14. Bölüm : Dövme

1.4K 64 13
                                    

"Rüya!" diyerek bağırmıştı Egemen. Arkama döndüğümde bana sıkıca sarılmıştı o anda bir el silah sesi geldi. Kurşun Egemen'in sırtına saplandığında Lavanta ağlamaya başlamıştı. Yaman hızla etrafına bakındı. Lavanta'yı arabaya bıraktı.

"Baba! Yine gitme!" Lavanta'nın sesini duyduğunda ona doğru dönmüştü.

"Gitmeyeceğim kızım. Bundan sonra bizi hiçbir şey ayıramayacak. Ve ben hiçbir zaman gitmeyeceğim. Şimdi burada dur tamam mı? Geleceğim." Lavanta başını salladığında Yaman kapıyı kapatmıştı. Egemen yere yığıldığında hızla ona baktım.

"Egemen! Aç gözlerini!" Egemen hafifçe gözlerini araladığında gülümsedim.

"Kardeşim, iyi olacaksın," demişti Yaman. Egemen bileğimi tuttu.

"Vasiyetimi, söylemem gerek.." diyerek öksürdü.

"Saçmalama," dediğimde beni dinlememişti.

"Bu herifi, affet," dedi ve derin bir nefes aldı. "Senden uzaktayken, aptal gibi oluyor," dediğinde Yaman'a bakmıştım.

"Ulan vurulmasaydın ben sana yapacağımı biliyordum." Egemen, Yaman'ın söylediğini duyduğunda gülecek gibi olmuştu ancak canı yanıyordu.

"Barıştığınızı görmeden ölmek acı verici," dedi ve yeniden öksürdü. "Rüya, yeğenimi öp benim için."

"Saçmalama Egemen. Ölmeyeceksin. Yaman! Bir şeyler yap!" Yaman bana baktı ve ardından ayağa kalktı.

"Adamlardan birinin arabasını al, Lavanta onu böyle görmesin. Hastaneye yetiştirmemiz gerek." Başımı salladım. Yaman onu ayağa kaldırdığında arka kapıyı açmıştım.

"Gel bebeğim," diyerek kucağıma aldım kızımı. Ardından Arif'in yanına doğru adımladım hızla. Yaman arabayı çalıştırdığında Lavanta'yı arkaya oturtarak kemerini takmıştım. Hızla öne bindim.
"Yaman'ı takip et Arif."

"Tamamdır yenge."

"Anne, bu abi sana neden yenge diyor?" dedi Lavanta. Arif güldü.

"Çünkü küçük hanım, senin baban benim abim oluyor annen de yengem." Yengen değilim derdim de, dua etsin kızım arabadaydı. Sustum. Ayrıca aklım Egemen'deydi. Durumu nasıldı bilmiyordum. Elli dakikada gelmiştik bu yolu. Yolda bir şey olur muydu acaba?

"Arif, telefonunu ver bana," dediğimde ikiletmeden telefonunu vermişti. Şifresi olmayan telefonunu hızla açarak Yaman'ı aradım.

"Bir şey mi oldu Arif?"

"Yaman, benim. Egemen? Durumu nasıl? Uyanık değil mi?"

"Uyanık. Abartıyor biraz." O sırada arkadan bağıran Egemen'i duydum.

"Ah!! Ölüyorum! Rüya! Helvam fıstıklı olsun. Ben fıstıklı helva çok severim!" Gülümsedim.

"Duyuyorsun değil mi?" dediğinde kendimi tutamayıp gülmüştüm. "Sen de yaralısın. Canın yanıyor mu?"

"Hayır. Önemli bir şey değildir."

"Hastanede omzuna da pansuman yapsınlar."

"Yaman, telefonu Egemen'e versene."

"Ah! Ölüyorum.. Efendim Rüyacığım?"

"Aptal! Ne diye önüme geçiyorsun?!"

"Yok artık, vurulmadın diye bana mı kızıyorsun?"

"Ya daha hayati risk taşıyan bir yerine gelseydi o kurşun?! Aptal!"

"Ne yapsak yaranamıyoruz bu kadın milletine."

Güzel ve ÇirkinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin