8. Bölüm : Kelebek

3.9K 153 65
                                    

"Evet, geldik," dediğinde etrafa bakındım.

"Nereye geldik? Her tarafta su var Yaman, doğru söyle sen beni öldürüp derin denizlere mi atacaksın?! Asıl planın bu mu?!" Dudakları yukarı doğru kıvrıldı.

"Mantıklıymış. Bu plan neden aklıma gelmedi ki? Böylece bana herkesin içinde sesini yükseltmenin hesabını verirsin."

"Yaman, sen kötü bir adam değilsin. Öldürmeyeceksin beni değil mi?"

"Kaç benden küçük kız." Ayağa kalktığımda gibi köşkten çıkarak ön taraftaki güverteye koştum. Peşimden geldiğini gördüğümde demirlere yaklaşmak zorunda kalmıştım. Aşağıya baktım. Su korkusu mu? Yaman'ın gazabı mı? İKİSİNİ DE İSTEMİYORUM!! Yaman yanıma geldiğinde ellerini iki yanımdan demirlere koyarak alanımı iyice kısıtlamıştı. Kalçamı demirlere yasladığımda kalbim deli gibi atıyordu. Hayır Yaman'dan korkmuyordum. Denize düşmekten korkuyordum. Düşersem Yaman çıkarır mıydı beni? İnşallah. Göğüs kafesim korkuyla inip kalkarken bana daha da yaklaşmasıyla kendimi biraz daha geriye çekmiştim. Parmaklarım ince demirleri öyle sıkıyordu ki canım yanıyordu. Bana biraz daha yaklaşmasıyla korkarak boynuna sarılmıştım. Gözlerimden akan yaşlar boynunu ıslatıyordu. Kollarını sıkıca bedenime doladığında ona daha sıkı sarılmıştım. "Şşt," dedi fısıldayarak. "Ağlama küçük kız."

"Bilerek yapıyorsun değil mi?" dedim derin bir nefes alarak. "Oyun oynuyorsun benimle."

"Küçük bir intikam diyelim."

"Çok kötüsün," dedim omzuna vurarak.

"Gördüğünden daha kötü bir adamım Mayıs Rüya."

"Öylesin. Bırak şimdi beni,"

"Biraz daha böyle kalalım."

"Yaman.."

"Lütfen." Derin bir nefes alarak gevşettiğim kollarımı sıkılaştırdım. Kokusu ferahlatıcıydı. Deniz gibi. Nane miydi? Emin değilim ama fazlasıyla ferah bir kokusu vardı. Dakikalar geçmişti belki de? Ayrılmadan öylece sarılmıştık. Kollarımı çektiğimde o da kollarını ayırmıştı belimden hızlı adımlarla yüzüne bakmadan uzaklaştım yanından. İçeriye girdiğimde büyük bir L koltuk karşılamıştı beni. Solda küçük bir mutfak vardı ve sağda da tuvalet. Aşağıya inen merdivenleri gördüğümde aşağıya indim. Büyük bir oda vardı. Geniş bir yatan ve üzerinde de bir çanta. Çantayı açtığımda içinden çıkanlar beni mutlu etmişti. Kıyafet vardı. Kapıyı kapatarak hızla üzerimi değiştirdim. Yukarı çıktığımda mutfaktan sesler geliyordu. Mutfağa girdiğimda Yaman bir şeyler hazırlıyordu.

"Ne yapıyorsun?" dedim şaşkınca. Erkeklerin bir şey hazırlamasına alışık değildim.

"Aç mı kalalım? Bir şeyler hazırlıyorum."

"Tamam bırak bana ben yaparım." Bana baktı küçümseyen bakışlarla.

"Elim kolum tutuyor çok şükür. Gerek yok hâllederim ben."

"İyi o zaman iş bölümü yapalım bari."

"Tamam, o hâlde dolaptan malzemeleri al ve bize bir salata yap." Dolaba ilerledim. Küçük dolapta ne ararsan vardı resmen. Malzemeleri aldıktan sonra doğramaya başladım. İkimizde fazlasıyla sessizdik. Salatayı bitirdiğimde o da bize domates soslu bir makarna hazırlamıştı. Sessizce masayı kurmuştuk. Hava kararmaya çoktan başlamıştı. Güneş batarken yemeklerimizi yemiştik. Manzara çok güzeldi ancak hâlâ denizin ortasında duruyor olmamız biraz beni korkutuyordu.

"Çok sessizsin," dedi bu onun dikkatini çekmiş gibi. Bakışlarımı batmakta olan güneşten çekip günbatımının ışığıyla kahverenginin en açık tonuna bürünen gözlerine baktım. "Eğer, güvertede olanlar içinse.."

Güzel ve ÇirkinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin