Yaman Karayel:
Elimi tutan bir kadın vardı. Tam şu an. Elimi tutuyordu. Ancak benim tutmak istediğim el kesinlikle bu kadına ait değildi. Midemde ufak bir bulantı hissediyordum. Kusacakmış gibi. Sahi, yedi yıldır her gün bunu hissediyorum. Yedi yıldır her gün hastayım sanki. Bıraksalar yedi yıl boyunca uyurum. Geldiği gün uyandırsınlar beni. O gün geçer bu kusma hissim zaten.
Egemen'in bana baktığını hissediyordum. O da rahatsızdı bu durumdan. Herkes gibi. Ardından Elimi tutan kadın bırakmıştı ve ayağa kalkmıştı.
"Lavaboya gideceğim. Midem bulanıyor biraz," dediğinde tepki vermemiştim. Bulunduğumuz odadan çıktı. Şirketteydik. Egemen dirseklerini bacaklarına yaslayarak ellerini birleştirdi.
"Sen, iyi misin?" dediğinde sorunun asıl anlamı, sen manyak mısın, der gibi bakıyordu. "Merak ediyorum, gelse nasıl açıklayacaksın?"
"Gözlerinin içine bakıp 'öl' dediğim bir kadın benden açıklama dinlemez Egemen."
"Ama ondan dinler," dediğinde kimden bahsettiğini biliyordum. "Ölür Yaman. Bu sefer ölür. Bana okuttuğun mektubu hatırlıyor musun?"
"Her cümlesini," dedim o geceyi hatırlayarak. Ufuk bana mektubunu getirmişti. O kadar çok okumuştum ki her cümlesini hatırlıyordum. Hepsini.
"Ölümden korkan bir kadına bunu da yapmaya hakkın yok," dediğinde sinirleniyordum.
"Başka çarem mi var Egemen? O kadın hamile! Başka çarem mi var? İçerken sevdiğim kadının ismini sayıklıyordum ben o gece. Gözlerimi açtığımda sevdiğim kadının yatağında bir başka kadınla yatıyordum. Ne yapabilirim başka?" Şimdi şu an nerede ne yapıyor bilmiyordum. Egemen bana onu anlatmıyordu sinirliydi bana. Yapacaklarımdan onun da haberi yoktu. Olsa izin vermezdi zaten ya. Neyse. Sosyal medyadan da uzaktım. Yani öyle magazin falan. Benlik değildi zaten öyle şeyler.
"Bir gün gelecek, ve o zaman kıyamet kopacak işte."
"Neyse, kapat bu konuyu. Canım sıkılıyor konuştukça." Özlüyordum. "Bu yeni ortak için ne düşünüyorsun?"
"Kendi hâlinde bir adam işte. Bize zorluk çıkaracağını düşünmüyorum. Büyük nakit akışı sağlayacak bize. En doğru kararı verdin hisselerin yarısını satmakla. Vergi borcu yarıya bölünmüş oldu. Rahatlayacağız."
"Umalım da dediğin gibi olsun her şey."
"Olur olur. Akşama gidiyor musun toplantıya?" dediğinde dudaklarımda bir sırıtış oluşmuştu.
"Gideceğim tabii ki. Artık örgüte bir Karayel soy ismi lâzım. Ağırlığını koyacak biri. Uzaktan örgüt mü yönetilir? Emekliye ayrılıyormuş, uğraşmıyorum demiyor da. Neyse, bu akşam ben seçileceğim ve yeniden bir Karayel başa geçecek."
"Ben şaşırdım biraz," dediğinde kaşlarım çatılmıştı. "Yani, bu herifte örgütü bırakacak göz yoktu. Hele de sana bırakacak göz hiç yok. Ama doğru olanı yaptı. Orada mutlu demekki. Mutlu olmasa bırakmazdı. Üh amına koyayım! Aslan egoisti bile evlendi çoluğa çocuğa karıştı ben hâlâ bekâr bir mutsuzum."
"Ben de evli ve mutsuzum. Bunun bekârlıkla bir alakası yok yani."
"Kardeşim bak etrafına, evli olduğun kadının görebiliyor musun? Hayır. O zaman resmiyette evli gerçekte bekâr oluyorsun. Çünkü neden? Yalnızsın. Ben buldum ya. Yalnızsan mutsuzsun abi. Bu kadar. İlerisi yok. Yalnızlık eşittir mutsuzluk."
"Bekâr falan değilim ben!"
"Mutsuzsun, yalnızsın diyorum takılmıyorsun da bekâr dedim diye mi takılıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel ve Çirkin
Teen Fiction*MAFYA HİKÂYESİDİR* Annesi tarafından henüz çok küçükken terk edilen Mayıs Rüya Zorlu verildiği aile tarafından tabiri caizse kül kedisi gibi görülmektedir. Mayıs Rüya çektiği eziyetlerden bir adam sayesinde kurtulacaktır. Bu adam, Mayıs'a bir tek...