanlar kolay değildi Serkan. Birbirinizi dinlemeden o kadar zarar verdiniz ki bu yaraların acısı yeni yeni çıkıyor bence. Aslında birbirinizi o kadar çok yaralamadınız, kendi kendinizi yaraladınız. Eğer Hilal en başından sana dürüst olsaydı sen de bu yola girmezdin. Lisedeyken çocuktunuz. Hilal bir çocuğa nefret duydu ve kendini yaraladı. Şimdi de bunun farkındalığını yaşıyordur muhtemelen. Eh bir yandan da o da çocuktu. Kısacası ikiniz de 17 yaşında kaldınız ve büyüyemiyorsunuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutama Beni
Teen FictionYağmurlu bir günde, yağmur tanelerinin arasında tanışıp yağmurun durmasıyla bir daha samimi olamamıştılar. Hilal, lise yıllarının çoğunu Serkan'a aşık geçirmişti ama Serkan, o yağmurlu günden sonra bir kez olsun kızın yüzüne bakmamış, onu hiç hatır...