Gözlerimi araladığımda Fatma yanındaydı.
"Efendim, akşam yemeği hazır. Haber vereyim dedim." Yavaşça doğrularak gözlerimi ovaladım.
"Tamam Fatma, geliyorum şimdi," dediğimde başını sallayarak çıkmıştı odamdan. Giyinme odama girerek altıma bir şort, üzerime de kolsuz bir tişört giyerek saçlarımı topladım. Havalar gittikçe ısındığı için sıcaklıyordum. Saçlarımı kurutmadan yatmıştım ve kendi kendine kurumuş gibi gözüküyordu. Hafif nemliydi yalnızca. Komodinin üzerindeki telefonumu alarak aşağıya indim. İnerken bir arama ya da bildirim var mı diye de kontrol etmişim. Irmak mesaj atmıştı. Ona sonra dönmeye karar vererek aşağıya indim. Yaman bana sırtı dönük şekilde telefonla konuşuyordu.
"Beni bir daha rahatsız etme," dedi sessizce. Sanki birinin duymasından çekiniyordu. Karşı tarafı dinledi. "İstemiyorum anlamıyor musun? Zırt pırt arayıp durma. Evliyim ben," diyerek kapatmıştı telefonu.
"Yemeğe geçelim mi?" dediğimde başını çevirip bana bakmıştı.
"Ne zamandır buradasın?" Anlaşıldı. Telefonda konuşurken birinin duymasından çekindiği kişi bendim.
"Şimdi geldim. Yemeğe, geçelim mi?" Başını salladı. Önden ilerleyerek bahçedeki masaya geçtim. Yaman'da karşıma oturduğunda sessizce yemek yemiştim. Karnımın duyduğunu hissettiğimde ayağa kalktım. "Sana afiyet olsun," gideceğim sırada konuştu.
"Bir şey yemedin Mayıs."
"Çok fazla aç değilim demekki," dedim ve ardından içeriye girdim. Ellerimi yıkayıp dişlerimi fırçalamıştım. Ardından uzun zamandır boşladığım kitabı aldım elime. Odamda okumak istemiyordum kesinlikle. Aşağıya indiğimde salona geçmiştim. L koltuğa oturarak ayaklarımı uzattım. Etraf sessizdi, tam kitap okumalıktı. Ayağa kalkarak mutfağa adımladım.
"Bir şey ki istediniz efendim?" diye sordu bulaşıkları toplayan Fatma. Gülümsedim.
"Kahve alacağım ama sen işine bakabilirsin. Ben alırım. Bu arada, uyuduğum için uykum yok. Ben uyanığım diye gitmemezlik yapma. İşini bitirdiğinde çıkabilirsin." Gülümsedi.
"Peki efendim," diyerek işine devam etti. Kendime bir kahve alarak az önce oturduğum yere geri oturmuştum. Telefonumdan bir klasik müzik açarak kitabımda kaldığım yerden okumaya devam ettim. Yaklaşık yarım saat boyunca tek başıma kitap okumuştum. Bu zaman zarfında Fatma işlerini bitirerek benden izin isteyerek çıkmıştı. O sırada Yaman'ın merdivenlerden inerkenki seslenişini duydum.
"Fatma! Çalışma odama bir kahve getir!"
"Yok Fatma," dedim kitabıma bakmaya devam ederken.
"Nerede?" dediğinde arkamda durduğunu hissedebiliyordum.
"İşi bitti, izin isteyip çıktı."
"Çıkması için erken daha, neden izin verdin?" Kitabımı kapattım sertçe. Uzattığım bacaklarımı indirerek ona doğru döndüm.
"İnsanların da özel hayatı var Yaman. Sadece kendini düşünmekten vazgeç. Fatma evli bir kadın. Eminim ki bu saatte sana kahve getirmek yerine eşinin yanında olmayı tercih ediyordur."
"İş şartlarını beğenmiyorsa gidebilir. Onu burada zorla tutan yok."
"İhtiyacı olmayan kimse çalışmaz Yaman."
"İhtiyacı varsa bu işin kurallarına uyacak. Disiplin diye bir şey var. Senden yüz bulamaz bu evdeki çalışanlar."
"Ne oldu sana ya? Ne bu tavırlar?"
"Ne tavırı? Tavır falan yapmam ben. Ayrıca ortada tavır yapılacak bir konu mu var Mayıs?"
"Yok mu Yaman? Her neyse ya? Git çalışma odana ne yapıyorsan yap."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel ve Çirkin
Novela Juvenil*MAFYA HİKÂYESİDİR* Annesi tarafından henüz çok küçükken terk edilen Mayıs Rüya Zorlu verildiği aile tarafından tabiri caizse kül kedisi gibi görülmektedir. Mayıs Rüya çektiği eziyetlerden bir adam sayesinde kurtulacaktır. Bu adam, Mayıs'a bir tek...