22.Bölüm

2.1K 143 5
                                    

Sınıfa girdiğim ilk an Oğulcan'ı Tuğçenin anlattığı bir şeye şebek gibi sırıtırken yakaladım. Onu görmezden gelme kararım buraya kadardı. Aşağıda bana kurmaya çalıştığı üstünlük hiç hoşuma gitmemiş ve üstelik bunun sonucunda kalbim de kırılmıştı.

Uzun lafın kısası, sinirimi çıkaracak birini arıyordum, bir günah keçisi. Ve bu kişi tam da bakmakta olduğum aptal çocuktan başkası değildi.

Dişlerimi birbirine kenetleriyip ellerimi iki yanda yumruk yaptım sinirle. Utku yanımda durup nereye baktığımı anladığı an "Hayır, bu bakışı biliyorum." dedi sesini dramatikleştirerek. "Umut, bu iyi fikir değil." diyerek beni tutmaya çalıştı fakat kolumu ondan çekip Oğulcanın sırasına yürüdüm hızlı hızlı.

Beni gören Tuğçe bunu sadece bakışlarımdan mı anladı bilmiyorum ama hiçbir şey söylemeden aniden kalkıp kendi sırasına geçti. Olduğu yerden bize baktığını biliyordum ama umursamadım çünkü tüm ilgim bana merakla bakan Oğulcandaydı. Sırasının üzerinden ona doğru yaklaşarak iki elimin avucunu da masaya koydum sertçe. İrkilir gibi olup hafif geri çekildi. Daha da yaklaştım.

"Benden ne istediğini biliyorum," dedim gözlerimi bile kırpmadan tüm öfkemi ses tonuma yansıtarak. Korkmuşa benzemiyordu ama yutkunup dik durmaya çalışarak kollarını göğsünde topladı. Gözlerimi kıstım "Ama sana istediğini vermeyeceğim. Asla." diye devam ettim kelimenin üzerine basarak. "Bana bulaştığına pişman olacaksın sinsi iblis. Bu bebeksi tatlı suratım seni aldatmış olabilir, haklısın ama canını yakacağım yavrum. Anladın mı?" Gözlerimi irice açarak kesinlikle anladığından emin olmaya çalıştım ama çocuğun burnunun dibine girmiştim. Beni tek göz olarak filan görüyor olmalıydı çünkü ben onu meredeyse öyle görüyordum. Bu yakınlıkta gözlerinin dudaklarıma kaydığını fark ettiğimdeyse tiksintiyle geri çekildim hemen. Pislik.

Fark ettiğimi anlamıştı ama utanmadan sırıttı karşımda. Şiddet yanlısı bir insan olsaydım suratının ortasına bir tane yapıştırırdım ama neyse ki değildim. (Sedat'ın o meşhur repliği ve Umut...) Bu judo lisansım için de iyi olmazdı zaten.

"Bu kadar mı?" diye sordu ukala. Gözleri baştan sona bedenimde gezdikten sonra gözlerime geri çevirildi. Gözlerini oymak istedim ama hayır, hala şiddet yanlısı değildim.

"Utku tut beni, yoksa hiç şiddet sevmesem de saldıracağım şuna." dedim dişlerimin arasından. Fakat Utku beni tutmak yerine önüme geçerek Oğulcan'la arama girdi. Bedeni yapılıydı, bu yüzden Oğulcan artık görüş alanımda değildi ve Utkunun üçgen sırtıyla bakışıyordum. Afallamıştım. Bu yüzden Utkuyu tutmam gerektiğini bir kaç saniye sonra hatırladım. Sersemce kolundan yakaladığım arkadaşım bana rağmen Oğulcanın yakasını tek eliyle yakalayıp kulağına duyamadığım bir kaç cümle bir şeyler söyledi.

"Utku," dedim gergince. "Bi durur musun, ben hallederim."

Oğulcan'ı bırakıp bana direnmeyerek geri çekildi. O sıra etrafta gözlerimi gezdirdim. Herkes bizi izliyordu. Sebep olduğum karışıklık adına utanmadan edemedim. Öfkem gözlerimi kör etmiş olmalıydı. Bakışlarımı kaçırarak yeniden Utkuya çevirdiğimde "Oturalım." dedi sıralarımızı işaret ederek.

Yerimize geçip oturduktan sonra hafif bir sinirle ona döndüm hemen. "Neden karıştın ki?" dedim. "Dövecek gibi yapıştın yakasına bir de."

"Canını yakacaktın hani? " Az önceki halinden anında sıyrılıp dalga moduna geçebilmesine hayretle bakındım.

"Kulağına ne söyledin?"

"Uslu durmasını." dedi iç çekerek.

Gözlerimi devirdim, kötü çocuk pozları kesmesine bilhassa. "İki kelimeden daha fazlasıydı."Diye inat etsem de söylememeye karar verdiyse söylemeyeceğini biliyordum. Bu yüzden oflayarak yerimde geri yaslandım. Ve öğretmen sınıfa girdi. Neyseki sebep olduğum lise dramasının üzerine girmemişti.

KORUMA bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin