38.Bölüm

771 62 13
                                    

O gün neredeyse hiçbir şey yaşanmamış gibi olmuş ve bitmişti. Babam ve Sedat benden sonra ne konuştular hala bilmiyordum. Sedat'ı bir haftadır görmüyordum bile. Bana bir süre bir şey sormamam gerektiği hakkında attığı kısa mesaj dışında tüm etkileşimimiz buydu.

Çok üzülmüştüm elbette. En azından daha anlayışlı bir tavır bekliyordum, bunun beni kötü hissettireceğini bilmesi gerekirdi ama yine de babamın ona nasıl davrandığını bilmediğim için tamamen haksız bulmuyordum. Bulmamaya çabalıyordum.

Babam bana karşı, misafirlerimiz gidene kadar sabretmişti. Bense her an ne olacağı korkusuyla gerim gerim gerilerek babama en doğru şekilde kendimi nasıl ifade edeceğimin hesaplarını yapmış durmuştum, Utkuyla özellikle uzun uzun bu durum üzerine konuşmuştuk ki yanımda olduğu için bir kez daha şükür etmiştim. Ertesi gün Utkular gidip de babamlarla başbaşa kaldığımdaysa söylemeyi planladığım her şeyi unutmuş gibiydim.

Babam odama girip sadece aklımı başıma alamamı söylemişti. Sadece üç kelimelik bu cümleyi bana karşı hiç görmediğim ciddiyetiyle söylemiş ve gitmişti. Hiçbir açıklama, hiçbir savunma yapmama bile vakit bırakmamıştı.

Boğazımda kocaman bir düğüm var gibiydi günlerdir. Başlarda çok üzgündüm. Ağlayıp duruyordum fakat daha sonrasında babama küsmüştüm. Beni bir kez bile dinlemediği için. Ya da anlamaya çalışmadığı için.

Onu anlayabiliyordum. Pek de etik değerler çerçevesinde kolay karşılanabilecek bir durumda değildik, Sedat ve ben. Üstelik onun en yakın arkadaşıydı. En güvendiği kişilerden biriydi. Haklıydı bize kızmakta.

Fakat dinlenilmeyi haketmiyor muydum?

Yiğit babam bizim tartıştığımızı düşünüyordu. Aramıza girmemeye çalışıyordu. Hiçbir şeyden haberi olmadığı gayet belliydi. En azından ona kendim söyleyebileceğim için mutluydum biraz ama onunla durumlar çok daha farklıydı. Çünkü Yiğit babam biraz şeydi.. Sert.

Bana karşı değildi öyle. Hakkını yiyemezdim. Bana dünyanın en anlayışlı insanı gibi davranırdı. Fakat onun bu durama Yaman babamın soğukkanlı yaklaşımının aksine daha öfkeli yaklaşacağını biliyordum. Ve açıkçası boyutunu kestiremiyorum.

Odamda arabesk şarkıları son ses açıp kendimce trip atarken aşağıdan babamların tartıştıklarını duydum. Muhtemelen benim hakkımdaydı. Yüksek tansiyonlu bir tartışmadan çok atışma gibiydi. En sonunda Yiğit babamın sabrı taşmış olmalıydı fakat Yaman babam pes edecek miydi emin değildim.

Yorganımın altında hüzünlü hüzünlü düşünceler içindeyken odamın kapısını tıklatılmasını gürültülü müziğe rağmen çok net duymuştum. Ardından Yaman babam'ın sesi geldi.

"Şu kapıyı aç da konuşalım. "

" Dinlemek istemiyorum. "diye bağırdım ona içeriden.

" Aman dinleme. "dedi sinirle, kapıya bayık bayık baktığını görmesem bile biliyordum bir şekilde." Ben dinlerim. Sustum ve konuşmaya devam etmesini bekledim," Tamam hadi, barışalım artık. "dedi pes etmiş bir sesle." Kapıyı aç, özledim seni. "

Kalbim ona karşı paramparçaydı ama birleştirmesi bu kadar kolay oluyordu demek ki. Hemen pes etmiştim bile. Onunla kavga etmek hiç hoşuma gitmemişti ve istemiyordum da. Bu yüzden kalkıp gürültülü müziği kapatı kapıya yürüdüm ve kiliti iki tur çevirerek açılmasını sağladım.

Babam bana kısa bir bakış atıp sanki kapıyı suratına geri kapatmamdan korkar gibi hızlıca içeri girdi ve etrafa bakıp yüzünü ekşitti.

"Bu odanın hali ne? Casper'ın ahırı burdan daha temiz." diye hayıflandı gözlerini irilterek.

KORUMA bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin