Belki her şey geride kalmıştı ancak gördüğüm rüyalar bir türlü geride kalmıyorlardı.
Erkenden kalmış, okul için hazırlanmıştım.
Sırt çantamı tek omzuma geçirdiğimde canımın yanmasıyla inlemiştim. Acı içinde yüzümü buruşturdum. Hadi ama! Geçmeliydi artık! Bu kadar acıyamazdı!
Odadan çıktığımda gündüz gözüyle evi ilk defa görüyordum. Yaman ile odalarımız yan yanaydı ve bu kattaki tek odalardı. En üst kattaydık. Odamın hemen sağ tarafında bir asansör vardı. Hangi üşengeç evine asansör yaptırır demeyin. Yaman Karayel yaptırır. Tablolarla döşenmiş salondan m
erdivenlere ilerledim. Bir kat aşağıya indiğimde burada da birkaç oda olduğunu görmüştüm. Bir kat daha aşağıya indiğimde beni geniş bir salon karşılamıştı. Salonun üç tarafı camdandı ve dışarıdaki korumaları çok net olarak görebiliyordum. Hepsi siyah takımlarını giyimişlerdi. Bahçede bekliyorlardı. Cam olmayan tek duvarda ise bir şömine vardı. Şöminenin içinde küller ve hemen yanında bir sepet vardı ve sepetin içerisinde odunlar vardı. Demek beyefendi şömine yakmayı seviyordu.Şominenin önünde geniş bir puf vardı. Mutfaktan kırklarının ortasında olduğunu düşündüğüm bir kadın çıktı.
"Günaydın efendim. Yaman bey kahvaltıyı bahçeye hazırlamamı istedi. Hazır olmak üzere. İsterseniz siz geçebilirsiniz. Yaman bey birazdan gelir. Kahvaltıdan önce benden istediğiniz bir şey var mı?"
"Hayır. Teşekkür ederim. Şey, isminiz neydi?"
"Fatma ben efendim."
"İsminizle hitap edebilir miyim?"
"Tabii ki efendim."
"Fatma, Yaman Bey nerede?"
"Kendisi sporunu yaptı efendim. Odasına çıktı. Birazdan gelecektir."
"Nerede spor yaptı?"
"Alt kattaki spor odasında."
"Tamam Fatma. Teşekkür ederim. Sana kolay gelsin."
"Teşekkür ederim efendim."
Bahçeye çıktığımda havuz başındaki masayı görmüştüm. Ancak etrafta çok fazla adam olduğu için içeri geri dönmüştüm. Kanepeye oturarak eve baktım. Bu evde kesinlikle birkaç hayvan olmalıydı. Acaba bir köpek alsam Yaman ne derdi? Ya da kedi! Evet kesinlikle kedi! Hem geceleri onunla uyurdum!
"Ne düşünüyorsun öyle gülümseyerek?"
"Hiç," dediğimde yanıma gelmişti. Üzerinde bir takım vardı.
"Hiç? Öyle mi? Öyle olsun bakalım. Neden bahçeye çıkmadın?"
"Çok fazla adam var. Rahatsız edici."
"Alış onlara. Artık hayatının her köşesinde olacaklar."
"Tamam da yani ne gerek var bu kadar insana?"
"Eğer seni gerçekten hayatımın içine alsaydım o zaman daha iyi anlardın içinde bulunduğum hayatın ne kadar zor olduğunu. Biz burada yaşamaya çalışıyoruz Mayıs."
"Tamam. Yaşamaya çalıştığın hayatın senin ve dışarıdaki o korumaların olsun. Ben o hayata dahil değilim ve olmayacağım da."
"Ne demek istiyorsun?"
"Diyorum ki, ben o adamlarla aynı yerde kalmak istemiyorum. Tamam, olsunlar ama bu kadar fazla değil. Rahatsız oluyorum."
"Azaltmaya çalışırım. Hadi, kahvaltıya geçelim." Ayağa kalkarak bahçeye doğru yürümeye başladığımda peşimden geliyordu. Yaman bahçeye çıktığı an tüm korumalar başlarını öne eğmişlerdi. Neden? Cumhurbaşkanı mı geldi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel ve Çirkin
Jugendliteratur*MAFYA HİKÂYESİDİR* Annesi tarafından henüz çok küçükken terk edilen Mayıs Rüya Zorlu verildiği aile tarafından tabiri caizse kül kedisi gibi görülmektedir. Mayıs Rüya çektiği eziyetlerden bir adam sayesinde kurtulacaktır. Bu adam, Mayıs'a bir tek...