16. Bölüm : Toplantı

2.2K 92 38
                                    

Araba bir evde durduğunda arabadan inerek etrafıma bakınmıştım. Büyük bahçeyi aydınlatan aslan heykelleri vardı. Bahçenin ortasında büyük bir süs havuzu vardı ve orada da aslan heykeli vardı. Heykelin ağzından su çıkıyordu. Ne aslan sevgisi var insanlarda. Egemen'e döndüm.

"Bu ev kiminse aslanlara tapıyor sanırım."

"Yok Rüya, onlar tapmaktan değil egodan."

"Nasıl yani?"

"Bu evin sahibinin ismi Aslan."

"Ego abidesi," dedim gülerek.

"Egoist piçin önde gideni." O sırada kapıdan Yaman çıkmıştı. Göz göze geldiğimizde gülümsedi. Hızlı adımlarla merdivenlerden inerek yanıma geldi. Birden bana sarıldı.

"Çok mu özledin?" dedim gülerek.

"Çok özledim," dediğinde bir şey diyememiştim. Hayır ne diyebilirdim ki? Adam beni özlediğini söylüyordu. Kollarından ayrıldım. "Nasıl geçti?"

"Yarın akşam Fikret Yüce tarafından seninle yemeğe davetliyiz."

"Öyle mi? Gitmek istiyor musun? Benim için sorun değil gidebiliriz. Sen istiyor musun?"

"Gideriz o hâlde." Gülümsedi. Ardından Egemen'e baktı.

"Ne haber kardeşim?"

"İyidir kardeşim. Senden ne haber?"

"İyilik." Yaman yeniden bana baktı. "İçeride Örgüt'ün üyeleri var. Seni buraya çağırdım çünkü herkese evlendiğimizi duyuracağım. Bir de, sana bahsettiğim adamı hatırlıyor musun?"

"Hangi adam?"

"Babamı öldürüp örgütün başına geçen adam. Bu ev ona ait. Bu geceki toplantı burada. Ve seni o da görecek. Nasıl bir izlenim bırakırsak, o kadar çekineceklerdir bizden. Bu yüzden senden istediğim, yalnızca bir saat için merhametini bir kenara bırakman."

"O adama merhamet edeceğimi düşünüyorsun değil mi?" Başını salladı. "Benim merhametim bile hak edene Yaman."

"İçeri girelim mi?" Başımı salladım. O elini uzatmadan tuttum elini. Kaşları havalandı.

"Ne? Nasıl izlenim bırakırsak o kadar çekinecekler bizden demedin mi? Biz de evliyiz yani? İstemiyorsan tutmam sanki ben çok meraklıyım senin elini tutmaya." Güldü. Başını iki yana salladığında elimi çekmeme izin vermemiş aksine daha sıkı tutmuştu. Beraber önce merdivenlerden çıkmıştık. Ardından da büyük eve girmiştik. Merdivenlere geçtiğimizde alt kata indik. Önce loş bir ışık, altında da bilardo masası karşılamıştı bizi. Sonra ise bilardo masasının arkasındaki kapıdan geçerek büyük bir salona girmiştik. Uzun ve elips şeklindeki masada bir çok adam oturuyordu. Birkaç sandalye boştu. Adamlar ellerindeki içkilerini içiyorlardı. Bakışlar bize döndüğünde şaşırmıştı herkes. Niye bu kadar şaşırdıklarını gerçekten anlamamıştım. Yaman oturmam için sandalyemi çektiğinde gülümseyerek teşekkür etmiştim. Yüzündeki daha önce hiç görmediğim o sert ifade ben teşekkür ettiğimde yerini yumuşak bir tebessüme bırakmıştı. Ardından yine o sert adam gelmişti. Bu adamın çift karakterli olduğundan şüpheleniyorum. Gerçekten en yakın zamanda kolundan tutup bir psikiyatri servisine götüreceğim. Masanın üzerinden elimi tuttuğunda büyük salonda bir uğultu vardı. Herkes kendi arasında konuşuyordu. Gerçekten bu kadar şaşıracak ne vardı anlamıyordum. Herkes saatine baktığında ben de Yaman'ın kolundaki saate baktım. Saat tam dokuz buçuk olmuştu. Herkes sandalyesine yerleşirken bizim tam karşımızdaki sandalye boştu. O sırada salona orta yaşlarda bir adam hızla giriş yapmıştı.

"Hepiniz hoş geldiniz sevgili dostlarım," dedi adam. Ardından tam karşımızdaki boş sandalyeye geçtiğinde göz göze geldik. İsminin Aslan olduğunu hatırladığım adam başını iki yana yatırarak kütletti. "Ama bakıyorum ki birileri bu örgütün kurallarını unutmuş," dedi kendini sakin kalmaya zorlayan bir sesle. Ardından ellerini masaya öyle sert bir şekilde vurmuştu ki ses büyük salonda yankılanmıştı. "Yaman Karayel! Bu kaçıncı kural ihlâli!!" Yaman'ın elimi tutan eli uzaklaştı ve ayağa kalktı. Ellerini masaya koyarak başını öne eğerek güldü. Başını kaldırdığında ise gülüşünden eser yoktu. Karşısındaki adama öyle büyük bir nefretle bakıyordu ki. Bir gün bana böyle bakacağını düşünemiyordum bile.

Güzel ve ÇirkinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin