Selamlar!
Yeni bölümümüzle karşınızdayız. Dikkatinizi çekiyorum ki bu bölüm hıphızlı geldi. Bir sonraki gecikirse mazur göreceğinizi düşünebilirim sanırım artık :))
Pasaj arası duygu, düşünce, öneri, şikayet vb. benimle paylaşmayı unutmayınız. Bir önceki bölüm yorumlarına cevap veremedim ama elimden geldiğince yanıtlamaya çalışıyorum, gözden kaçırdığım vesaire olursa lütfen darılmayınız.Karşınızdaaaaa, Yılan'ın Kızı yeni bölüm:
-Derman-
Bin yerinden yara alıp da, hâlâ dik durmak zormuş. Güvendiğin bir insanın seni güvendiği bir insana emanet etmesi de, sonra onun seni yüz üstü bırakması zormuş. Issız bir ormanın ortasında ona yabancılardan da yabancı gelen iki adamın arasında kalmak zormuş.
Ama en zoru hiç tanımadığın babanın yerine koyduğun, canını verecek kadar sevdiğin ve canını verecek kadar çok sevildiğini sandığın ağabeyini, kanını, sırtını yasladığın çınarı tanıyamamakmış. Tanıdığın, sevdiğin, güldüğün, onu ne kadar çok sevdiğini aklından geçirdiğin hiçbir anın gerçekliğinden emin olamamakmış.
Her şeyi Pusat'ın ağzından duyduğunda, Gökbeyaz'ın merak ettiği ve aklına yıldırım gibi düşen ilk şey Baran idi.
Baran biliyor mu?
Baran, Züleyha'nın o adamı yolladığını biliyor mu? Gökbeyaz bunca yıldır çektiği her şeye susarken, gerektiğinde cevabını verirken ama huzursuzluk çıkmasın diye, Baran üzülmesin diye lafın çoğunu yutarken... Züleyha'nın ince ince ne planlar kurduğunu biliyor mu? Ne zamandan beri biliyor peki? Karakola gelip kardeşine sarılıp 'affet beni yetişemedim, koruyamadım seni' diye ağlarken biliyor muydu? Onu psikologa götürüp kapıda beklerken biliyor muydu? Gece kabuslarından uyandığında sararken, onunla birlikte ağlarken biliyor muydu?
Gökbeyaz, o anki tüm acısını unutmuş; Pusat'ın hayır demesini beklemişti. Baran'ın haberi yok deseydi... deseydi, Gökbeyaz da her şeye rağmen derin bir nefes alsaydı...
Pusat bilmiyorum demişti. Baran'ın haberi var mı yok mu, bilmiyorum.
Pusat bir şeyler insanın ağırına gidecekse onu yumuşatarak söylerdi. Muhtemelen, o zaman da öyle yapmıştı. Yani 'bilmiyorum' deyişi, işin yumuşatılmış tarafıydı. Baran, büyük ihtimal biliyor demek oluyordu bu. Evet bilmemesi yönünde ufak bir ihtimal var, ama büyük ihtimal her şeyden haberdar...
Şeyden haberdar... Gökbeyaz'a 'Ne yaptın da peşine taktın o adamı' diyen Züleyha'nın... O adamı Gökbeyaz'ın peşine bizzat takan kişi oluşundan haberi var!
Gökbeyaz'ın yıllardır hayat kalitesini düşüren, ona uyurken ya da uyanıkken fark etmez kâbuslar gördüren olayın Züleyha'nın başının altından çıktığından haberi var!
Onu okulundan, hayallerinden uzaklaştıran, Pusat'tan eden, rahat rahat güven içinde sokakta gezmekten eden, onu eski Gökbeyaz olmaktan eden, onun arkasından neler neler söyleten, onu mahveden, tüm bunları yapanın Züleyha olduğundan haberi var!Baran... Ağabeyi Baran. Yaptığı her şeye rağmen vazgeçemediği Baran...
Baran onu bitiren, onu bir günde bin yaş büyüten kadının oğlu muydu? Baran kimin oğlu olursa olsun Gökbeyaz onu yine severdi ama, Baran tüm bunları yapanı bunca senedir koruyan adam mıydı?
Gökbeyaz iliklerine kadar titredi. Her şeyi öğrendiği vakitten bu yana sanki vücudunun kontrolünü yitirmişti, ağlamak istiyordu ama birkaç damla yaş ve birkaç hıçkırıktan başka bir şey yapamamıştı. Tutuktu. Dermansızdı. Takatsizdi. Şöyle bir ağlamaya başlasa, içini akıtsa iyiydi... Çünkü ağlamaya susamış gibi hissediyordu. Fakat ağlayamıyordu. Nefes bile alamıyordu, durum Pusat'a söylediği gibiydi... sürekli bir panik atak krizi geçiriyormuş gibi nefes alamıyordu. Kendi bedeninin kontrolünü ele almak, derin bir nefesi ciğerlerine çekmek ve doya doya, kana kana ağlamak için her şeyin açığa çıkacağı anı bekliyordu. Çıkıp Züleyha'nın karşısına... Durup Baran'ın önünde.. 'neden' diyebilmek için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılanın Kızı
General FictionPusat Ali Şahoğlu, en yakın dostunun kız kardeşi Gökbeyaz Çakır'ı kurtarırken istemeden katil olur. Onun için hapse girer, dört sene yatar, elinden birçok fırsatı kaçırır, sözlüsü Suna tarafından terk edilir ve yaralı, ihanete uğramış bir adam olara...