Şu anda Su Mei pembe bir cheongsam(elbise) giymişti ve onun simsiyah saçları omuzlarına dökülüyordu. Başının üstünde büyük bir fiyonk vardı. Elbiseleri parlak, temiz, saf ve tatlı yüzüyle uyumluydu ve bu tam bir göz ziyafetiydi.
״Bu da ne sevgilim? Ayrılalı çok kısa bir süre oldu ve sen hala beni düşünüyorsun demek?״ Su Mei'nin bu şekilde giyindiğini görünce Chu Feng ona sataşmaktan kendini alamadı.
״Eğer bana bir daha sevgilim dersen ağzını ikiye ayıracağıma inanmıyor musun?״ Su Mei dişlerinin sıktı ve o tatlı suratı hemen canavara dönüştü.
Fakat Chu Feng'e göre o böyle olduğunda daha tatlı oluyordu ve gülerek dedi ki ״Neden sana sevgilim dememe izin vermiyorsun? Ben senin sevgilinim!״
״Alçak herif!״
Su Mei'nin kar beyazı elleri Chu Feng'in kollarına dokundu. Her bir çift parmağı sürekli iş yapıyormuş gibiydi ve aniden birbirine dolandılar. Chu Feng'in yüzü durmaksızın döndü, ağzı açıldı daha sonra kurtların uluması ve hayaletlerin feryadı gibi çığlıklar handa yankılandı.
״Ah---------״
Bir saniye sonra ikisi Eski Şehir yolunda belirdiler.
Böylece birçok uzmanın burada toplandığı sonucu çıkarılmıştı. Bazıları iş imkânları buldu ve mezar için haber beklerken tuhaf ama değerli hazineler buldular ve onları sattılar.
Bunu duyduğunda meraklı Su Mei iyi vakit geçirmek istedi, Chu Feng'i sürükledi ve geldi.
O anda ikisi de eski yollardaydılar. Chu Feng gibi aptal bir çocuk Su Mei gibi bir güzelliği takip ediyordu, bu durum hayranlık ve kıskançlık dolu bakışlarını beraberinde getirdi.
Ama şu gerçek ki Chu Feng şanslı olduğu zamanlarda şanslı olduğunu bilmiyordu. Kollarındaki morluklara bakarak şikayet edercesine ״ Lanet olsun sana, çok güçlüsün. Bak şimdi mosmor.״ dedi.
״Hmm. Hadi göreyim seni şimdi beni kızdırmaya cesaret edebilecek misin!״ Su Mei dudağını kıvırdı çünkü gerçekten memnundu ve memnun bir şekilde etrafa bakındı. Konuşurken Chu Feng'in elini yakaladı ve tezgâha doğru koştu.
Tezgâhta sergilenen eşyaların hepsi kızlar için mücevherlerdi. Materyaller eşsizdi ve olması gereken her renk oradaydı. Su Mei'yi son derece etkilemişti ve tezgâhın önünde diz çöktü daha sonra ciddi bir şekilde onları seçmeye başladı.
Tezgâhı açan yaşlı kadın son derece mutluydu ve gerçekten eşyaları Su Mei'ye göstermeye başladı. Chu Feng kadının şeytani suratına ve gülüşüne bakarak değerlendirme yaptı. Kurnaz işkadını!
Chu Feng sıkıldığı için bakışlarını köşeye çevirdi ve yakınlarda yaşlı bir adamın yere uzandığını fark etti.
Yaşlı adam oldukça kirliydi. Kim bilir kaç gündür saçını yıkamamıştır ve saçları topak toprak olmuştu.
Tamamıyla kirli bir yüze sahipti, elbisesinin her yerinde yama vardı ve yamanın içinde daha çok yama. Bir elbise çantası ve içinde sıkıştırılmış anlaşılmayan birkaç şey daha taşıyordu. Pantolonunun bir bacağı uzun diğeri ise kısaydı. Bir çift eskimiş ayakkabı giymişti ve önden ayak parmağı görünürken arkadan da topuğu görünüyordu.
Onun tezgâhı her yere tanıtım yapan diğer tezgâhlar gibi değildi. Aksine bir ayağını diğer ayağının üstüne atmış şekilde uzanıyordu ve biraz tembel gibiydi. Ortalıkta dolanan müşterilere bile bakmıyordu.
Yaşlı adam mal mülk satmamasına rağmen önündeki bir yığın kitap Chu Feng'i ilgisini çekmişti.
Aslında görünürde kitaplar özel değildi. Eskimiş, yırtık pırtık, yıpranmıştı ve üzerlerinde toz tabakası vardı. Kitabın isminin ne olduğunu bile söyleyemezdin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MGA
FantasyGenç Chu Feng zayıf fiziğinden dolayı Chu ailesinde bir kara leke olarak görülüyordur. Bir gün bundan bıkarak babasının adını korumak ve annesini kurtarmak için güçlü olmaya karar verir.