35.Bölüm

1.3K 110 6
                                    

O günün üzerinden iki koca gün geçmişti. Bu zamana kadar yaşadığım her şey bir kenara benim için hafızamdan asla silmeyeceğim kadar korkunç ve travmatik bir gün olarak kalacaktı. Öyleki geceleri yalnız uyuyamama ek olarak adtıkhiç uyumuyordum. Gözlerimi ne zaman kapatsam, Sedat'ın ıslak kirpikleri ya da Ares'in kana bulanmış tüyleri ve cansız boncuk gözleri geliyordu göz perdeme. Sanki panik atak geçiriyor ulum gibi nefesleri hızlanıyor ve ancak nefesimi tutarak sakinleşebiliyordum. Artık bir şeyleri tutarken bile ellerim titriyordu.

Kimseye bir şey belli etmemeye çalışırken ayrıca yorgun düşüyordum. Normal davranmaya çalışıyordum. Her zamanki güçlü Umut ol aya çalışıyordum ama kalbimi boşkuğutelafi etmek çok zordu. İlk kez birini kaybediyordum ve sanki hayatımda derin bir boşluk açılmış gibiydi. Ve benim hislerimin Sedat'ın hissediyor olabileceklerinin çeyreği bile olmadığı düşüncesi beni kahrediyordu.

Sedat ilk gün bizimle yeni eve gelmemişti. Bütün gün odamın camı da gamlı baykuş gibi onu beklemiş ve açıkçası telefon etmeye bile çekinmiştim. Gece iki gibi ancak gelmiş fakat sonrasında eve bile girmeden korumalarla on dakika bir şeyler konuşup ben daha bahçeye inmeden gitmişti. Bugün ise sabah çok erken saatlerde tekrar gelmiş fakat daha sonra ortadan kaybolmuştu. Geldiğinde üzerinde hala kanlı kıyafetler olması kafamı karıştırdığından onun için endişelenmeye başlamıştım ama babam iyi olduğunu söylüyordu. İyi olduğunu sanmıyorum demiştim. Hem de hiç..

Kan oturmuş gözlerimle Sedat'ın arabasını park ettiği yere gözlerimi kırpmadan bakıyordum dikkatle. Arabası buradaysa o da burada olmalıydı. Yeterince yalnız Kalamış mıydı? Niçin yanıma gelmiyordu ki? Beni görmek istemiyor muydu?

Ares'i o akşam kulübeye bağladığım için kendimden nefret ediyordum. Bunu her akşam yapıyor olmamıza rağmen hem de. Keşke..

Gözlerim istemsizce yeniden dolduğunda elimin tersiyle sildim sinirle. Hiçbir şey onu geri getirmezdi artık fakat şuan yüzümü yemeye çalışmasına bile izin verebilirdim.

Uykusuzluğumun ellini saatine doğru baş ağrım katlanılmaz boyutlara ulaşmıştı. Ara ara beynimin uyuyakaldığım hissediyordum fakat göz kapaklarım asla kapanmıyordu. Fişini çekene kadar örmeye devam eden bozuk bir makine gibiydim.

Ellerimi bir kez daha gözlerime bastırarak ovaladım sertçe. Tam bu sırada gece yine saat dörde gelirken odamın kapısının açılmasını beklemiyordum. Yerimde irkilerek sandalyeden düşeyazmam bu yüzdendi. Arkama çevirdiğim korkulu gözlerim Sedat'ın yorgun bedenini ayırt ettiğinde ritmini şaşıran kalbim bu kez daha farklı çırpınmaya başladı. Yeniden ağlayacakmış gibi hissettim sadece.

"Yine beynim komaya girmiş olamaz değil mi? Buradasın.." dedim teyit etmek ister gibi.

Eğik bir portre gibi askıda, öylece kapı ağzında dikiliyordu. Yüz ifadesinden ne düşündüğünü anlayamıyorum ama gözleri.. Gözleri ona yakışmayacak kadar kasvetli ve acı doluydu. En yakın arkadaşını kaybetmek Sedat'ı bu hale getirmişti.

Kapıyı arkasından kapatıp yanıma yürüdü. Beni belimden tutarak kaldırdığında ne yaptığını anlamasam da sormadım. Sadece yatağa götürmesin izin verdim. Önce ben oturdum. Sırtımı yatak başlığına yaslayıp bacaklarımı uzattığımdaysa o uzanıp dizlerime koydu başını. İlk başta ellerimi nereye koyacağımı bilmeyerek şaşkınca yutkundum. Fakat sonra parmaklarım ait olduğu yeri buldu. Yumuşak saçlarının arasında kayboldular. Son zamanlarda uzayan saçları hafif dalgalıydı.

Dizlerimde uzanıyordu ve ben onun saçlarını okşuyordum. Bir kaç dakika sonra fark ettim ki, kalbim artık o kadar da acımıyordu. Buna hakkım olup olmadığını sorgularken buldum kendimi. Doğru gelmiyordu.

Sedat'ı teselli eden kişi olma hakkını özellikle kendimde bulmuyordum.

"Çok uzun zamandır benimleydi." dedi Sedat bana saatler gibi gelen bir sürenin sonunda çatallı sesiyle. Kapalı gözkapaklarına baktım.

"Üzgünüm," dedim ne diyeceğimi bilmeyerek. Hiçbir kelime şuan için yeterli değil gibiydi.

"Az önce ona su vermek için mama kabına su doldururken buldum kendimi." dedi. Gözlerini aralayıp gözlerime çevirdiğinde hazırlıksız yakalandım. Boğazıma kocaman bir yumru oturdu sanki. "Gittiğini kabullenmek çok zor."

"Niçin bunlarını sanki bir robot yaşıyormuş gibi anlatıyorsun?"

"Kalbimden geçtiği gibi anlatırsam.. Ona veda etmem gerekir çünkü. Canını yakanların canını yakmadan olmaz." dedi.

Söyleyecek hiçbir şey bulamadım. Sadece başımı sallayarak onu anladığımı göstermek istedim. Dizlerimde tamamen bana dönerek yanaklarımı kavradı ve başını haif kaldırarak dudaklarımı öptü hızlıca. Bunu da beklemiyordum.

Gözlerimi kırpıştırıp ona baktığımı fark ettiğinde yattığı yerde hafi doğrulup bu kez göğsüme yasladı başını. Şimdi ikimiz de yatakta uzanıyor gibiydik.

"Artık uyuyabilirsin." dedi kollarıyla sıkıca belime sarılarak.

Uyumadığımı nereden bildiğini sormak istedim ama bunu yapmak yerine ben de ona sıkıca sarıldım. Kafasının göğsümde bıraktığı ağırlık sanki oradaki derin boşluğu tamamlamış gibiydi. Öyle iyi geldi ki, sanki hissettiğim yorgunluk bedenimi yavaşça terk ediyordu.

"Özür dilerim." diye fısıldadım saçlarının üzerine. Göz kapaklarım yorgunlukla ağırlaşıyordu bu sırada. Fakat gözlerimi kapatırsam Ares'i görmekten korkuyordum.

"Uyumazsan affetmem." dedi. Ne düşündüğümü anlamasını beklemiyordum ama bir şekilde kendimi suçladığımı biliyordu. Onun, bunun için beni suçlamadığını fark ettiğimdeyse iki katı pişmanlık duydum. Ve bunun, ömrüm boyunca geçeceğini sanmıyordum.

Bir süre sonra göğsümde uyuyakaldı. Dingin yüzünü seyrederken usulca saçlarını sevmeye devam ettim. Benim de gözkapaklarım taşıyamayacağım kadar ağır olduğunda daha fazla direnemeyerek yumdum gözlerimi.

"Özür dilerim." diye fısıldadım bir kez daha. Bu kez Ares'e söylüyordum. İki gün sonra ilk kez onun cansız boncuk gözlerini değil, beraber verandada oturduğumuz geceyi görmüştüm rüyamda. İkimizin bir battaniyeyi paylaştığı hayatımın en yalnız hissettiren gecesini..

Onu sonsuza dek özleyecektim.

***

Ares'e veda bölümüydü, çünkü bunu hak ediyordu. Çok uzun zaman önce kalbimin derinlerine gömdüğüm benim Ares'im için yazmak istedim özellikle.

Güle güle Ares, seni sonsuza dek özleyeceğim..

KORUMA bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin