Selaaaaamm.Nasılsınızz?
Bu bölüm bol bol duygu düşüncelerinizi bekliyorum :))
Özellikle bölümde en sevdiğiniz yere bir kalp bırakırsanız sevinirim :)
Bu arada ben yorumlara yanıt verirken inanılmaz derecede zorlanıyorum. Uygulamada mı sıkıntı var kitapta mı anlamadım. Wattpad işleyişiyle alakalı da neredeyse hiçbir şey bilmiyorum, geçen birkaç arkadaş yorum yapamadığından bahsetmişti sanırım, spamlandık mı acaba burada böyle şeyler olur mu hagsgsgs
Neyyyse. Şimdi sizi bölümümüzle baş başa bırakayım.
Kaarşıınııızdaaaaaaaa;
'Aynanın Sırrı'
Pusat Ali Şahoğlu'nun haykırışı düğün meydanına ulaştığı an, herkes ama herkes, ortalığı yangına çeviren bir şeyin olduğunu anlamıştı. Yürekler korkuyla kıpırdadı, yüzler buruştu, dişler sıkıldı. Ve endişeye insanlar birbirine baktı.
Eşref, demişti. Boğazı, ciğeri parçalanır gibi. Bir seslenmeye benzemiyordu çıkan ve kulaklara ulaşan. Başka bir şeydi... saf, katıksız bir acı... Eşref değil, ölüm demişti sanki Pusat Ali Şahoğlu.
Feride... Güzeller güzeli Feride yerinde kasılıp kaldı. Karşısına duran Sait ona kendi çocuğunu uzattığında, annelik içgüdüsüyle oğlunu hemen kollarına alıp göğsüne bastırmıştı ama gırtlağına doğru tırmanan çığlıkları engelleyemedi.
"Eşref!! Eşref?!!"
Meydandan ilk atılan Sait Şahoğlu oldu. Öyle hızlı kopup koştu ki insanların korkusu da endişesi de binlerce kat arttı. Ardından Mirkelam fırladı, sonra başkaları.. Feride de kucağında oğluyla onların peşine düştü. Herkes şaşkındı. Birkaç olgun insan; 'durun, koşmayın, kalabalık yapmayın' diye haykırıyordu. Bir bomba düşmüştü düğün meydanına, ateş düşmüştü ocaklarına.
Sait yerdeki tozu toprağı havaya kaldıracak kadar hızlı bir biçimde, yerde yatan Eşref ve başında ağlayan Pusat'ın tam karşısına varmıştı. Gördükleriyle durdu. Sanki bir anlığına damarlarındaki kan akmayı, kalbi kan pompalamayı, beyni düşünmeyi ve ciğeri solumayı durdurdu.
Eşref yerde yatıyordu. Beyaz gömleği kıpkızıl kanla kaplıydı. Pusat, iki eliyle o kanların yoğunlaştığı bir yere bastırıyordu.
Eşref'i vurmuşlardı. Koca Eşref'i. Yiğit Eşref'i. Kavaklı Eşref'i.
Pusat'ın içeride sırtını yasladığı dayanak olan Eşref'i. Dışarı çıktığında Şahoğullarının gözüne ve gönlüne daha tanış oldukları ilk gün giren, onların işlerinin yolunda gitmesi için çalışıp çabalayan, karısıyla çocuğuyla ailelerinden biri olan mert adamı.
Sait kalakaldı. Şu durumda şu anda en son yapılması gereken şeydi belki. Ama Sait, ilk defa sevdiği birini ölümün kucağında görüyordu. Soğukkanlı olamadı. Paniğe ve acıya direnemedi. Öylece durdu, kaldı.
Ama sonra, tıpkı Pusat gibi, boğuk bir haykırış kopararak koştu ve diz çöktü yanlarına.
"EŞREF! Kardeşim!"Pusat irkildi. Sait de tıpkı onun gibi ellerini, tampon misali Eşref'in yarasına bastırmıştı. Sait gelmişti. Buradaydı! Pusat o vakit müziğin sesinin sustuğunu fark etti. Onu duymuşlardı!
Sait'e doğru bağırdı, çıkan yine, sanki ses değil acıydı...
"Ambulansı ara! Ambulansı ara!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılanın Kızı
Narrativa generalePusat Ali Şahoğlu, en yakın dostunun kız kardeşi Gökbeyaz Çakır'ı kurtarırken istemeden katil olur. Onun için hapse girer, dört sene yatar, elinden birçok fırsatı kaçırır, sözlüsü Suna tarafından terk edilir ve yaralı, ihanete uğramış bir adam olara...