Montumu bırakıp arkama döndüğümde bir anda bana sıkıca sarılmıştı. Kollarım iki yana düşmüştü ancak karşılık vermemek için kendimi zor tutuyordum. Öyle sıkı sarılmıştı ki ağlayabilirdim.
"Nasıl özledim seni, tahmin bile edemezsin." Sessiz kalma hakkına sahip miyim? Sessiz kalacağım.
"Sensiz uyuyamazken, kaç gece geçti sensiz Mayıs'ım? Kaç gece sensiz uyuyamadım. Kaç gece uykusuzluktan bayıldım. Kaç gece aradım seni, bir bilsen.. Nefes alamıyordum. Yemin ederim ki sensiz nefes alamıyordum. Şimdi yeniden nefes alıyorum. Kokunla. Uzaklaşma benden. Hep böyle yakınımda ol." Kollarını bedenimden uzaklaştırdığında gözlerime bakmıştı. "Hadi, daha fazla soğutmayalım. Acıktın değil mi?""Acıktım," dedim yalnızca. Gülümsedi. Ardından sandalyemi çekerek oturmamı bekledi. Karşıma oturdu. Sessiz geçen bir yemeğin ardından alev alev yanan şöminenin başına geçmiştim. Yanıma gelerek oturmuştu. Elinde şarap şişesi vardı. Kadehlere doldurduktan sonra bana uzatmıştı. Şişeyi kenara bıraktı.
"Dün gece, seninle konuştuk ya, telefonda. Sonrasında telefonu kapatmadın. Ve ben birkaç konuşmanı duydum senin."
"Ne duydun?"
"Bebekti, arkadaştı falan.. Umurunda olmadığını söyledin. Affedemediğim şey; kendime ve kızıma yaptıklarım dedin. Ne demek istedin?"
"Peki o hâlde anlatacağım. Madem buraya konuşmaya geldik. Madem sen, ben bazı şeyleri açıkça anlatmadan anlamayacaksın. Anlatacağım, ama öncesinde.. Bilgisayar var mı?"
"İçeride vardı, getireyim mi?" Başımı salladım. Ayağa kalktığında ben de Ayağa kalkarak çantamın içindeki flash belleği çıkararak kalktığım yere geri oturdum. Elindeki bilgisayarla geri gelmişti. Yerine oturduğunda elimdeki belleği ona uzattım. "Ne bu?"
"İçinde sadece tek bir şey var. Biraz uzun ama.. Zamanımız var sonuçta. Bu gece buradayız." Belleği elimden alarak bilgisayara bakmıştı. Ardından bilgisayarı yere koyarak içindeki tek dosyayı açmıştı. Bir video vardı. Bakışları bana döndü ve biraz çekinerek de olsa açtı videoyu. Ekranda yedi yıl önceki ben vardım. Yüzüm çökmüş, dudaklarım ve tenim kuruyup solmuş, gözlerimin feri gitmiş, saçlarım darmadağın. Videoda burnumu çekiyordum. Ardından konuşmaya başlıyorum.
"Bugün; 29 Aralık 2016. Günlerden perşembe. Saat," diyerek telefondan saate bakıyorum. "Gece dört suları. Az önce uyandım. Yine kâbus gördüm. Doktor video çekmemi istediğinde delirdiğimi düşünmüştüm. Deli değilim diyerek reddetmiştim ancak.. Şu an bu videoyu kayıt alıyorum. Evet. Delirdim sanırım. Uyurgezerliğim devam ediyor. Bu bana olduğu kadar karnımdakine de zarar veriyor." Ellerim fazla titrediği için kamerayı bir yere sabitliyorum. "Artık ellerim daha fazla titremeye başladı. Kamerayı bile tutamıyorum. Kanım çekiliyor sanki, her saniye biraz daha üşüyorum."
Ardından uzanıp kamerayı kapatıyorum ve video başka bir günden devam ediyor.
"Bugün; 7 Ocak 2017. Günlerden cumartesi. Saat, sabah altı otuz dokuz. Az önce uyandım. Bu soğukta bahçeye çıkmışım. Durumum kötüleşiyormuş, Yasemin Hanım ve babamı duydum konuşurken. Benden saklıyorlar. İyileşeceksin diyorlar. Ancak ben biliyorum. Her saniye biraz daha ölüyorum. İçten dilenen dilekler gerçek olurmuş, keşke ölmemi bu kadar içten dilemeseydin. Uyurgezerliğe bir çare bulmam gerekiyor. Bedenimde ezilmedik yer kalmadı. Yeter artık. Bir an önce ölsem de kurtulsam şu lanet hayattan."
Kamerayı yine kapatıyorum ve başka bir günden yine açılıyor.
"Bugün; 9 Ocak 2017. Günlerden pazartesi. Saat akşam üzeri beş civarı. İki gün içinde tam sekiz farklı yerimde ezik oluşmuş. Doktorum çok zayıf olduğumu söyledi. Bebek düşebilirmiş. Kimse anlamıyor beni. Yiyemiyorum. Yediğim her şeyi kusuyorum. Kusmak istemiyorum artık. Bu yüzden de yemiyorum. Yersem kusarım ancak beni anlamıyorlar. Bu bebeği istemiyorum. Bana onu hatırlatacak hiçbir parçayı istemiyorum. Yiğit, sürekli yanımda. Beni bir dakika yalnız bırakmıyor. İsim bulma konusunda çok beceriksiz. Saçma sapan isimler öneriyor. Bu aralar Mila ismine takmış. Yine de, bana iyi geliyor. O olmasa her şey daha kötüye gidebilirdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel ve Çirkin
Teen Fiction*MAFYA HİKÂYESİDİR* Annesi tarafından henüz çok küçükken terk edilen Mayıs Rüya Zorlu verildiği aile tarafından tabiri caizse kül kedisi gibi görülmektedir. Mayıs Rüya çektiği eziyetlerden bir adam sayesinde kurtulacaktır. Bu adam, Mayıs'a bir tek...