Odamdan içeriye girdiğimde kalbim deli gibi atıyordu. Hızla kapıdan dışarıya bakarak seslendim.
"Lale!"
"Efendim Rüya Hanım?"
"Bana bir bardak su getirir misin?"
"Hemen getiriyorum efemdim."
İçeri girdiğimde ellerim o kadar çok titriyordu ki zorlukla çantamı açtım. O sırada Lale suyu masama bırakmıştı.
"İyi misiniz efendim?"
"İyiyim. Teşekkür ederim. Sen çıkabilirsin."
"Peki efendim." Lale çıktığında çantamı açmıştım ilaç kutusundan bir tablet çıkardım ancak ellerim öyle çok titriyordu ki ilacı çıkaramamıştım. O sırada ne zaman içeri girdiğini bile bilmediğim birinin sesini duydum.
"Ver bana," diyerek elimdeki tableti aldı Yaman. Hapı avuçlarıma bıraktığında hızla hapı yutarak birkaç yudum su içtim. Arkamı dönerek hızla camı açtım. Derin bir nefes aldığımda soğuk hava odaya dolmaya başlamıştı. "Ne oldu?" dedi Yaman. "Sizi Egemen'le çıkarken gördüm. Bir şey mi dedi sana?"
"Sana ne?!" dediğimde sesimin tınısını ayarlayamamıştım. "Sana ne ya?! Neden sürekli hayatıma müdahale ediyorsun? Rahat bırak beni!"
"Sakin ol. Çok streslisin. Atak geçirmeni istemiyorum."
"Sana ne Yaman? Bırak artık ya. Atak geçirirsem geçiririm sana ne?! İlgilenme artık benimle ve bana ait olan hiçbir şeyle! Bıktım hepinizden ya!" Gözlerimden ne zaman süzüldüğünü bile anlamadığım yaşları gördüğünde beni kendine çekerek sıkıca sarılmıştı. Şu an ne onu itebilecek gücüm vardı, ne de ona karşılık verecek bir isteğim. Ağlamam şiddetlendiğinde kapı sertçe açılmıştı.
"Bırak ulan kızımı!!" Babamın sesi kulaklarımı doldurmuştu. Beni hızla arkasına alarak ayırdı Yaman'dan. Yaman'ın dişlerini sıktığını gördüm. "Sen artık benim kızıma dokunmayacaksın! Onu daha fazla incitmeyeceksin! Uzak duracaksın!" Yaman başını iki yana yatırarak kütletti.
"Duramıyorum! Olmuyor! Duramıyorum işte!!"
"Olacak!" diye bağırdı babam. Ardından sesinin tınısını biraz olsun düşürdü. "Görmüyor musun Yaman? Kızımı getirdiğin hâli görmüyor musun? Ben babası olarak dayanamıyorum. O nasıl dayansın? Uzak dur artık kızımdan. Uzak dur." Yaman bana baktı. Ben ise hâlâ titreyen ellerime bakıyordum. Babam bana doğru dönerek ellerimi tuttu.
"Sakinleş. Rüya, bana bak ve sakin ol. Derin derin nefes al. Hatırla, nefes terapilerini hatırla. Nefes al kızım." Derin bir nefes aldım. "Şimdi ver." Dediğini yaptım. "Ne oldu? Anlat bana? Bir şey olmuş. Belli. Hadi anlat bana," dedi ve bakışları Yaman'a döndü. "Git buradan Yaman. Git." Yaman odadan çıkarak kapıyı çarptı sinirle. Babam beni koltuğa oturttuğunda ellerimi tutuyordu. "Ne oldu kızım. Hadi anlat bana?"
"Ben," dedim ve derin bir nefes aldım. "Egemen'e anlattım."
"Neyi?"
"Lavanta'yı. O ise bana, bunu yapmaya hakkın yok dedi. İnsanlar çok acımasız baba. Herkes bir yorum yapıyor. Herkes. Ne yaşadığımı bilmeden hem de. Neler çektiğimi bilmeden. Beni en çok üzen şeyi bilmeden Herkes bir yorum yapıyor."
"Kimseye hiçbir konuda ne hesap vermek zorundasın. Ne de açıklama yapmak zorundasın Rüya. Sen benim kızımsın. Hatırlasana. Nasıl atlattığını hatırla. Sen bir Katahan'sın. Bir Karahan yıkılmaz baba, demiştin. Hatırla. Hatırla ve yıkılma Rüya. Öldürmeyen her darbe güçlendirir kızım. Ölmedik. Biz hayattayız ve darbe almaya devam ediyoruz. Sadece düşün. Ve güçlen." Başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel ve Çirkin
Novela Juvenil*MAFYA HİKÂYESİDİR* Annesi tarafından henüz çok küçükken terk edilen Mayıs Rüya Zorlu verildiği aile tarafından tabiri caizse kül kedisi gibi görülmektedir. Mayıs Rüya çektiği eziyetlerden bir adam sayesinde kurtulacaktır. Bu adam, Mayıs'a bir tek...