3

107 11 57
                                    

Merhabalar, serüvenimize katacağımız yeni maceralarla karşınızdayım. Hoş geldiniz, hoş da bulursunuz umarım. İyi okumalar~

***

Arık, Sıla'nın ona köle diyerek hitap etmesiyle bedeninin sarıp sarmalandığı hislere hakim olamadı. Hızla Sıla'nın arkasından gitti ve onu mutfaktan çıkamadan kolundan yakaladı.

Canını yakmayı önemsemeden onu sertçe kendine çevirip bedenlerini birbirine yasladı. Kendisinden kısa olan kadına yöneltti bakışlarını.

Ruhunun alevi, gözlerine yansıyordu Sıla'nın her bir detayına aşık olduğu yüzüne bakarken. Bunu dile getirmese bile bariz ortadaydı, en azından kendisi ortada olduğunu düşünüyordu. Sıla'nın bu konudaki düşüncelerinden habersizdi.

"Ne dedin sen bana?" Sakin ve rahat bir sesle sordu.

Sıla için, şu an her şey oldukça tahrik edici bir tonda ilerliyordu. Arık'ın sesi, sorusu, bakışları... Kalbinin çırpınışları, kelebek kanatlarını aratmayan derecede hızlı ve büyüleyiciydi.

"Ne duyduysan onu." Meydan okuyan bakışlarını Arık'tan ayırmadan cevapladı.

Arık, Sıla'nın iki bileğini parmakları arasında sıkıştırıp onu geri geri iterek mutfak duvarıyla kendi bedeni arasına aldı.

Sıla, duvarla Arık arasından kendisi kurtarmaya çalışmanın bir anlamı olmadığını olmadığını biliyordu o an. Kurtulmak istiyor muydu ki gerçi? Orası da bayağı meçhuldu.

Arık'ın kendisine üstünlük taslamasını, sözleri ve davranışlarıyla kendisine itaat ettirmesini ne kadar sevse de ona karşı gelip onu kışkırtmaya da bayılıyordu aynı zamanda. Bu tamamen aralarındaki cinsel çekimden kaynaklanan bir durumdu.

Arık, boştaki elini duvara yaslamış; bakışlarıyla Sıla'nın yüzünde geziniyordu. Aklındaki senaryolar gözlerinde yaşanıyordu sanki o an; bakışları masumluğunu kaybetmiş, Sıla'ya karşı içinde doğan arzular yansımıştı onlara. Yüzünde beliren, seksi denilebilecek bir gülümsemeyle konuştu:

"Kızım," Duvardaki eli Sıla'nın çenesini kavradı, baş parmağı alt dudağında gezindikten sonra parmaklarını Sıla'nın boynuna doladı. Gözleri taptığı yüzde bir gezintiye daha çıktıktan sonra onları Sıla'nınkilere sabitleyip devam etti:

"Seninle film çekeceğiz. Kamera ise senin gözlerin olacak."

Sıla'nın ona cevap vermesine fırsat tanımadan boynundaki tutuşunu sertleştirip dudaklarını birleştirdi. Sıla'nın teninde sabitlenmiş parmakları ne kadar hızlı ve sert olmak istediğini gösterse de yine onun dudakları üzerinde aheste ve yumuşak bir hakimiyeti vardı.

Dudaklarını yorana kadar tutkuyla öptükten sonra Sıla'nın boynundaki elini, ensesine götürdü ve oradaki saçları kavradı. Öpücüklerle birlikte dudaklarını Sıla'nın boynuna kaydırdı, biraz önce onu saran parmaklardan uzak kalmasıyla özlemle sızlayan tene yerleştirdi.

Bir yandan Sıla'nın saçlarını okşayıp onu sakinleştiriyor, bir yandan da diliyle boynunda dans ederek onu çılgına çeviriyordu.

Sıla, aralanan dudakları arasından hızlı hızlı nefes alıp verirken inlememek için alt dudağını ısırmaya başlamıştı.

Arık'a dokunmak için can atıyordu ama bileklerini hapseden parmaklar buna izin vermiyordu.

Arık'ın ne istediğini çok iyi biliyordu: Ona dokunabilmek için Arık'tan izin almak. Hatta daha da ilerisiydi onun istediği, yalvarmasını istiyordu.

"Arık..." dediği aldığı hızlı nefesler arasında.

Arık hiç oralı olmadı ve Sıla'nın boyunda kırmızı izler bırakmaya devam etti.

KUYTU (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin