22. Bölüm : Kadınım

1.3K 59 8
                                    

İki gün.. Ölüm kadar yavaş geçen iki günün ardından yine okulda, yine dersteydim. Bundan şikayetçi değildim. Seviyordum mesleğimi. Hayallerimi yaşıyordum. Çocukluk hayallerimi hem de.

"Hocam! Çok yorulduk! Lütfen yazmayalım artık!" demişti Pelin.

"Şşt! Devam devam devam. Çok yavaş yazıyorsunuz! Haydi hızlanın!"

"Hocam parmağıma içeri göçtü artık yeter ya!" diyerek söylenmişti başka bir öğrenci.

"Hocam elimi hissetmiyorum."

Başka bir öğrencinin kalemi yer düşmüştü. "Hocam kalemim bile intihar etti lütfen salın artık bizi!"

"Eğer şimdi yazmazsanız okulun son günü bile yazarsınız. O zaman yazmak istemiyorsanız, şimdi çalıştıracaksını parmakları."

"Hocam çalıştıracak parmak mı kaldı gözünüzü seveyim. Lütfen mola verelim hocam."

"Mola vermek yok! Haydi büyük bir başlık atın. Roman," diyerek tahtaya büyük harfler ve kırmızı kalemle roman başlığını atmıştım.

O sırada telefonum çalmaya başladığında bir anda tüm sınıf alkışlamaya başlamıştı. Beni değil, beni arayan kişiyi alkışlıyordu.

"Çıt çıkaran herkesin sözlüsünden otuz puan kırarım."

"Çıt," demişti bir öğrenci. Diğerleri de ona gülmeye başlamıştı.

"Mert, sen ve gülen arkadaşların yarınki derste bize çikolata alacak."

"Ama hocam.."

"Şşt!" diyerek telefonu cevapladım. "Efendim Egemen?"

"Bahçedeyim. İnsene az."

"Hemen geliyorum." Telefonu kapattım.

"Sakın sınıftan çıkmayın. Ben geliyorum birazdan," diyerek sınıftan çıkım. Hızlı ve resmen koşar adımlarla dışarı, bahçeye çıkmıştım. Arabasına yaşlanmış beni bekleyen Egemen'i görmüştüm. Yanında Yaman'ın olmaması yüzümü asmama yetmişti.
"Ne zaman geldin?"

"Bu sabah," diyerek cebinden çıkardığı kağıdı bana uzattı. Yutkunarak kağıdı aldım.

"Gelmedi mi?" dediğimde başını iki yana sallamıştı. Boğazımda büyük bir yumru kaldı sanki. Ne kadar yutkunsam geçmeyecekmiş gibiydi. Arkamı döndüm ve sınıfa doğru yürürken gönderdiği mektuba baktım. Yazısını bile özlemiştim.

Mayıs,

Ömrü hayatında gördüğüm en güzel kadın. Yaşamımı şekillendiren, hayatıma bir amaç katan kadın. Emin ol ki mektubunu ellerimde tutmak bile kalbimi hızlandırıyor küçük kızım. Ellerimdeki mektuba ellerinin dediğini bilmek, belki gülümsediğin bir ana denk gelmişir kim bilir. Bu kağıt bile benden daha şanslı küçük kızım. Ben seni hep ağlattım çünkü. O âşık olduğum gülümsemeni hiç göremedim ben senin. Hep gözyaşları dökülmesine neden oldum. Sesinden duymaya muhtaç olduğum o iki kelime yerine hep hıçkırıklar döküldü dudaklarının arasından.
Benim yüzümden.

Ben o geceye kadar sana yaşattıklarımın farkında değildim bi' tanem. Özür dilemeye yüzüm yok. Sen de beni affetmezsin zaten. Affetme de. Bir insana yanlışlıkla çarpınca özür dilersin, ya da ne bileyim, ağzından yanlış bir kelime kaçınca özür dilersin. Ben nasıl özür dileyeceğim senden sevgilim? Benim göğsümde taşıdığım şey her çarptığında adını sayıklıyor sanki. Buna rağmen gitmek zorundaydım. Senin için küçük kızım. Senin için gittim ve senin için gelmiyorum.

Güzel ve ÇirkinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin