7. Bölüm : Küçük Kaptan

4.2K 166 33
                                    

Okul kapısından çıktığım gibi kaldırımın yanına yanaşmış arabalardan biri önüme gelmişti. Arif ineceği sırada onu elimle durdurdum ve hızla kendim bindim arabaya. O sırada aynı siyah arabadan bir tane daha hereketlenmiş ve hemen önümüze geçmişti.

"Patronun olmadığı zaman benim kapımı açmak zorunda değilsin."

"Peki yenge."

"Ayrıca o yokken bana yenge de demene gerek yok."

"Ne diyeceğim?"

"İsmimle hitap edebilirsin mesela? Hangi isminle diye de sorarsan arabadan atlarım. Ama Rüya'yı kullanıyorum. Patronun olacak adam her ne kadar buny umursamasa da bu böyle." Gülümsedi.

"Peki Rüya. Sonuçta senin emirlerine uymak benim görevim," dedi göz kırparak. Gülümsedim.

"Peki hazretleri nereye gitmemi uygun gördü?"

"Bununla ilgili bir emir vermedi. Ayrıca nereye gideceğine karışacağını sanmıyorum."

"Ne yani? İstediğim yere gidebilirim o zaman?"

"Tabii ki gidebilirsin."

"O hâlde, hadi sahile gidelim."

"Hangi sahile?"

"Hani beni kaçırdığınız sahile?"

"Eğer planın intikam almaksa gitmem oraya."

"Arif, oradan bakınca kinci birine mi benziyorum?"

"Bir intikam planı için patronumla evlenen kadının bunu söylemesi çok komik."

"Komikse gül o zaman. Hadi oraya gidiyoruz. Ben o sahili çok seviyorum."

"Tamam, dönüyorum hemen şuradan." Arabayı sahile doğru döndürdü. Önümüzde giden araba dümdüz ilerlemeye başlamıştı. Çok geçmeden arabadan inmek için hareketlendim.

"Gelmiyor musun?"

"Birkaç telefon görüşmesi yapmam gerekiyor." Başımı sallayarak çantamı aldım ve arabadan indim. Her zaman oturduğum banka oturarak derin bir nefes alarak izledim denizi. Burayı sevmemin sebebi neydi bilmiyorum ama fazlasıyla seviyordum burayı. Yaklaşık on dakika boyunca denizi izledim. Ardından çantamdan telefonumu ve kulaklığımı alıp tek kulağıma taktım. Bir kulağımda Cihan Mürtezaoğlu'nun bir şarkısı çalarken diğer kulağımda hayattaydı. İnsanları dinliyordu. Dalga seslerini. Ayak seslerini. Bir bisikletin zilini. Gözlerimi kapattım.

Dakikalar geçti belki de. Şarkı değişti. Şimdi ise Şebnem Ferah'ın bir şarkısı çalıyordu. Sil Baştan.

"Maditasyon mu yapıyorsun küçük kız?" Gözlerimi araladığımda yanıma oturan adamı nasıl fark etmediğimi düşündüm. HEM DE KULAKLIĞIMIN DİĞER TEKİNİ TAKMIŞKEN!

"Senin burada ne işin var?"

"Duydum ki ben orada toplantılardan toplantılara koşarken burada küçük bir kız denizi seyrediyormuş."

"Denizi tek seyretmek daha güzel," dedim bakışlarımı yüzünden çekerek.

"Bu şarkı bir maditasyon müziği olmak için fazlasıyla acı verici değil mi?"

"Meditasyon yapmadığımı düşünmek aklına gelmiyor mu yaşlı adam? Ah, sen de haklısın. Belirli bir yaş kesiminde oluşuyor bu hastalık. Biz buna bunama diyoruz." Kaşları çatıldı.

"O zehirli dilini koparırım senin küçük yılan!"

"Nah koparırsın."

Bir başka şarkı başladığında Sertab Erener'in şarkısı olduğunu anlamıştım. Rüya'ydı şarkının ismi.

Güzel ve ÇirkinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin