Selaaaammm
Yeni bölümümüzle karşınızdayızzz
Aslında bölüm daha uzundu ve daha çok olay vardı ama onları diğer bölüme ekledim. Bu bölümdeki karşılaşmanın tabiri caizse büyüsünün bozulmasını istemiyorum :')Pasajlarda fikirlerinizi belirtmeyi lütfen unutmayınızz
SevgileeeerrKandan Kına Yakılır Mı?
Esen sabah yeli, saçlarını sertçe gözünün önüne kaldırdı tekrar. Bir an, rüya mı görüyorum diye düşünmedi değil. Altı yıl sonra... Böyle karşısında. Kanlı, canlı Pusat Ali. Ruhlu mu peki? Onun ruhu yerinde mi? Değil... Ruhunu çaldıkları Pusat Ali.
Pusat Ali.
Onun kahramanı Pusat Ali.
Onun kurtuluşu.Pusat Ali.
Onun hayran olduğu adam.
İmanına, gücüne, duruşuna, zekasına, ahlakına, bakışına, gülüşüne, Züleyha bir laf soktuğu zaman sessizce 'şşhh' deyip onu sakinleştirmesine, sahiplendiği herkesi canıyla etiyle tırnağıyla sahiplenmesine.
Çabuk öfkelenmesine, amma öfkesini saman alevi gibi söndürmesine, kimseye kıyamamasına, çay içişine, kitap okuyuşuna, kuytu köşelerde gizlice şiir yazışına, sesine, sesini bezediği türküye, çıkıp dallarında uyuduğu ağaca.
Her şeyine, her bir şeyine hayran olduğu adam.Karşısında Pusat Ali!
Hayatındaki tüm insanlardan daha çok borçlu hissettiği Pusat Ali. Canını istese, vermesine engel tek şeyin, haram oluşudur, Gökbeyaz için öyle önemli, öyle ileride, öyle işte Pusat Ali...Nefesini tuttu.
Elinde olmadan bir adım geri attı. Adam, ellerini biraz daha kaldırdı.
Telaş eder gibi,
"Korkma." dedi, sesi keskin, ama sicim sicim şefkat... Durdu. Gökbeyaz, dili dönse, korkmuyorum diye çığıracaktı. Yapamadı. Pusat'ın gözlerinde yalımlanıp duran, yanıp sönen şeye dikti bakışlarını. Neydi? Göremiyordu. Gözünün önüne dolan yaşlar engel oluyordu buna. Ağlamamalıydı... Hayır. Ama adamın dudakları arasından ve Gökbeyaz'ın hayran olduğu sesinden çıkan sözler, tüm direncini kırdı."Ben her şeyi sen korkma diye yaptım Beyaz."
Yanağına doğru bir yaş süratle düşüp gitti.
Korkma deyişleri kucağında çınlıyordu şimdi. Korkma Beyaz... Geçti Beyaz.. Gideceğiz şimdi buradan Beyaz...
Sonra bir silah patlamıştı, o ses de kulağında, zihninde ve yüreğinde çınladı kızın.
Rüzgar gittikçe artıyordu. Hava bugün güzel olur diye ummuştu oysa Gökbeyaz akşamdan. Buralarda büyükler, güneş kızıllı mızıllı batar da gök renkten renge girerse, 'güneş geri bakıyor,' derler. Yarın hava güzel demektir bu. Sonra gece yıldızlıysa, 'gökyüzü çamçakır' diye de bir yorumda bulunurlar, bu da gündüzün güneşli olacağına delalettir. Fakat şimdi esen bu soğuk, yanıltmıştı Gökbeyaz'ı.
Yüreğine çat diye bir şey vurdu aniden.
Hava bozuk değildi ki.
Hava çok güzeldi.
Gökler özgürdü çünkü.
Karşısındaki göktü!
Gök mavisi Pusat Ali...
Belki de gökler, altı yıl sonra ilk defa şimdi mavi.
Gökler.. Gökbeyaz Çakır'ın gönlündeki gökler.Bir şey demek istiyordu artık. Bir hareket, bir ses, bir mimik.. Donuk bir tebessüm en azından! Elinden gelmedi. Öylece kalmıştı. Pusat, ellerini biraz daha kaldırdı ve güven veren bir halde, başıyla uzakta bir yeri işaret etti.
"Yalnız değiliz. Bak.." zor bela başını çevirdi kız. Karşıdaki küçük tümsek üzerinde, Zeynep'in babası, İbrahim. "Çağırırsan gelecek." diye devam etti Pusat usulca; gözleri, kızın sarı saçlarında, ak benizli yüzündeyken. "Ben de git dersen gideceğim." tekrar duraksadı biraz. "Ama korkma." yutkundu, "Git deme." kız birden ona döndü. "Konuşalım." dedi Pusat tek yapmak istediği şey buymuş gibi, "Konuşalım, olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılanın Kızı
General FictionPusat Ali Şahoğlu, en yakın dostunun kız kardeşi Gökbeyaz Çakır'ı kurtarırken istemeden katil olur. Onun için hapse girer, dört sene yatar, elinden birçok fırsatı kaçırır, sözlüsü Suna tarafından terk edilir ve yaralı, ihanete uğramış bir adam olara...