Chu Feng'in sözlerinden sonra Su Mei sersemledi. O Chu Feng'e vurulmuştu, ihtişamın böylesini vurulmuştu. Öyle garip bir şekilde Chu Feng'in söylediği her şeyi yapabileceğini hissetti.
Aniden Chu Feng:
"Küçük Mei, biliyorum sen Situ Yu ve diğerleri gibi değilsin fakat gerçek şu ki ben Gong Luyun'a bulaştım ve senide bunun içine çekmek istemem."
"Ne saçmalıyorsun Chu Feng? Olan her şey benim yüzümdendi. Eğer ben olmasaydım... Sen asla böyle bir tehlike bulaşmazdın. Benim yüzümden oldu. Eğer seni böyle bir durumda bırakırsam kendimi nasıl olurda sevebilirim?"
Sonra devam etti:
"Aslında Gong Luyun çekirdek kısmında oldukça etkili birisi. Fakat ben ondan korkmuyorum. Sadece içeride de değil dışarıda da ondan korkmuyorum."
Su Mei'nin hareketini gören Chu Feng, ne yapacağını bilemedi. Su Mei Gong Luyunda korkuyor muydu? Elbette ki. Her şeyden öte çekirdek kısmı Gong Luyun'un dünyasıydı. Ablası bile Gong Luyun'a denk değildi.
Belki de gerçekten korktuğu için bu sözleri büyük bir ciddiyetle söylemişti. Chu Feng onu ikna etmeye uğraşmadı çünkü Su Mei'nin kibar duygularını zedelemek istemiyordu.
Chu Feng:
"İyi o zaman seninle ne yapacağımı gerçektende bilmiyorum. Artık durum buysa benimle gel de Savaş Yetenekleri Binasına bir göz atalım.
Aşırı mutlu olan Su Mei hop zıplaya ilerlerken:
"Tabii ki de bende seviye beş gelişim yeteneklerini düşünüyordum."
Chu Feng de peşine takıldı.
Çekirdek kısmı oldukça büyüktü fakat sadece iki bin öğrencisi vardı. Olanlar olduktan sonra haberler çok çabuk yayılıyor. Tıpkı dövüş sözünün anında yayılması gibi.
Ayrıca görünüşü ve ismi panolara asılmıştı bile. Yani yolda neredeyse onu gören herkes onu işaret edip sessizce bir şeyler tartıştılar.
Chu Feng zaten böyle bir şey olacağını bildiğinden dolayı pekte umursamadı. Su Mei'nin durumu da farklı değildi binaya girdikleri zaman insanlar bir şeyler konuşup üstlerine güldü. Savaş Yetenekleri Binasında istedikleri savaş yeteneklerini seçmeye başladılar.
Çekirdek Kısmındaki Savaş Yetenekleri Binası iç kısımdaki binaya nazaran daha küçüktü fakat daha çok donatılmıştı. Tek bir katı vardı. En kötü yetenekler üçüncü seviyeydi ve en iyileri de beşinci seviye.
Elbette savaş yetenekleri dışında gizemli tekniklerde vardı. Fakat sadece başlangıç seviyesindeydiler. Soluma teknikleri işlemiş iki kişi onların o kadarda kullanışlı olmadığından dolayı savaşsal yetenek kitabı seçtiler.
Etrafa biraz bakındıktan sonra Yüzlerce Dönüşümün Yayı adlı bir kitaba gözü takıldı. Dayanamadan gidip kapağını açtı ve daha da sevdi:
"Beşinci seviye savaş yeteneği, Yüzlerce Dönüşümün Yayı. Ne garip bir isim."
Savaşsal Yoğunlaştırma Yeteneği tarzında bir şeydi ve ruhsal enejiye karşı kontrol oldukça yüksekti. Ruhsal enerjiyi vücudun dışına çıkarıp ardından onu kişinin istediği şeyin şekline sokuyordu.
Bıçak, mızrak, kargı, savaş baltası... Her türden silah yoğunlaştırılabilirdi. Kitapta silahların saldırı dizisi bile vardı.
Fakat yoğunlaştırması en zor olan oktu. Eğer ok yoğunlaştırılabilirse, ruhsal enerjiyi fırlatabilirdi neredeyse 10 mil(16 km) kadar atabilirdi. Hızı oldukça yüksekti ve neredeyse kimse ondan kaçamazdı. Oldukça etkileyici bir metotdu.
İşte bu Yüzlerce Dönüşümün Yayıydı. Beşinci seviye bir yetenekti. Birinci sınıf bir savaş yeteneği olarak sayılabilir. Doğal olarak gelişim zorluğu da oldukça yüksekti.
Sonunda bir karara varan Chu Feng kaydettirip kitabı aldı. Su Mei'nin işinin bitmesini bir süre daha bekledi. Sonra binadan dışarı beraberce yürüdüler.
Tam o anda yirmiden fazla kişi etraflarını çevirerek kaçma yollarını kesti.
Kaşlarını çatan Su Mei sesli bir şekilde:
"Ne yapıyorsunuz?"
Kasıtlı olarak yüksek sesle sormuştu. Amacı içerideki Kıdemlinin dikkatini çekip ondan yardım almaktı.
Fakat tamamen boşaydı. İçerideki kıdemli bağırışı duydu ve tamamen duymazlıktan geldi. Diğer yandan içerideki öğrenciler dışarı koşup izlemeye koyuldular.
İçlerinden birisi:
"Sen Su Rou'nun küçük kardeşi Su Mei misin?"
Buz gibi bir yüzle cevap veren Su Mei:
"Sorun mu?"
"Duyduğuma göre orta seviye bir yeteneğin varmış ve bu yetenek burada bile oldukça nadir. Eminim ki ileride Liderler Sıralamasına gireceksindir."
Diğer bir erkek çocuk gülüp:
"Fakat bu yetenekle neden bu çocukla takılıyorsun? Ona yakın yürümen oldukça yanlış bir şey."
Su Mei soğuk bir şekilde:
"Kiminle istersem onunla takılırım bu bana kalmış ve sizi ilgilendirmez."
"Sadece sana bir tavsiye veriyordum bu kadar nankör olmanı beklemezdim. Madem öyle gerçekleri söyleyeyim. Chu Feng Kıdemli Gongu çok öfkelendirdi ve burada yoluna böyle devam edemez."
"Bu gün bu kendini beğenmiş çocuğa bir ders vermek için buradayız. Umarım ondan biraz uzak durursun aksi halde olacaklar için bizi suçlama."
Anında yüzleri daha karanlık ve soğuk oldu.
Chu Feng o anda yüzünde soğuk bir gülümsemeyle:
"Bana haddimi Gong Luyun'a yardım etmek için mi bildireceksin yoksa sadece bir bahaneyle Gong Luyun'a yaranmaya mı uğraşıyorsun?"
"Çöpler her zaman çöptür. Belki de hepiniz ancak böyle bir metot da ustalaşırsınız. Bu da Gong Luyun'un ayağını nasıl yalayacağınızdır. Üzgünüm ki siz bunu bile yapamazsınız."
Kalabalığın bakışları küçümseme ve hakaret ile taştı.
Karşısındaki grup zayıf olmasa da güçlü değildi. Sadece sekizinci ve dokuzuncu seviye ruh gücü vardı. İç kısımda kesinlikle üst sınıftan olurlardı fakat burada en aşağıdakilerden başka bir şey değildiler.
Chu Feng neden onların böyle bir dava için ortalarda dolandıklarını anlıyordu. Şüphesiz bir şekilde Gong Luyun'un dikkatini çekmeye çalışıyorlardı. Fakat bu güçleri Chu Feng'in kılına bile zarar vermezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MGA
FantasyGenç Chu Feng zayıf fiziğinden dolayı Chu ailesinde bir kara leke olarak görülüyordur. Bir gün bundan bıkarak babasının adını korumak ve annesini kurtarmak için güçlü olmaya karar verir.