15.Bölüm

2.4K 158 19
                                    

"Yani çocuk gibisin sen de Sedat." diyerek yüzüncü söylenmesini yapan babamın önünde boynu bükük bekliyordum ben de. Sedat'ı sarsmamaya çalışarak çiftliğe taşımıştık, babam gelene kadar sedirde uzanmıştı. Babam on beş dakika filan sonra gelmiş ve muayene ettikten sonra, muhtemelen kırık, demişti. Sonra da söylenmeye başlamıştı. Hastaneye gidip, kırık olduğunu doğrulatmamızın hemen üzerine ayağı alçıya alma süreci boyunca da ikimizi de azarlayıp durmuştu.

"Ağrımayan başımı ağrıttın yani sen de Yaman." dedi sonunda Sedat ağzını açarak. Ben cesaret edemiyordum açıkçası.

"Peki bu küçük su yılanına ne demeli?" dedi babam onu duymazdan gelerek. "Sen bilmiyor musun, Fırtınanın huyunu? Ne yapacak adam kırık ayağıyla 2 ay?"

Tekrar ağlamaya başlamak istemiyordum ama çekinerek göz ucuyla Sedat'la göz göze gelmemin üzerine yine ağlama isteğiyle dolmuştum.

"Özür dilerim, benim suçum gerçekten." dedim dudaklarım titreyerek ilk kez konuşarak.

"Bak yine başladı mavilerini doldurmaya." dedi Sedat söylenir gibi. Babama dönüp "Ağlatma mavişi, ben aldım başıma belayı." diyerek suçu kendi üzerine aldı ama bu vicdanımı rahatlatmıyordu.

"Ben bakarım," dedim ikisinin bakışmasını bölerek. "Gerçekten, bütün işlerini de yaparım. Ares'e bile bakarım." Babamla ikisi bana dönünce babamın şaşkın Sedat'ınsa boş bakışlarını üzerime çekince fazla heyecanlı çıkan sesimi kısarak "Yaparım yani." diye mırıldandım.

"Sen birine mi bakacaksın, kendi isteğinle?" dedi şaşkın babam.

"Gerek yok, okulun var." diyense aynı anda Sedat'tı.

"Sorumluluk almalıyım diye düşündüm." dedim ikisine de.

Bu sırada dışarıdan adım sesleri duyuldu ve Yiğit babam siyah kabanını çıkararak içeriye girdi. Tek elinde tuttuğu kabanı Sedat'ın uzandığı koltuğun kenarına asarken hepimiz susmuş onu izlemeye koyulmuştuk. Sedat'ın o girince yerinde doğrulama çabası da gözümden kaçmamıştı. Yaman babamla arkadaş sayılırdı ama Yiğit babamla daha önceden tanışıyor olmasına rağmen daha saygılı ve mesafeli bir ilişkileri vardı.

"İyi misin?" diye sordu odadaki sessizliği fark eden babam garipseyerek bize de bakıp. Sedat'ın ayak ucuna oturup kırık ayağında göz gezdirdi ve yeniden cevap bekler gibi baktı ona.

"İyiyim abi, sağ ol." Dedi Sedat. "Ben daha kötülerini de gördüm, bu bi şey değil." dediğinde kaşlarım çatıldı. Öyle çok masum bir hayatı yoktu belki önceden ama daha kötüleri derken..

"Endişelendik oğlum," dedi babam her zamanki baba tavrıyla. Sedat'ın sağlam bacağını patpatlayıp "Dikkat et kendine. Sen bize lazımsın." dedi.

Sedat bunun üzerine utanmış mıydı yoksa gözlerim yanlış mı görüyordu? Öyle tatlıydı ki şu hali, keşke bu anı kaydetme şansım olsaydı.  Dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Sen şimdi, iyileşene kadar devret işleri." dedi sonra. "İster gel bizde kal toparlayana kadar. Nasıl istersen, sıkıntı yapma." diyerek teklifler sıraladığında araya girme ihtiyacı hissederek öne atıldım.

"Ben kalırım onunla." dedim. "Okul için biraz gel git zor olur ama yani, benim suçum sayılır. Ben baksam bence, yani.. Olmaz mı?"

Yiğit babam konuşmamı beklemiyor gibi önce bana sonra duyduklarını teyit etmek ister gibi Yaman babama baktığında ebeveynlerimin benim sorumluluk almama karşı olan inancı gözlerimi yaşartabilirdi o an.

" Ya baba bari sen yapma. "dedim isyan eder gibi sonunda." Bana güvenmiyorsunuz resmen şuan. "

"Oğlum sen daha duşun sıcak suyunu ayarlayamıyorsun. Yani, birine bakmak.." Yiğit babam düşünceli bir tavırla dudak büktüğğmde Kaşlarım daha çok çatıldı.

KORUMA bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin