Akşam ördüğüm için saçlarım sabah kıvır kıvır olmuştu.
Şimdi ise kullandığım arabayı şirketin önünde bırakmıştım. Kerim ve Ufuk benimle gelirken diğer iki adam arabaları park ediyorlardı. İçeri girdiğimizde bakışların üzerimde toplandığını hissediyordum. Şirketin yeni hissedarıydım sonuçta. Asansöre bindiğimizde Ufuk on sekizinci katı tuşlamıştı. Birkaç dakika sonra asansör on sekizinci katta durmuştu. Herkes tahmin ettiğim gibi toplantı odasındaydı. Tüm yönetim kurulu. Ufuk kapıyı açtığında içeri girmiştik. Yaman'ın karşısındaki koltuk boştu. Ve benim sağ tarafımdaki."Herkese merhaba," diyerek koltuğa oturduğumda Kerim'de hemen yanıma oturmuştu. Yaman'ın bakışların Ufuk'a kaydı.
"Yönetim kurulu dışında kimseyi almıyoruz toplantılara." Güldüm.
"Ne zamandan beridir kuralları uyguluyorsun Yaman? Ufuk burada kalacak. Ufuk ve Kerim, ikisi ben olmadığım zamanlarda benim işlerimi yürütecekler. İtiraz edebilirsiniz, hiç sorun değil. Şirket hesabına aktardığım küçük serveti hemen nakit bir şekilde geri çekip buradan ayrılabilir, şirketi uçurumun eşiğine sürükleyebilirim. Siz bilirsiniz," dedim yüzümdeki sahte gülümsemeyle.
"Mayıs, iki dakika konuşabilir miyiz?" Kerim bana baktığında sorun yok dercesine gülümsedim.
"Ortağımı ilk günden kırmak olmaz, ben gideyim de bir bakayım ne istiyormuş." Ayağa kalktığımda o çoktan toplantı odasından çıkmıştı. Odasına girdiğinde peşinden gitmiştim. Sinirle yürüyerek ellerini bir tarafı cam olan duvara dayadı. "Ne var yine Yaman?"
"O herifleri istemiyorum.."
"Hop! Yavaş! Dur bakalım orada. O herifler dediğin benim en güvendiğim insanlardan. Babamdan sonra en güvendiklerim. Senin bu şirketinde çalışan çalışanlarından ve senden bin kat daha güvenilir o ikisi. Onlar yoksa ben de yokum Yaman Karayel," diyerek arkamı döndüm. Masanın üzerinden duran şeyi gördüğümden kaşlarım havalandı. Masanın üzerinde benim ona aldığım kar küresi vardı. Küreyi elime alıp salladım. O geceden sonra onun bana aldığı kolye ve yüzüklerim kalmıştı bende. Onda ise hediyem vardı. Kırmızı bir iple birbirine bağlı olan iki kişi.
"Emin ol, sadece sen ol diye o ikisi şu an oradalar." Gülerek ona doğru döndüm.
"Gülü seven dikenine katlanır Yaman Karayel."
"Beyaz gülüm olduğunu biliyorsun."
"Beyaz gül saf aşkı temsil eder Yaman. Aşk olduğunu düşündüğün şeye dön ve bak. Saf mı sence? Aşk demiyorum. Aşk olduğunu düşündüğün şey saf mı Yaman?"
"Saf olan hissettiklerim değil. Hissetiklerimin saf olduğunu düşünmedim ben hiçbir zaman. Belki de seni sen olmadan yedi yıldır sevmem bile hastalıklı. Saf olan sensin Mayıs."
"Ben safım, haklısın. Çok safım," diyerek ona doğru döndüm. "Kırmızı ip, görüyor musun? Anlamını biliyor musun peki?"
"Biliyorum. Ama senin sesinden duymayı yeğelerim"
"Efsaneye göre birbirinin kaderi olan insanlar birbirlerine görünmez bir kırmızı iple bağlıdırlar. Bu küreyi gördüğümde aklıma sen gelmiştin. Emin ol, şimdi görsem sen gelmezdin." Bakışları üzerimdeki ceketin izin verdiği kadarıyla boynumun biraz aşağısındaki dövmeye kaydı.
16.02.2017
Kızımın doğum günü."Hayatında biri mi var?" dedi hâlâ dövmeme bakarken.
"Evet. Var," dedim birden. Yutkundu.
"Kim?"
"Seni ilgilendirmez."
"Biz," dedi ve dişlerini sıktı. "Hâlâ evliyiz."
"Neden? Erkeklere serbest yani evliyken başkasıyla beraber olmak. Kadınlara değil. Ne cinsiyetçi bir yaklaşım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel ve Çirkin
Dla nastolatków*MAFYA HİKÂYESİDİR* Annesi tarafından henüz çok küçükken terk edilen Mayıs Rüya Zorlu verildiği aile tarafından tabiri caizse kül kedisi gibi görülmektedir. Mayıs Rüya çektiği eziyetlerden bir adam sayesinde kurtulacaktır. Bu adam, Mayıs'a bir tek...