Dönüş

5.5K 662 307
                                    

Selam!

Nasılsınız?

Yine klasik yakınmamı yapıyorum şimdi jsjdjd

Gülüyorum ama pek gülünecek bir şey yok tabii. Konumuz şu: Okunma sayısına göre oy sayısı çok çok fazla düşük. Bir yıldıza dokunmak kimseyi o kadar zorlamaz diye düşünüyorum. Emeğimin karşılığını almak benim için de her insanda olduğu kadar önemli. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum :)

Ve şimdii karşınızda :

'Dönüş'

Pusat Ali Şahoğlu'nun karısından ayrı kalmayı beceremeyip onu Dilay'ın evinde, odasında yakaladığı ve gönlünü aldığı gecenin üzerinden tam bir hafta geçmişti. Birbirlerine yeni sözler verdikleri, daha sıkı sarıldıkları, daha çok el ele tutuştukları, sevgilerini sevdalarını daha fazla belli ettikleri tam bir hafta.

  Aliye Hanım ve Şahoğlu ailesi, çiftin aralarının düzelmesinden ötürü öyle mutlu olmuştu ki anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalırdı. Gökbeyaz'ın mide bulantıları azalmıştı, hamileliği gayet düzgün ilerliyordu. Birkaç gün önce bir akşam iki aile; Şahoğulları ve Çakır erkekleri toplandılar, ve orada Baran ve Pusat, her şeyi münasip bir lisanla herkese açıkladı.

  Ferda Çakır ve Bedirhan, yakın bir zamanda Samsun'a döneceklerdi. Baran, kardeşinin hakları konusunda gereken tüm düzenlemeleri yapmıştı. Yirmi yaşında, pilotaj öğrencisi çocuğun muhtemelen pek gidip durmayacağı şirkette ofisi bile hazırlanmıştı. Herkese yeni bir 'Çakır Beyi' geleceği söylenmiş, bu müjdeli haber duyurulmuştu.

  Şahoğlu ailesi Bedirhan'ın varlığına sevindi, Ferda'ya ise şaşırdı. Bakışlar istemsiz olarak Gökbeyaz'a döndü. Herkes, özellikle Aliye; genç kadının ve hamileliğinin bu durumdan olumsuz etkilenip etkilenmeyeceğini düşünüyordu. Gökbeyaz günlerce kendisini, kafasını toplamış; uzun uzun düşünmüştü. Zor bir şeydi, ama aşılmaz dağ çıkmazdı insanoğlunun karşısına. İyiydi. Yüzleşmek onu daha fazla rahatlatacaktı. Bebeğine zihinsel olarak daha fazla, daha sağlıklı zaman ayırabilecekti böylelikle. Geçmişin tüm defterlerinin kapatılması gerekiyordu. Gökbeyaz annesiyle yirmi kayıp senenin ardından yüz yüze gelmeye hazırdı. Bunu herkese söyledi, herkesin içini 'iyiyim' sözleri ve davranışlarıyla rahatlattı.

Sonrası çok çabuk aktı. Nasipse bu akşamüzeri, Ferda ve oğlu ilçe havaalanına inmiş olacaklardı. Tüm Çakır ailesi ve Pusat da onları karşılamaya gidecekti.

  Pusat ve Baran, böyle hemen, pat diye 'karşılaşma'nın gerçekleşmesi fikrine ilk başta sıcak bakmamış ve 'acaba'  demişlerdi fakat Gökbeyaz, kardeşimin görmek istiyorum, gelir gelmez diye diretince fazla bir şey söyleyememişlerdi.

  Vakit yaklaştıkça Gökbeyaz'ın 'hiçbir şey yok' tavrı artıyordu. Pusat arada bir buna tedirgin olsa da, karısının yanından bir an ayrılmıyor ve içini döküp rahatlaması için onu fırsat buldukça sürekli konuşturuyordu. Her şeyin en güzel ve en kolay şekilde gerçekleşmesi için ettiği duaları öyle sık öyle çoktu ki...

  Dün gece huzurla dalmışlardı uykuya. Sabah namazını huzurla kılıp tekrar uyumaya karar vermişlerdi. Kahvaltıya Çakır konağına geçeceklerdi, Gökbeyaz Dilay'ı da çağırmıştı. Orada hep beraber güzelce vakit geçirdikten sonra da, uçağın iniş saati yaklaşırken havaalanı yoluna düşeceklerdi.

  Pusat Ali, sabah namazından sonra uğraşsa da bir türlü uyuyamadı. Dirseğini yastığa bastırıp, yumruğunu şakağına dayayıp Gökbeyaz'ı, nazlı yârini seyretti loş ışıkta uzun uzun. Yastıkta nergis bahçesi gibi dağılan sapsarı zülüflerini, uykuda hafif büzdüğü dudaklarını ve çattığı kaşlarını, karnının üzerinde birleştirdiği ellerini... gün yükselip, vakit geldiğinde, önce saçlarını okşamış, uyanmayınca, üzerindeki atletin açık bıraktığı omuzundan öptü uzun uzun.

Yılanın Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin