Geber!..

456 77 1
                                    

Chu Feng ve diğerleri ayrıldıktan bir süre sonra Chu Ailesinde büyük bir şey olmuş. Dağın maden bölgesinde nadir siyah demir cevheri bulunmuş. Daha fazla aradıktan sonra daha çok cevher bulmuşlar.

Siyah demir cevheri silah yapımında ki en iyi malzemeydi. Değeri altın cevherinden bile yüksekti ve o maden aşırı derecede değerli bir minerali barındırıyordu. Chu Ailesinin karını bir kaç yüz kez arttırabilirdi.

Bu yüzden siyah demir cevheri bulunduğunda aynı anda Chu ailesi memnun oldu, cevheri gizlice çıkartmaya başladılar ve katı gizlilik önlemleri aldılar.

Ama dünyada rüzgarın geçmediği duvar yoktu. Bilinmeyen biri siyah demir cevheriyle ilgili haberleri yaydı ama bilgi sızdırıldığında çok hızlı bir şekilde çeşitli komşu kasaba güçlerinin kıskançlığını üstlerine çekti.


Chu Ailesinin baş düşmanı Xu ailesi önderliği altında dağ bölgesindeki iki güçlü aile olan Ma ailesi ve Wang ailesi birleştirler. Birlikte Chu ailesine saldırdılar ve aralarında eşit olarak bölüşmek istediler.

Aslında Chu Renyi şehrin dışında dağıtım işi yapıyordu. Haberleri aldığında hemen geri döndü. Ama Ma ailesinin pususuyla karşılaşacağını hiç düşünmemişti. Zamanında gelen Chu Feng olmasa kesinlikle öldürülecekti.

"Bu Xu ailesi yaşamaktan usanmış olmalı"

Neler olduğunu duyduktan sonra Chu Feng sinirden dişlerini sıktı. Bakışlarındaki öldürme niyeti, havaya doldu ve ata bile binmeden doğruca Chu ailesinin olduğu yöne doğru çılgınca koştu.

"Feng-er, gitme. Çok tehlikeli." bunu görünce Chu Renyi onu durdurmak için hızlıca söyledi.

Ama nafileydi. Chu Feng'in hızı açıkça çok hızlıydı ve rüzgarla beraber kayboldu. O anda bir şeyler söylemek isteyen Chu Renyi kelimelerini sadece geri yutabildi.

Bir süre sonra emsalsiz bir şaşkınlıkla konuşmadan önce kendini topladı. "Feng-erin hızı! Gücü Ruh âlemini çoktan geçti mi?"

Chu Renyi'nin kelimelerini duyan ağır yaralı Chu ailesinin üyelerinin ağızları şaşkınlıktan açılmıştı. O yaşta ruh âleminin gücünü aşmanın anlamı neydi? Basitçe beyinlerinin alabileceğinden fazlaydı.

Dağ Şehri Chu Ailesinin sorumluluğundaydı. Asayiş Chu ailesi tarafından düzenlenir ve halk Chu ailesi tarafından korunurdu. Küçük bir ülkede küçük bir şehir demek abartı olmazdı.

Ayrıca son günlerde siyah demir madeni çıkınca kendilerine kötü niyet besleyenlere karşı bir kaç kat savunma hattı hazırladılar.

Ama önlerinde saldıranlar Ma ailesi ve Wang ailesi olunca savunma hatları tamamen bozuldu ve neredeyse şehirdeki tüm halk katledildi. Sadece Chu ailesi onlarla mücadele etmeye devam ediyordu.

Fakat Chu Yuanba ne kadar güçlü olursa olsun Xu, Ma ve Wang ailelerinin liderlerine karşı doğa olarak dezavantajlıydı. Şuanda yüzü kağıt kadar beyazdı. Tüm vücudu kan içindeydi ve tek diziyle yere çökmüş şiddete soluyor ve öksürüyordu.

"Baba" Chu Yuanba'nın artık savaşmak için gücü kalmadığını görünce hızlıca yanına gitti. Temkinli bakışlarla çevresini taradı ve birinin babasını öldürmesinden derin bir korku duydu.

Chu Yuanba yenildiğinde her yerdeki güçler savaşmayı bırakmıştı. Sonunda kısa bir süre savaş alanına sessizlik çöktü.

"Chu Yuanba, senin tamamen bir kişi olduğunu görünce, asil bir şekilde ölmene izin vereceğim. Devam et ve intihar et" insanların içinde hafif kilolu ve kısa siyah sakallı yaşlı bir adam vardı. Xu ailesinin lideriydi.

Önündeki üç adama bakınca ve bakışlarını ağır yaralı ve ölü Chu ailesi üyerilerin de gezdirince kederli bir yüzle konuştu.

"Ben, Chu Yuanba intihar edebilirim. Ama lütfen Chu ailemi bırakın gitsinler."

"Garanti veriyorum Chu ailem bu dağdan ayrılacak ve bir daha asla dönmeyecek."

"Haha! Salak mısın yoksa bizimi salak yerine koyuyorsun Chu ailenin gitmesine izin verecek kadar? Kaplanı serbest bırakmamızı ve dağa dönmesini mi istiyorsun? Hastalığı yalnız bırakarak mı?"

"Chu Yuanba bir şeyi suçlamak zorundaysan sadece buna sebep olan kendi acizliğini suçla. Bize söz verseydin ve siyah demiri bizle paylaşsaydın, bugün olan şeyler nasıl olurdu? Chu ailenin bu noktaya düşme sebebi sensin."

"Tek bir Chu aile üyesi canlı ayrılamayacak. Gidip intihar edebilirsin. Seni tek parça bir ceset olarak bırakacağız."

Xu aile liderinin ses tonu buz gibi soğuktu ve karşılaştırılamaz bir merhametsizliği vardı. Uzun yıllarca Chu ailesi ile karşı karşıya kaldıktan sonra Chu ailesinden kemiklerine varana kadar nefret ediyordu. Nasıl Chu ailesine nefes alması için şans verebilirdi?

"Ahhh~~~"

"Waa~~~"

Ama o anda Chu aile konutunun dışından ani bağırtılar geldi. Çığlıkları birbiri ardına bağlandı ve hatta aynı anda oldu. Sürekli devam etmesi oldukça korkutucuydu.

O anda Chu ailesinin avlusundaki her bir insanın yüz ifadesi büyük ölçüde değişti. Özellikle Xu, Ma ve Wang ailesinden insanların. Hemen huzursuz oldular.

Çünkü şuanda Chu ailesinden insanlar çoktan Chu aile konutunda sıkıştırılmıştı. Konutun dışında sadece kendi adamları kalmıştı.

Ama sefil çığlıklar sadece bir an için oldu. Çok hızlı bir şekilde sessizlik çöktü. Fakat sessizlik insanları huzursuz etti.

*ta ta ta*

"Aile lideri, kurtarın beni!"

Ama 3 adım bile atmadan arkasından soğuk bir rüzgar esti ve bir siyah demir kılıç uçarak geldi.

Bir puf sesiyle birlikte Xu aile üyesinin başı sayısız bakışların altında havada uçtu. Sonunda vücudu hala ayakta koşma pozisyonunu sürdürürken bir karpuz gibi yere düştü.

"Bu..."

O anda Xu ya da Wang ailesinden olanlar sonsuz bir şaşkınlık içindeydiler. Yüzleri solgun beyaza döndü çünkü ölen Xu aile üyesi 8. seviye ruh âleminde bir uzmandı.

seviye ruh âlemi. Öyle bir insan kolaylıkla öldürülmüştü.3 aile liderinin önünde olduğundan ne kadar güçlü bir kişinin saldırdığı hayal edilebilirdi.

Herkesin sinirleri sıkışıyordu, aniden Chu aile konutunun dışında net ayak sesleri yankılandı ve o anki sessizliği bozdu.

Ama o anda telaşsız ayak sesleri duyuldu, o zaman insanlar huzursuz oldu ve her adımda kalplerine çarpar gibi korkutuyordu.

Sonunda kalabalığın bakışları altında görüşlerinde bir figür belirdi. Genç bir adam.

Genç adam mavi uzun bir cüppe giyiyordu ve büyük bir sancağı tutuyordu.

Sancak çok özeldi. Üstünde yeşil kırılan bir ejder ve ortasında üç büyük kelime vardı. Azure Ejder Okulunun sembolü "Azure Ejder Sancağı" idi.

Ama otoriter Azure Ejder Sancağı ile karşılaştırılınca genç adam açıkçası daha korkutucuydu. Genç yüzünde kan vardı ve tüm vücudundan kan kokusu ve aşırı derecede öldürme arzusu yayılıyordu.

*Bang*

Aniden büyük sancak genç adamın elinden düştü. Bir gürültüyle sancağı taş döşemeye sapladı ve sarsıntı bir kaç çatlak oluşturdu.

"Bugün, Chu aileme saldıranlar, Geberin!"

MGAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin