22| Yatak

708 75 377
                                    

İdil ve Asrın'la olan akşam yemeğimizden sonra dışarıda bir şeyler içmiştik ama yol yorgunluğu yüzünden pek fazla oturamamıştık. Hep beraber odalarımıza doğru çıkarken İdil ve ben kol kola girmiş, Serkan ve Asrın'ın arkasından yavaşça ilerliyorduk.

"Odanın içinde tek yatak var ne yapacaksınız?" İdil sanki bunu bilerek odaları tutmamış gibi bir soru sorduğunda güldüm.

"Serkan yerde yatacak tabii ki," diye bir yalan söylediğimde İdil'in mavi gözlerini büyültüp yüzüme şaşkınca bakması bir oldu. "Çocuk tatile geldi farkındasın değil mi?"

"Eh onunla aynı yatakta yatacak halim yok. O yatmazsa ben yatarım ya da dönüşümlü yatarız, bilemiyorum."

"Aynı yatakta yatsanıza ya. Serkan seni yemez." İdil gülümsemesini yutmak istercesine sahteden öksürdü. "Tabii sen yemek istiyorsan başka tabii."

"Ben o sarıyı neden yiyeyim?" diyerek homurdandım.

"Güzellik, ikimiz de her şeyin farkındayız. Benim aklımdaki bütün kayıp taşlar bulundu ve yerlerine oturtuldu valla. Bir de sen itiraf etsen aranızı yapmam on dakikamı almaz. Bak, bunu herkese yapmam bilesin."

İdil'in içimi görmek istercesine bakan mavi gözlerinden rahatsız olarak bakışlarımı krem rengi duvarlar ve kapıların olduğu koridora çevirdim. Bana kanıtlar sunana kadar itiraz etmeye devam edecektim. Hem ben Serkan'la olmak istemiyordum ki. Aramızı yapmasına gerek yoktu.

"İstemiyorum, İdil. Evet, onu liseden tanıyorum." Serkanlar çok uzakta olsa da sesim bir mırıltıdan öte değildi. "Ama bu kadar. Tanıdığım da adı bu arada. Hakkında doğru düzgün bildiğim hiçbir şey yok. Serkan da ben de bunu istemiyoruz."

"Koca bir yalan," dedi İdil inatlaşan bir çocuk gibi. "Hadi seninle tanışalı birkaç ay oluyor ama ben Serkan'ı doğduğum andan beri tanıyorum. Daha önce çok sevgilisi oldu ve itiraf etmekten nefret etsem de birkaç tanesini de gerçekten sevdi ama hiçbiri sana olan bakışını geçemez. Sana bakışı bile bu kadar duyguluyken onun ve tabii ki senin iyiliğini düşünüyorum ben. İleride pişman olmanızdan ve hayatınızın aşkından olmanızdan korkuyorum."

"Belki de sen öyle olsun istediğin için bizi yakıştırıyorsundur çünkü Serkan'ın bakışında sadece boşluk var, İdil. Sen o boşluğa kendince bir şeyler ekliyorsun o kadar."

İdil ne dersem diyeyim vazgeçmeyecekmiş gibi başını iki yana salladı ama konuşmaya da devam etti. Odamıza doğru giden yolun geri kalanında sessizce yürüdük sadece ama içimde büyük bir savaş vardı. Acaba cidden Serkan'ın bakışlarında bir duygu var mıydı? Varsa ben neden görmüyordum?

Bakmıyorsun ki Hilal...

Bir anda Serkan'la yerlerimiz değişmiş gibi hissettim. Eskiden duyguyla bakan ve hisleri olan bendim. O ise beni görmeyen biriydi. Şimdi işler tersine dönmüş gibiydi ama bu benim hayalim de olabilirdi. Böyle şeyler hayal etmek istemediğimden düşünceleri kafamdaki çöplüğe atıp durdum.

"İyi geceler İdil," dedim ve tebessüm ettim.

"İyi geceler. Olur da gece birbirinizi öldürmezseniz sabah görüşürüz." Bana öpücük atıp elini sallayarak onu biraz ileride duvara yaslanmış bekleyen Asrın'a doğru koşturdu ve gülüşerek sarıldı. Bu hallerini görmek bile içimin ısınmasına neden olurken aptal gibi onları izlediğimi fark edip duruşumu dikleştirdim ve Serkan'ın benim için aralık bıraktığı kapıdan içeri girdim.

Asıl savaş şimdi başlıyordu çünkü Serkan'la saatlerce yalnız kalacaktım.

"Bunu başarabilirsin Hilal," diye kendi kendime mırıldandıktan sonra dört adımda biten kısa koridoru aşıp Serkan'ın da olduğu yatak alanına geçtim. Geldiğimizde bozduğum kuğudan havluları katlamış ve yatağa rastgele bıraktığı yorganı da düzeltmişti.

Unutama BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin