7.Bölüm

3K 186 3
                                    

"Bunların hepsini babama anlatacağım." dedim hızlı adımlarla önümden yürüyen adamı takip ederken. Hala biraz titriyorum ama burnum düşse eğilip almazdım ben. Hızlıca soluklanı  "Bana bu kadar kötü davrandığını bilmesi gerek." diye devam ettim.

"Hmm," dedi genizden gelen ilgisiz bir alaycılıkla. "Yani altı yaşındayken yaptığın gibi."

Dişlerimi sıktım. "Ben bırakıp gittiğin çocuk değilim." dedim sinirle. "Büyüdüm."

Adımlarını durdurdu ve bana döndü. Sonunda ilgisini çekmiş olmalıyım diye düşündüğüm sırada "Görüyorum, değişmişsin " dedi tuhaf bir tonlamayla. "Arsız.. Biraz arsızsın sanki." Dalga geçer gibi gözlerini kıstı ve küçük bir hah sesi çıkararak tekrar yürümeye başladı. Evin kapısına yönelip cebinden bir anahtar çıkararam kilidi açtı ve itti. Durup bana döndü. "Gel hadi, bir şeyler yiyelim." dedi.

Sedat hep böyle miydi? Alaycı ve sanki her şeye önemsiz iş gibi tepeden bakan biri? Eğlenceli olduğunu hatırlıyordum. Espri yapmayı seviyordu. Ama hala olayları fazla ciddiye alıyordu.

Yanına hızlı adımlarla varıp iri cüssesine sinek dokunuşu gibi hissettirse de hafifçe omuz atarak geçtim. Lanet bedenimin göğsüne değen sol tarafı orda bıraktığı sıcaklık hissine kapılmıştı saniyelik temasla. Bu kadar etkilenmemi hiç adil değildi. Üstelik o beni çocuk olarak yaftalarken

Peşimden kapıyı kapatırken "Sağda," dedi. "Mutfak."

Evin ahşap zemini gıcırdıyordu. İkimizin attığı adımlarla adeta konuşan parkeler sinirimi bozsa etrafa odaklanmaya çalıştım. Giriş dar ve uzundu. Yukarı çıkan ahşap bir merdiven ve merdivenin başladığı yerde sağlı sollu iki pakı vardı. Dediği gibi sağdaki ilk kapıdan dönerken şu ana kadar görmediğim hiçbir eşya bana buranın terk edilmiş olduğunu düşündürecekti ki, tam teçhizatlı bir mutfakla karşılaşmak duraksamamı sağladı. Sedat beni omzumdan hafifçe itip içeriye yönlendirdi sessizce.

Düşüncelerimi hızlıca birbirine birleştirdiğimde "Burası senin evin," dedim şaşkınca. Bunu beklemiyordum. Fakat bu kapıdaki köpeği açıklıyordu. Sonuçta birinin onu beslemesi gerekiyordu ve böyle terk edilmiş bir arazide başka kim olabilirdi ki? Üstelik Sedat'a aşıkmış gibi bakıyordu canavar.

"Evet, evime hoşgeldin." dedi Sedat buzdolabına ilerlerken. "İlk izlenim biraz kötü oldu galiba."

Ada tezgahın metal taburelerinden birine oturdum. Oldukça geniş bir mutfaktı. Sürgülü, verandaya açılan bir kapısı ve oldukça geniş bir penceresi vardı. Geneli beyaz ağırlıklı ihtiyaç olan eşyalar dışında sıfır aksesuar bulunan bilim kurgu senaryolarından fırlamış gibi görünen sıkıcı bir mekandı.

"Bir iç mimara ihtiyacı var." dedim dudak bükerek. "Ayrıca akordu bozuk keman gibi öten parkeler, korkunç."

Sedat elindeki sütle birlikte kısa bir an duraksadı. Arkası bana dönük olduğu için yüzünü ve tezgahta ne yaptığını göremiyordum.

"Parkeler.." diyecek oldu fakat vazgeçerek "Kahve ister misin?"diye sordu.

" Evet, "diye cevaplayıp" Burda yaşamak zor olmuyor mu? "diye sordum.

Sedat ne ara yaptığını anlamadığım kahveyi önüme koyarken" Yaman'ın korkunç bir kopyası gibisin. Sanki onun on yedi yaşı oturuyor karşımda. "dedi.

" Babam benim yaşlarımdayken alkolikmiş. "dedim homurdanarak.

Gözlerimi devirip hazırladığı kahveden bir yudum aldım. Rafine bir kahve zevkim vardı. Kaliteli olduğunu iddia etmiyordum ama kahve tatları konusunda kesinlikle gurmeydim. Daha ilk yudumda bunun tam sevdiğim gibi hazırlanmış bir espresso olduğunu anladım. İki shot espresso ve yarım ölçek krema.. Damağımdaki acı kahve tadıyla büyüyen gözlerim şaşkınlıkla onu buldu.

"Nasıl sevdiğimi nerden biliyorsun?" diye şaşkınca sormaya engel olamadım.

"Içeride adamlarım vardı. Bilgi kaynaklarım sağlamdır." Yine alay edildim. Ama kahve zevkime kadar detaycı olması kafa karıştırıcıydı. Bunu düşünmemi istemiyor olmalı ki sorularımı dalga geçerek geçiştiriyordu. Keyfim kaçmış gibi huzursuz hissettim.

Kahvemi sessizce içerken o sandviç tarzı bir şeyler hazırladı. Önüme koyduğu tabakla birlikte gelip karşıma oturduğunda bir şey dememi bekler gibi yüzüme baktı ama enerjim kalmamış gibi hissettiğim için iletişim kurmaya istekli değildim bu kez.

Fakat bu kez o iri lokmalarla yediği sandviçin arasından çiğnerken "Neden bu eğitimlere bu kadar meraklısın?" diye sordu.

"Babam kendimi koruyabilmemi istiyor." dedim ilgisizce. "Aptal değilim, onun ne tarz işler yaptığını biliyorum. Geçmişte veya şimdi fark etmez. Pislik bir kez bulaştığında izini bırakır. Büyük amca, babamdan vazgeçmedikçe ben de onun yanında olacağım."

Masaya bakarak tatsızca cebapladığım sorunun ardından yarısını yediğim sandviçi tabağa geri bıraktım." Eline sağlık, kahve ve sandviç için.. "dedim. " Artık eve dönmek istiyorum. "diyerek ayağa kalkıp arabanın yanında beklemek için çıkacaktım ki masanın üzerinden uzanıp hızlıca bileğimi yakaladı.

Göz göze geldiğimizde küçük bir tereddüt ettiğini fark etsem de davm etti." Haftasonu burda kalabilirsin, istersen.. "dedi." Yarın eğitime devam ederiz. "

Deminden beri tadım kaçmış gibi hissetsem de tek bir lafıyla bütün neşem geri gelmişti birden. Hala bileğimi tutan elini diğer elimle tutup büyükçe sırıttım hemen." Cidden mi? "dedim neşeyle.

Başıyla bir kez onaylayıp elini benden kurtardı." Başıma bela almışım gibi hissediyorum. "diye ağzının içinden murıldansa da önemsemeden masanının etrafını dolaşıp koluna sarıldım. Yanına oturarak rahatça ona tutundum. Beklemediği için şaşırdı ama itmedi. Başımı omzuna koyup" Sedatcım, "diye mırıldandım.

" Ne? "dedi huysuzca.

" Başına gerçekten büyük bir bela alıyorsun. "diyerek tamamladım.

KORUMA bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin