34. Bölüm

1.3K 109 9
                                    

Kendimi tatilde gibi hissetmeye başlamıştım. Ki bazen tatillerde bile babamlarla bu kadar vakit geçirmişliğim yoktu. Çünkü biri doktor diğeri de legal adıyla iş adamıydı. İhmalkar filan olduklarından değildi elbette. Hem benim bir cok meşguliyetim vardı,okul kurslar ,ek dersler.. Ama her zaman bir iş faktörü aramızda engeldi. Çok küçükken bundan mızmızlandığımı hatırlıyordum ama şimdi on sekiz yaşımdayken her şey güzeldi.

Akşam karanlığı bağ evinin üzerine çökerken Ares'in tasmasını takıp başını gelişigüzel okşadıktan sonra eve girmek için çimenli yolda yalın ayak yürüdüm. Akşam çiyi ile ıslanmış yeşil otlar çıplak ayaklarımda serin ve gıdıklayıcı bir his bırakadursun, son zamanlarda sıklıkla yaptığım şeylerden biriydi. Yaman babam hasta olacaksın diye hayıflansa da itinayla kulakardı ediyordum.

Cam sürgülü bahçe kapısından dışarıya doğru uçuşan pudra rengi tül perdeyi kenara itip içeri girecektim ki bir anda belime dolanan kollarla kendimi havada buldum. Dudaklarımdan şaşkınlıkla karışık bir kahkaha çıkarken burnuma dolan tanıdık koku ile derin bir nefes çekip "Ya napıyorsun Sedatcım?" dedim.

Beni bez bir bebek gibi kaldırıp kapıdan içeri taşındıktan sonra ayaklarımı tüylü halıya bastırdı. Belimdeki kollarına sıkı sıkı tutunduğum için beni bıraktığında ellerimi de çözmem gerekmişti.

Dudaklarımdaki kıvrık gülümsemeyle ona dönüp" Neydi şimdi bu? "diye sordum.

" Üşüteceksin."dedi ayaklarıma bakarak. Ben de eğilip tüylü halının içerisinde kaybolan parmaklarıma baktım." Terliklerin nerde senin? Serseri gibi dolanıyorum yalın ayak? "diye ekledi kaşlarını çatarak.

" Off, "dedim Yanaklarımı şişirerek." Babam bir sen iki oldunuz. Yeter da. Bi şey olmaz. "diye isyan ettim.

Fakat onun da beni dinlemeyeceği açıktı." Bir daha görmeyeyim. Terlik giy. "dedi. Göz devirdim.

Beni tekrar tutup merdivenlere doğru götürdüğünde" Noldu yine? "desem de cevap vermedi. Babamların yürüyüş saati olduğu için böyle rahat ve yüksek sesli konuşabiliyor,davranabiliyorduk da.

Odama gittiğimiz anladığımda yanaklarımı şişirerek beni içeri sokup yatağa oturmasına sessizce izin verdim. Daha sonra dönüp çorap çekmecesi den bir çift çorap alarak geri yanıma döndü. Pekala, bunu beklemiyordum.fakat daha çok beklemediğim şey ise önümde eğilip çorapları kendisinin giydirmesiydi.

"Şey hatırlıyorum, bebek değilsin ya işlerini kendin halledebilirsin ,filan diyordun. Şimdi çorap giydiyorsun. Hayat böyle bir şey işte Sedatcım."

"Şirinlik yapma."dedi garip bir tonlamayla. Kaşlarımı kaldırdım. Bana bakmıyordu. İkinci çorabı da ayağımı dizinin üzerine çekerek gitiydirdikten sonra eli ayak bileğim üzerinde durdu ve derin bir nefes alarak gözlerime çevirdi nihayet bakışlarını.

"Şirinlik yapmıyordum. Sen yapıyorsun asıl ,çorap giydirmeler filan."diye kendimi savundum.

Bileğimi bırakıp oturduğu yerden bacaklarım arasında doğrulduğunda irkilerek geri kaydım yatakta. Ellerini iki yanımdan yalayarak üzerime daha çok eğilmesi için alan tanımışım gibi olmuştu böylece ve şuan o kadar yakındı ki göğüs kafesi daraldı sanki. Kirpiklerini kırpıştırarak ne olduğunu anlamaya çalışır bi halde bakındım dipsiz kuyu gözlerine. Bakışları erimiş çikolata gibi tatlıydı sanki. Ayrılamıyordum.

"Sedatcım?"dedim sorgular bir tonlamayla sesimi zor bukmuşum gibi kısıkça.

"Hmm?"dedi genzinden boğuk çıkan sesiyle.

"Ne oluyor şuan?"

"Yakından bakmak istiyorum. Özledim. İzin yok mu?"

Dudaklarım aralandı. Kalbim öyle hızlı atmaya başlamıştı ki muhtemelen taşikardi geçiriyordum. Şuan cevap mı vermem gerekiyordu? Verebilecek gibi hissetmiyordum. Sanırım.. Biraz sonra beni öpecek gibi bakıyordu. Elimi kalbime bastırmak istedim.

KORUMA bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin